KAFKASYA, TÜRKİYE’NİN ÖNCELİĞİ OLDU

     
Monday, 18 August 2008

Kafkasya’daki son gelişmeler Türkiye’nin bölgedeki konumunu yeniden gündeme taşırken, uzman çevreler bölge için sadece kriz zamanlarında değil, kapsayıcı ve uzun vadeli dış politika üretmesi gereğini işaret ediyor.Rusya ve Gürcistan birlikleri arasında Güney Osetya nedeniyle çatışmaların aniden patlak vermesi, Kafkasya’yı bir anda dünya gündeminin en üst sırasına yerleştirdi. Türkiye ise olayların kızışmasının hemen ardından “Kafkas İstikrar ve İşbirliği Platformu” kurulması önerisini ortaya atarak ve sorunların çözümü için tüm taraflarla doğrudan temas kurarak, gelişmeler karşısında etkin bir politika izleyeceğinin işaretlerini verdi.

Uzmanlar, Türkiye’nin izlemesi gereken politika hakkında farklı görüşler ortaya koyuyor…

“TİFLİS’TE BAYRAK GÖSTERİLMESİ YERİNDE KARARDI”

Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) Kafkasya uzmanı Hasan Kanbolat, Türkiye’nin çatışmalar sırasında ilk baştaki insani önlemler hariç genel olarak adım atmadığını, ancak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarıyla “bir anda aktif bir politikaya yöneldiğini” söyledi.

“Savaş zamanında bile Ankara’nın gündeminin Kafkasya değil, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın ziyareti olduğunu” belirten Kanbolat, çatışmalar sırasında Türkiye’de merak edilen tek konunun “akrabalık içinde olunan Gürcüler, Abhazlar, Osetler değil, boru hatlarının güvenliği” olduğunu savundu.

Kanbolat, başta CHP ve MHP olmak üzere Türkiye’deki hiçbir muhalefet partisinden Kafkasya’daki krize dair açıklama gelmemesinin dikkat çekici olduğunu, TBMM’nin de tatili ileri sürerek krizi görmezlikten geldiğini söyledi.

Başbakan Erdoğan’ın savaşın başlamasından sonra bölgeyi ziyaret eden ilk başbakan olduğuna dikkati çeken Kanbolat, “Türkiye’nin Tiflis’te bayrak göstermiş olması son derece yerinde bir karar olmuştur. Başbakana Dışişleri Bakanı Ali Babacan ve Başbakanlık Başdanışmanı Ahmet Davutoğlu’nun eşlik etmesi, Türkiye’nin dış politika öncelikleri arasına Kafkasya’yı almaya hazırlandığının sinyalleri olarak görülebilir” dedi.

“TUTARLI VE FAYDALI POLİTİKA İZLENDİ”

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) uzmanı Hasan Selim Özertem de Türkiye’nin çatışmalar boyunca taraf tutmaması ve “Kafkas İstikrar ve İşbirliği Platformu” önerisiyle iki tarafı aynı masaya oturtarak çözüm arayışına girmesinin takdir edilmesi gerektiğini ifade etti.

Türkiye’nin bu girişimleriyle Batının yaptığını tek başına yapmaya çalıştığını kaydeden Özertem, Türkiye’nin daha hızlı davranarak bölgeye insani yardım ulaştırdığına dikkati çekti.

Özertem, Türkiye’nin ayrıca Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü savunarak “tutarlı ve faydalı bir politika” izlediğini belirtti.

TÜRKİYE BUNDAN SONRA NE YAPMALI?

Uzmanlar, Türkiye’nin bundan sonra izlemesi gereken yolla ilgili görüşlerini de dile getirdi.

ASAM uzmanı Kanbolat’a göre, dış politika önceliklerine artık Kafkasya’nın da dahil edilmesi, yakın komşuluk ve akrabalık bağları bulunan bölgenin tamamını kapsayacak politikalar üretilmesi gerekli.

Kanbolat, Türkiye’nin Kafkasya’daki çatışmaların önüne geçilmesi için bölgenin aydınları arasındaki “Kafkas Evi” platformuna destek vermesine ihtiyaç olduğunu kaydetti. Balkanlar’da eski devlet başkanlarının katılımıyla oluşturulan, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in de üyesi olduğu “Balkan Kulübü”nün bir benzerinin “Kafkas Kulübü” adıyla kurulabileceğini ifade eden Kanbolat, böylece üst düzey politikacılar arasında gayri resmi diyalog kapısının açılacağına dikkati çekti.

Hasan Kanbolat, Türkiye ile Rusya arasında 6 Kasım 2001’de imzalanan “Avrasya İşbirliği Eylem Planı”nın yeniden ele alınarak, Kafkasya’yı da kapsayacak şekilde Avrasya bölgesinde Rusya ile ekonomik, kültürel ve eğitim konularında işbirliğinin canlandırılabileceğini söyledi.

