Türk düşmanı Biden’ın Pelosi açmazı

Semih İdiz

Başkanlık yarışını kazanması Amerikan medyası sayesinde adeta “mukadder” hale gelen Barack Obama’nın, kendisine yardımcı olarak Senatör Joe Biden’ı seçmesinin Ankara’da hoş karşılanması mümkün değil. Sonuçta Biden, Türkiye aleyhtarı ne kadar dava varsa, gençliğinden beri kendisini bunlara adamıştır. 
Bu nedenle de Ermeni, Rum ve Kürt lobilerinin Kongre’de en çok güvendiği isimlerlerden biridir. Biden’a yakın bir isim de zaten, ABD Kongresi’ne yaptığımız bir ziyaret sırasında bize, “He has a thing about Turkey”, yani “Türkiye konusunda bir takıntısı var” demişti.
Ancak Biden’ın, başkan yardımcısı olarak, “gerçekler tarafından terbiye edileceğini”  söyleyenler de az değil. Burada “terbiye edilmesinden” söz ediyoruz, zira aşağıda vereceğimiz örnek, geçmişte Türkiye’ye karşı terbiyesizlikten hiç çekinmediğini gösteriyor.
Biden’ın “terbiye edileceğine” inananların temel argümanı, uluslararası gerçeklere dayanıyor. Obama’nın kampanyasını “Irak’tan çekilme takvimi” üzerine kurduğuna işaret edilerek,  Biden’ın, Türkiye’ye bu çerçevede duyulacak ihtiyacı azımsayamayacağı belirtiliyor.

Biden, Türkiye’den yana değil

Kafkasya’da oluşan dengeler açısından da önem kazanan Türkiye ile ilişkilerin Biden tarafından tehlikeye sokulmasına fırsat verilmeyeceği de söyleniyor. Ancak, bu “olumlu senaryo” gereğince, koşullar tarafından terbiye edilse bile, Biden’ın gönlünün hiçbir zaman Türkiye’den yana olmayacağı aşikâr. 
Öte yandan, Biden ile ilgili “olumsuz senaryoyu” da tümüyle göz ardı edemeyiz. Kendisi sonuçta 40 yıldır aynı çizgiyi izlemiş. Ayrıca, “Türkiye’nin iktisadi ve sosyal açıdan ABD desteğine muhtaç olduğuna” inanıyor.  
Bunu da, aynen bu sözlerle, Başbakan Ecevit’in yüzüne söylemişti. Ankara’yı aklınca bu yoldan “hizaya getirmeye” çalışmıştı.  
Eylül 1999’daki Washington gezisi sırasında ziyaret ettiği Kongre’de Ecevit’e küstahça davranan Biden, “Siz Kıbrıs’ta çözüme direnirseniz, ben de 5 milyar dolarlık yardımı Senato’dan geçirtmem” diyebilecek kadar ileri gidip ortamı germişti. 
Biden, Kongre’den ayrılışı sırasında da Ecevit’in yakasına, “Sorumu yanıtlamadınız” diye yapışmıştı. Oysa, o sırada Washington temsilcimiz olan Yasemin Çongar’ın haberine göre, Kongre’de aynı anda bulunan Yunan asıllı Senatör Paul Sarabanes bile Ecevit’e saygılı davranmıştı.
Kaba tavırlar sorgulama nedeni
Biden’ın Obama tarafından “dış politikadan anladığı için” seçildiği belirtiliyor. Ancak, ABD’nin “müttefiki” olan bir ülkeye karşı bu kaba tavırları, dış politikadan gerçekten anlayıp anlamadığını sorgulamamıza neden oluyor. 
Irak’ı “şipşak” üçe bölüp, ertesi gün her şeyin tozpembe çıkacağına dair inancı ise bu konudaki kuşkularımızı daha da derinleştiriyor. Biden, sonuçta, Ermeni soykırım tasarısını Kongre’den geçirme yeminleri eden Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin açmazıyla karşı karşıya kalacaktır. 
Pelosi , “dünya gerçekleri” karşısında sıkıntıya düşüp geri adım atmak zorunda kalmıştı.   Türkiye’yi hiç sevmese de, koşullar kendisini “hizaya getirmişti.” Büyük olasılıkla Biden için de aynısı olacaktır. 
Aksi takdirde, Washington Türkiye’ye, “iktisadi ve sosyal açıdan ABD desteğine hiç de muhtaç olmadığını” kanıtlama fırsatını vermiş olacaktır. Türkiye’de birçok kişinin beklediği fırsat da zaten budur.

Semih İdiz - turk bayrak

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir