From: MeS. [merson@ttmail.com]
Türk Subayından Anladığımız Budur
7 Kursunla ISTIKLAL MARSI yazisini aynen
iletiyorum.. Okudugumda hissettigim duygularin tarifi mumkun degil… paylasmak istedim.7 KURSUNLA ISTIKLAL MARSI….
Güneydogu’nun küçük bir ilçesinde görev yapan hakim, ilçe disindaki
lojmanindan görünen karakolun bir gecesini söyle anlatir:
“Lojmanimizin balkonundan o karakol görünürdü. Yaklasık bir aydir her
istihbarat kaynagindan karakolun basilacagi haberi geliyordu. Üstelik
baskinin simdiye kadar yapilanlardan çok daha büyük olacagi
söyleniyordu.
Yakin birliklerden timler getirildi, karakolun etrafina mayinlar
dösendi, agir silahlarla takviyeler yapildi ve baskin beklenmeye
baslandi. “En son gelen istihbaratta baskinin saati ve baskina
katilacak terörist sayisi bile veriliyordu. 22:10.
Karakol o gün basilmadi.”Bir gün sonra, bildirilen saatte cehennem
basladi. Balkonumuzdan izledigim dehset dolu manzarada, daire haline
gelmis teröristlerin, dairenin ortasina, gecenin karanliginda atesleri
parildayan silahlari ateslediklerini görüyordum. Karakolun, havan ve roket mermilerinin patladigi yerde oldugunu biliyorduk.
Tam anlamiyla çember içine almislardi. Lojmandan ayrilip dogruca
jandarmanin binasina gittik. Karakolun merkezi, telsizle, sürekli
timlerden durumlarini bildirmelerini istiyor; dis emniyette bulunan
timler de bu çagrilara cevap veriyor, havan ve uçaksavar atesi
istedikleri yerleri de tarif ediyorlardi.
“Bir süre sonra telsiz konusmalari, timlerden birinin üzerine
yogunlasti.
Timden bir türlü cevap alinamiyordu. Üst üste, defalarca çagri
yapiliyor ancak bir türlü timle irtibata geçilemiyordu. Konusmalari
takip eden askerler timden ümitlerini kesmislerdi. Ama bir yandan da
çagrilar devam ediyordu. Bir saat kadar sonra, telsizden bitkin bir
ses duyuldu:
“Yaralilarim var, yaralilarimi alin.” Tüylerimiz diken diken
olmustu. Hemen cevap verildi. “Tamam Suat 3, sakin olun, az sonra
birlik çikacak. “Ilk yarali haberi, bu saatlerdir aranan timden
gelmisti. Tim komutani konusurken arkadan silah sesleri duyuluyordu.
Herkes bu sözler üzerine yorum yapiyordu. Telsizin basindaki tim
komutanlarindan biri, bu timde sehit oldugundan emindi. Merkezden
tekrar çagri yapildi. “Suat 3 , irtibati kesme. Sakin olun!” Cevapta
bir degi***lik olmadi :
“Yaralilarim var. Kan kaybediyorlar. Yaralilarimi alin!” “Ve tam bir
buçuk saat, beser dakika arayla Suat 3 kodlu timle muhabere aynen bu
sözlerle sürdü : “Yaralilarimi alin” , “Sakin olun, geliyoruz.
“Hepimiz o time kimsenin yardima gidemeyecegini çok iyi biliyorduk.
Karakola düsen mermi sayisinda azalma olmuyor, aksine, takviye alan
teröristler baskinin siddetini gittikçe arttiriyorlardi. Kimsenin,
degil karakolun disina çikmak, mevzi degistirebilecek firsati dahi
olmadigi apaçikti. “Bir süre sonra, Suat 3’ün telsizinden hirs dolu
kelimelerini isittik:
“Hemen gelip yaralilarimi almazsaniz, karakola dönüp bölügü
tarayacagim. “Hepimiz sok olmustuk. Hemen tabur komutani devreye
girdi. Hemen hemen Ayni sözcüklerle tim komutanina sakin olma çagrisi
yapti. Ama ise yaramiyordu. Tim komutani “Yaralilarimi alin!” disinda
baska bir sey demiyordu. Tabur komutaninin da telsizi birakmasiyla,
bir saat kadar daha tim komutanindan ses çikmadi. Birer dakika arayla
yapilan yogun çagrilara cevap vermedi. Hepimiz tim komutaninin da sehit oldugunu düsünüyorduk.
Içim burkuluyor, basim dönüyor, tanik oldugum bu anlardan nefret
ediyordum.
Telsizin basina tim komutaninin okuldan devre arkadasi geldi. Son bir
ümitle eline mikrofonu alip, cevap beklemeden, telsizin kodlarini da kullanmadan, konusmaya basladi: “Devrem ben Hüseyin. Geçmis olsun devrem.
Biraz daha dayan olur mu? Bak destek timleri yola çikti. Sana dogru geliyorlar. Devrem aman pes etme olur mu?”
“Telsizin mandalini birakip beklemeye basladi. Hepimiz Motorola
marka,duvara monteli telsiz cihazinin hoparlör kismina gözlerimizi
dikmis bekliyorduk. Ve konustu : “Devrem, bölük komutani nerde?”
Hepimiz derin bir “Oh!” çektik. Telsizden, “Izinde devrem” yaniti
verildi. Suat 3 , artik tükenen bir sesle konusmayi sürdürdü: “Ne olur
yaralilarimi alin. Bende yaraliyim. “O ana kadar kendisinin de yarali oldugunu söylememisti.
Hepimiz donup kalmistik. Telsizin basindaki devre arkadasi da bu
sözü üzerine mi***fonu firlatti ve odadan çikti. Ben kapinin hemen
esiginde ayakta duruyor,duyduklarim ve gördüklerimle bir tarihe
taniklik ettigimi
düsünüyordum. “Ben de yaraliyim” dan sonra yine ses kesildi. Sabaha
kadar hiç konusmadi Yüzlerce kez yapilan çagrilara cevap vermedi.
Artik onun sehit olduguna ben de inanmistim. “Gün agarirken hepimiz
yorgun düsmüs, telsizden yapilan “Suat 3, Konusan Suat, Cevap ver!”
çagrisindan bikmis halde bir kösede yigilmisken,
birden telsizin mandalina basildigini fark ettik. Telsizden silah
sesleri geliyordu. Ve on on bes saniye sonra hayatim boyunca
unutamayacagim bir Istiklal Marsi dinlemeye basladim. Mandala sürekli
basildigi için bütün telsizlerin konusma imkani durmustu. “Çatismanin
altinda yarali bir tim komutaninin, makamiyla söyledigi Istiklal
Marsi’ni dinliyordum. Gözlerim dolmustu. O ana kadar duydugum en güzel Istiklal Marsi’ydi.
Birinci dörtlügü bitirdi. Ikinci dörtlükte sesi çatallasti. Kelimeler
uzadi. Ama marsi söylemeyi birakmadi. Bozuk bir ses tonuyla, kendini
zorlayarak okumaya devam etti. Marsi bitirdiginde, ben de bitmistim.
Hemen orayi terk ettim.”
Bir daha onun sesini hiç duymadim.
Toplam 22 sehidin verildigi o baskin gecesinde, vücuduna saplanmis 7
merminin acisiyla söyledigi Istiklal Marsi’ni ruhuma isleten tim
komutaninin ölmedigine ise hala inanamiyorum.”Hakimin anilari burada
sona eriyor. Iste benim Türk subayindan anladigim budur. Vücudunda
yedi mermi oldugu halde makami ile istiklal Marsi söyleyen adamdir.
Okuyun Arkadaslar ve bu VATAN için kanlarini akitan Kahramanlarimizla övünün, gururlanin…
Bir yanıt yazın