Türkiye’nin kurucusu olduğu Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatının (KEİ) artık siyaseten de yeniden düzenlenmesi gerektiğini kaydeden Kanbolat, KEİ’nin, çatışmaların engellenmesinde devreye girmesi gereğine işaret etti.

“DEMİR YOLU HATTI, ENERJİ HATTINDAN ÖNEMLİ”

USAK uzmanı Özertem de Türkiye’nin bölgeye ilişkin politikasında öncelikle enerji ve ulaşım hatlarının önemine dikkati çekerek, özellikle Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hattının mutlaka tamamlanması gerektiğini söyledi. Bu hattın toplumlar arasında bağları güçlendirerek istikrarı artıracağını kaydeden Özertem, Rusya’nın ulaşım tekelini kıracak olması açısından da bu hattın enerji hatlarından çok daha önemli olduğunu ifade etti.

Türkiye’nin Batıyla birlikte bölgeye yapılacak insani yardımlarda da öncü rol oynayabileceğini söyleyen Özertem, “Türkiye bir insani yardım kampanyası başlatarak, bölgedeki yumuşak gücünü derinleştirebilir. Bu da Türkiye’nin bölgedeki ve uluslararası arenadaki algılanmasını olumlu yönde etkileyecektir” diye konuştu.

Özertem, Kafkasya’daki çatışmadan Türkiye’nin nasıl etkilendiğiyle ilgili olarak da, olayların, zorunluluktan Sarp sınır kapısının kapatılması ve yolda biriken TIR’ların getirdiği maliyet gibi kısa vadeli etkileri olduğunu, Bakü-Tiflis-Ceyhan ve Bakü-Tiflis-Erzurum hatlarının bir süre kapatılmasının da Türkiye’yi günlük kazancından mahrum bıraktığını söyledi.

“RUSYA’YI KENDİSİNDEN UZAKLAŞTIRABİLİR”

Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Hasan Ali Karasar ise konuyla ilgili raporunda, Türkiye’nin Kafkasya’daki krizde arabuluculuk rolüne girişmemesini ve bu tür girişimlerden uzak durmasını savundu.

Türkiye’nin böyle bir hareketle enerji ve ekonomi alanındaki önemli ortağı Rusya’yı kendisinden uzaklaştırabileceği görüşünü dile getiren Karasar, Türkiye’nin insani yardımları ön plana çıkarması gereğine işaret etti.

Karasar, Türkiye’nin Tiflis merkezli bir yaklaşım yerine, Güney Osetya, Abhazya ve Acaristan ile siyasi ve doğrudan ekonomik ilişkilerin de kurulmasını içeren çok boyutlu ve kapsayıcı bir dış politikası geliştirmesini istedi.

“KAFKAS İSTİKRAR VE İŞBİRLİĞİ PLATFORMU”

Uzmanlar, Türkiye’nin ortaya attığı “Kafkas İstikrar ve İşbirliği Platformu” konusunda da farklı yaklaşımlar sergiliyor. Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Karasar’a göre, öneri, bölgeye yönelik kapsayıcı politikalar yaratılması açısından önemli bir fırsat sunarken, USAK uzmanı Özertem, platformun, bölgede yeni istikrarsızlıkların önüne geçmeyi amaçladığını, ama konunun uluslararası alanda tartışılması ve içinin doldurulması gereğini belirtti.

ASAM uzmanı Kanbolat ise Başbakan Erdoğan’ın 11 Ağustosta “Kafkaslar İttifakı”, Cumhurbaşkanı Gül’ün 12 Ağustosta “Kafkas İstikrar Forumu” ve yine Başbakan Erdoğan’ın 13-14 Ağustosta “Kafkas İstikrar ve İşbirliği Platformu” fikrini ortaya attığını hatırlatarak, bu konuda üç ayrı ifadenin kullanılmış olmasının Türkiye’nin konuyla ilgili politikasının henüz olgunlaşma aşamasında olduğunu gösterdiğini savundu.

Bununla birlikte, Kanbolat, Türkiye’nin Güney Kafkasya, Rusya ve Batılı devletlerin katılımıyla güvenlik, istikrar ve kalkınma arayışlarının öncelikli olduğu bir işbirliği paktının kurulmasını istediğini belirtti.

(aa)

Kafkasya’daki son gelişmeler Türkiye’nin bölgedeki konumunu yeniden gündeme taşırken, uzman çevreler bölge için sadece kriz zamanlarında değil, kapsayıcı ve uzun vadeli dış politika üretmesi gereğini işaret ediyor.Rusya ve Gürcistan birlikleri arasında Güney Osetya nedeniyle çatışmaların aniden patlak vermesi, Kafkasya’yı bir anda dünya gündeminin en üst sırasına yerleştirdi. Türkiye ise olayların kızışmasının hemen ardından "Kafkas İstikrar ve İşbirliği Platformu" kurulması önerisini ortaya atarak ve sorunların çözümü için tüm taraflarla doğrudan temas kurarak, gelişmeler karşısında etkin bir politika izleyeceğinin işaretlerini verdi. - kafkasya

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir