1- KAFKASLARDA RÜZGAR EKEN , FIRTINA BİÇER
Doç. Dr. Oya Akgönenç
8 Ağustos Cuma gününden bu yana Gürçistanın Osetya bölgesinde ki çatışmalar herkesi şaşırttı. Hele şu gün varmış olduğu nokta daha da endişe verici bir durum çünkü Rusya şu anda Gürcistanın içine girmiş bulunmakta.
Kafkaslarda gelişmelere, bir kaç değişik açıdan bakarsak, olayın ne olduğunu daha iyi anlamış oluruz.
a) yıllardır altan alta gelişen ve sonunda patlama noktasına ulaşan etnik ve ayırımcı hareketlerin , zamanı uygun bularak tekrar su yüzüne çıkması (Gürcistan içinde ki Osetya ve Abazya da ki durumlar gibi)
b) Kafkaslarda, tekrar eski etki alanlarını elde etmek için mücadele eden bir Rusya Federasyonunun varlığı ve adeta yine eski sert uslübu ile dünya’ya “buralar benim etki ve yetki alanımdır” mesajını göndermesi,
c) Enerji kaynak ve koridorlarının kontrol ve mümkünse hakimiyetini kendi “milli çıkarları “ ile özümseyen ABD’nin, Kafkasya ve Hazer havzasında ki stratejik eylemleri ve bir noktada dünya’ya ve Rusya’ya, “Kafkaslarda ben de varım” mesajını vermesi.
d) Bölge devletlerin milli çıkarları, aralarında ki dostluk veya hüsumetler
İşte hepsinin toplamı, Kafkasyada ki olayların oluşumuna katkıda bulunan faktörlerdır. Onun için Kafkaslarda Rüzgar eken, mutlaka Fırtına biçer.
Yörenin Yapısı:
Gürcüler, Osetler, Abazalar kimdir? soruları da önemlidir. Yörenin yapısı onun tarih boyu yaşadığı hayatın da adeta özetidir.
Bu gurupların hepsi Kafkas milletleridir. Gürçüler çok çok eski dönemlerde Asyadan gelip, Kafkaslara yerleşmiş ve I.Ö. 400 yıllarda bile bir krallık kurmuş bir millettir. Tarihleri Milad öncesine giden eski bir kavim. En şaşalı dönemleri ise 12. yüz yılda Kraliçe Tamara dönemine rastlar. O dönemde geniş bir krallık kurarak etkilerini Kafkasya’ya, Karadeniz kıyılarına ve hatta Doğu Anadoluya yaymayı başarmışlardır.
Çok eski çağlarda yani Millattan sonra 4. yy.da Bizans imparatorluğunun etkisi ile Hristiyan olmuşlardır. Bugün nüfusunun çoğunluğu Hristiyandır ama aralarında %10-12’si de kadarı da Müslümandır.
Bu ülke 16. yüz yılda Osmanlı veya Iran imparatorluklarının etkisinde kalmış ve sırası ile onların idaresine girmiş ve onlar arasında bir çekişme konusu olmuştur.
18. yüz yılda da ise bu her iki devlet te zayıflayınca, Gürcistan, Rus Çarlığının idaresi altına düşmüştür.
1918-22 Vladi-kafkas Federasyonu devridir. Rus ihtilalinden sonra Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan bu birliği kurarak, bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Ne yazık ki çok kısa süren bu bağımsızlıktan sonra hepsi tek , tek Sovyetlerin pençesine düşmüşdür.
1936 dan itibaren de Gürcistan, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetlerinden biri haline gelmiştir.
1992 de Sovyetlerin dağılmasından sonra da diğerleri ile birlikte bağımsızlığını ilan etmiştir.
Gürcistanın, bugün 4.600.000 kişilik bir nüfusa ve yaklaşık Konya ve Kars illerimizin toplamı kadar, yani 69.700 km2 lik bir toprağa sahip küçük bir Kafkas ülkesidir. Ülkesinde, ayrıca çeşitli azınlık gurupları vardır ve bölge insanlarından geniş bir yelpaze de bulunmaktadır.
Osetyalılar ve Abhazalar Kimdir:
Osetlere gelince, onlar da yüzlerce yıl önce, Asyadan gelip, çok dağlık bir bölge olan Vladikafkas ve Güney Osetya’ya yerleşmiş guruplardır. Slav veya Türk değillerdir. Kendilerine has bir gurup olup eski “Alanlar” olarak bilinen bir guruba aittirler.
Osetler, Hristiyan olup, her zaman kendilerini Ruslara daha yakın hissetmişlerdir. Diğer Kafkas milletleri Rus hakimiyetine karşı 150 yıla yakın savaşırken, Osetler bunu yapmamışlar ve diğer devletlere yardım etmemişlerdir. Daima Ruslarla iyi geçinmişlerdir. Ama Rus değildirler.
Nüfuları 70 ile 100,000 kişi kadardır. Toprakları hemen Rusyanın yakınında ama Gürcistan sınırları içindedir. Yaşam yerlerinin boyu, Gürcistanın onda veya on ikide biri kadardır. Yaklaşık bizim Adıyaman vilayetimiz kadar bir yerdir.
Bu da ikiye ayrılmıştır. Güney Osetya ve Kuzey Osetya arasında çok yüksek dağlar mevcut olduğundan, geçişi bir tunel vasıtası ile yapabilmektedirler.
1990lardan sonra Sovyetler dağılınca, Rusya etkisini sürdürebilmek için yavaş yavaş pek çok Güney Osetin’e Rus pasaportu vermiştir. Zaten Kuzey Osetya adeta Rusyanın her türlü etkisi altındadır. Her iki Osetya da da Rus parası ve pasaportu çok daha fazla rağbet görmekte ve kullanılmaktadır. Bu durum Gürcistanla büyük gerginliklere sebep olmaktadır.
Abazalara gelince onlar Türk/Çerkez gurubundan kişilerdir. Adige lisanına yakın bir lisan kullanırlar ( Çerkezceye akraba bir dildir) Sohumi en önemli limanlarıdır. Gürcistandan kuzeye Rusya’ya uzanan bir kol, bir uzantı gibi olan topraklar Abazya olarak bilinir. Karadeniz kıyıları boyunca uzanan toprakları çok büyük değildir.
Toprakları yaklaşık 8,600 km2 dir. Yani bizim Aydın veya Bitlis ilimiz kadardır. nüfusları da yaklaşık 200 ile 250,000 arasıdır. Abazalar Sünni Müslümandırlar.
Bir de Acaralar vardır. Öz Türk olan bir guruptur. Acaralar Türk sınırın
da Hopa’ya yakın Sarp sınır kapısının olduğu çoğrafyada ve az ötesinde yer almaktadırlar . En önemli şehirleri aynı zamanda Gürcistanın da en önemli limanı olan Batumi yani Batumdur. Türklerle araları çok yakın olan bu gurup, Gürcülerle de arayı düzeltmiş ve bir antlaşma yapmış durumdadır.
Gerek Acara’lardan ve gerekse Abaza’lardan pek çok kişi Türkiyede yaşamaktadır. Tabii, ülkemizde çok sayıda müslüman Gürcüler ve çok az sayıda da Oset’ler bulunmaktadır.
Bir de Meşketi Türkleri vardır ki, Stalin bunları Rusyanın dört bir tarafına dağıtmıştır. Onlar da geri dönüp, vatan saydıkları Gürcistanda yer tutmak istemektedirler. Bu da Gürcistan için bir problemdir.
Kısacası Kafkaslar bir mozaik gibidir. Renkli kültürler, zengin ve eski tarihler, heyecanlı ve azimli insanlar ve mücadeleci karakterleri ile fevkalde enteresan bir bölgedir.
Kafkas Tiyatrosunda Sergilenen Oyun:
Aslında, şu anda Kafkaslarda fevkalade karışık ve bir o kadar da tehlikeli bir oyun segilenmektedir. Bugün şahit olunan savaş aslında başkalarının savaşıdır. Görülen bu savaşa “proxy wars” veya “Taşeronlar Mücadelesi” de denilebilir. Bunlar, başkası adına yapılan savaşlardır.
Herşeyden once Bugün Kafkaslarda, Rusya ve Amerika tekrar birbirlerinin gücünü ve sabrını ölçmektedir. Görünürde, önde savaşan küçük guruplar kimseyi şaşırtmamalıdır. Her birinin arkasında başka güçler mevcuttur.
Putin, Bejing’de ki olimpiyatlara katılmaktaydı, aynen diğer dünya liderleri gibi. Cuma gecesi, Gürcistanda bu olaylar patlak verir vermez, derhal Çin’den ayrılarak doğrudan Vladikafkas’a yani Kuzey Osetyanın başkentine geldi ve oradan Rus müdahalesini bizzat idare etmeye başladı.
Bu son derece önemli bir harekettir. Rusya’nın olaya verdiği önemi göstermektedir. Putin , şu anda: 1) olay yerinden gelişmeleri bizzat izlemektedir.
2) Rusya çok hızlı ve sert tepki vermektedir, 3) Rusya, Kafkaslarda taktik ve strateji değiştirmektedir.
Bütün bunlara dikkat etmek gerekir. Rusya bu gün, Gürcistanın hava alanlarını bombalamış, bir küçük sahil koruma gemisini batırmış ve Gürcistan Cumhurbaşkanının istifasını talep etmiş bulunmaktadır.Gürcü birlikleri Osetyadan tamamen çıkana kadar “Ateş-Kes’e “ yanaşmayacağını ilan etmiştir.
Kısacası, Rusya bölgede yeniden bir “King Maker” olmaya başlamıştır yani, Rusya yeniden bölgede “Belirleyici Güç, İktidar yapıcısı” rolüne bürünmektedir.
Yarın: Kafkaslarda yeni Stratejiler/ Sürpriz Gelişmeler
2- KAFKASLARDA DEĞİŞEN DENGELER VE YENİ STRATEJİLER
Doç. Dr. Oya Akgönenç
Değişen Dengeler:
Kafkaslar, fevkalade değişikliklere sahne olmaktadır. Orada sergilene gelişmeler mahalli bir mücade olmayıp, dünya çapında yeni “güç dengeleri düzeni”nin yapılanmasını ifade etmektedir.
Kafkaslar da ki savaşa “Taşeronlar Savaşı” yani “proxy wars” demek daha doğru olur çünkü her ne kadar önde Gürcü’lerle, Oset’yalılar savaşıyorsa da aslında burada büyük güçler yeni dengeler kurmaktadırlar. Amerika, Rusya’yı test ediyor. Rusya, Dünya’ya yepyeni bir mesaj veriyor, Avrupa Birliği ise daha ölçülü davranmaya çalışıyor.
Görünüşte, bir süre için, büyük güçlerden hiç bir işin içinde olmak istemiyor. Onların yerine ölenler ve öldürenler, ızdırap çekip, herşeyini kaybedenler hep “mahalli delikanlılar” yani orada ki Kafkas Halkları. Bir de, bu mücadele sırasında yüksek makamından , büyük bi gürültü ve şaşkınlıkla yerlere serilen ( resmen öyle oldu- TV’lere aks etti) Saakashvili nin prestiji, otoritesi ve cumhurbaşkanlığı.
Ama büyük güçlerden biri, herkesten sabırsız çıkıp, olayların ortasına girdi.
Bu arada, Amerika ve Rusya birbirlerinin gücünü ve sabrını yeniden ölçüp, değerlendirmelerini güncellediler. Oyun, aynen bir satranç tahtasında olduğu gibi oynandı. zamanı gelince piyonların bir kısmını öne sürüldü, bir kısmını da yedekte beklettildi.
Rusyanın Tepkisi:
Putin, diğer dünya liderleri gibi, 8 Ağustosta Dünya Olimpiyatlarının açılış merasiminde bulunmak için Bejing’de idi. Aynı gece, Gürcistanda bu olaylar patlak verince, Rusya başbakanı Putin, Çin’den ayrılarak doğrudan Vladikafkas’a yani Kuzey Osetyanın başkentine uçtu. Rus güçlerinin Osetya’ya müdahalesini ve sonra da Gürcistana girişlerini bizzat olayların mahallinden izlemeye başladı.
Bu son derece önemli bir hareketti. Rusya’nın olaya verdiği önemi ve bu bölge üstündeki plan ve hazırlıkları ile birlikte kararlılığını da göstermekteydi. Rusya, Osetya da olanlara çok hızlı ve sert bir tepki vermiştir. Ama, dikkatle izlendiğinde, bunun adeta “hazırlanmış” bir tepki olduğu intbaı ağır basmaktadır. Ortaya çıkan gerçek, Rusyanın, Kafkaslarda hızla taktik ve strateji değiştirmeye başlamış olduğudur.
Rusya, Gürcistan’ın hava alanlarını ve mühimmat depolarını da bombalamış, ve bir küçük sahil koruma gemisini de batırmıştır. Bu askeri harekatın yanı sıra, siyasi olarak, Gürcistan Cumhurbaşkanı’nın istifasını talep etmiş ve bütün Gürcü birlikleri Osetyadan tamamen çıkmadan, “Ateş-Kes’e “ yanaşmayacağını bildirmiştir.
Kısacası, Rusya Kafkasyayı adeta yeniden bir “Near Abroad” konsepti yani “Arka bahçe” anlayışı ile sahiplenme, koruma ve düzeneme politikasına girişmiştir. Rusya, bölgede yeniden “Belirleyici Güç” rolüne bürünmektedir.
Bu kadar hızlı ve sert bir tepki ve cevap beklemeyen Gürcistan güçleri ilk çatışmalardan sonra çekilmeye ve Gürcistan içine dönmeye başlamışlardır. Yalnız ne var ki,bu arada , Güney Osetya’nın başkenti Tskhinvali,büyük zarar görmüştür. Gözlemcilere göre, ”saldırılar, şehri ele geçirmek için değil, şehri yerle bir etmek için” yapılmış gibi görünmektedir. Bu çatışmaların sonucunda1500 kişiden fazla insan hayatını kaybetmiş ve 30,000 den fazla kişi de yerlerinden kaçarak, mülteci haline gelmiştir. Büyük bir insanlık dramı yaşanmıştır. Dolayısı ile, uluslar arası gözlemcilere göre de Gürcistan saldırısı da tesadüfi bir olay olmayıp, planlanmış ve hesaplanmış bir olay gibi görünmektedir.
Kısacası hem sahada ki taraflar ve hem de onların arkasından ki büyük güçle, hazırlıklarını epeydir yapmakta olup, en büyük dramı iki ateş arasında kalanlar yaşamıştır.
Gürçistanda Şaskınlık ve Panik:
Gürcistan’da oldukça büyük hamleler yapan, cumhurbaşkanı Saakashvilli, olayların başlamasının ardından Dünya’dan yardım istemiş ama asker ve silah olarak hiçbir şey alamamıştır. Sadece, Irak’a ABD güçlerine yardım için gönderilen 2000 Gürcü askeri geri çekilmiş ve hemen cepheye sevk edilmiştir.
Gözlemcilerin ifadesine göre olayların başladığı sırada, Gürcistan topraklarında ABD askerleri de bulunmaktaydı. En başta 1000 kadar olan askerlerin, olaylar sırasında sadece 130-150 arası olduğu iddia edilmektedir. (rakkamlar 150 ile 1000 arasında oynamaktadır)
Rusya’nın bu derece şiddetli tepki vereceğini hesaplamayan Gürcistan büyük bir şok yaşamıştır. Rusya, aşırı tepki göstererek, bir de Gürcistana ambargo koyabilmek için, Ukraynada ki donanmasını Gürcistan sahillerine gönderip, ikinci bir cephe açmışdır. Daha sonra sahilde bulunan Poti şehrine(limanına) doğru Rus birlikleri harekete geçmiştir. Böylece, Gürcistanın ikinci problem bölgesi Abhazya’ya direk temas koridoru kurulmuştur. Rusya hiç çekinmeden, bu problem bölgelerde faaliyet göstermekte ve adeta Gürcistanı içinden oyma çabalarını rahatça yürütmektedir.
Rusya ile Gürcistan arasında ki gerginliğe ait bazı çarpıcı bilgiler Amerikan basınında yer almış bulunmaktadır. Buna göre, Putin ve Saakashvilli birbirlerinden asla hoşlanmamakta ve bunu da saklamamaktadırlar. Bu iki lider mizaç ve kişilik olarak ta birbirinin zıddıdır.
Rusya, Osetyada ki faaliyetlerini sürdürürken, Saakashvilli, Putini arıyarak, bu gelişmelerden Batılı liderlerin hiç hoşlanmayacağını ve hatta neler düşündüklerini söyleyerek, Rusyadan biran once ”elini Osetya’dan çekmesini” istemiştir. Yazılanlara göre, Putinin cevabı kaba hatta terbiye sınırlarını zorlayan tarzda olmuştur. Bu olayların hangi noktaya ulaştığını anlattan açık bir örnektir.
Yeni Stratejiler:
Rusya, epeydir içinde biriken öfke ve kızgınlık ve hırsını, Osetya saldırıs dolayısı ile Gürcistandan almıştır. Rusya, epeydir, ABD’nin hem Kafkaslarda ilerlemesine ve hem de NATO genişlemesine içerlemekteydi. Gürcistanın hem AB’ye ve hem de NATO’ya girmek için yaptığı başvurular ve ABD’nin de onları NATO’ya almak için yaptığı çabalar da Rusyanın sabrını taşıran son olaylar olmuştur
Diğer taraftan, Gürcistanın enerji koridorları olarak tercih edilmesi, ekonomik çıkarları açısından Rusyayı fazlaca rahatsız etmiştir. Ve,son olarak da Kosova olayının rövanşı için Osetya mükemmel bir fırsat olmuştur.
Putin idaresinde ki Rusya büyük bir toparlanma içine girmişti, bunu devam ettirmektedir. Rusya adeta 20 geçmiş yılın rövanşını almak üzere harekete geçmiş bulunmaktadır. Rusya bu tepkileri ile ABD’ye ve AB’ye gerekli mesajları gönderdiğini düşünmektedir. Hatta, bu ara, Türkiye’ye bile bir mesaj yollamıştır.
Kendi eski etki alanını, yeniden belirlemeye çalışan ve bunu korumak için her şeyi göze alacağını gösteren bir Rusya ortaya çıkmaktadır.
Diğer tarafta Kafkaslarda yeni oyuncular mevcuttur. Bölgede ağırlığını hissettirmeye çalışan bir ABD ve hızla değişen Bölge dengeleri asla gözden kaçmamalıdır. Kafkaslarda yeni dengeler kurulmaya çalışılmaktadır. Bu hem büyük güçleri ve hem de bölge güçlerini etkileyecektir.
Son verilen bilgilere göre son yıllarda 1000 kadar ABD askeri uzmanı, Gürcistan ordusunu yetiştirmek üzere orada çalışmaktadır. ABD silah, mühimmat, eğitim birçok şeyi sağlamaktadır. ABD, Gürcistanı NATO üyesi yapmak için de büyük gayret göstermektedir. Bunun yanı sıra 1000 kadar İsrailli uzman ve danışmanın da Gürcistanda çalıştığı yabancı kaynaklarca aktarılmıştır. Israilli iş adam ve yatırımcılarının da Gürcistanda olduğunu İsrai’in Haaretz gazetesinde çıkan analizlerden anlaşılmaktadır. Gürcistan Irakta ABD ve Britanyadan sonra asker olarak katkıda bulunan 3. ülkedir.
Gürcistan, Batı ile sıkı bir ilişki içindedir. Buna rağmen son 4 gün içinde Gürcistana, Batıdan direkt bir yardım gelmemiştir. Bu arada AB tam bir arabulucu gibi çalışmaktadır. Bu işte Fransa cumhurbaşkanı ve aynı zamanda Avrupa Birliği dönem başkanı Sarkozy üstlenmiş bulunmaktadır. Görünen o ki AB’nin hazırlayıp, teklif ettiği barış antlaşması bile Gürcistanı toprak ve otorite kaybetmekten kurtaramayacaktır. Önümüzdeki bir kaç hafta pek çok şeyin değişebileceği kritik bir dönemdir.
Bir yanıt yazın