Bugünlerde “Son Ağa” isimli televizyon dizisine takılıyorum. Herkese tavsiye ederim; oldukça matrak bir dizi Son Ağa. Özellikle müzikleri bir harika dizinin! Adam bağlamayı çalmıyor, sanki konuşturuyor. Dizinin müziklerinin merkezinde bir Anadolu Türküsü var. Çoktan beri dinlemediğim güzel bir Türkü bu ve bazı sözleri söyle:
“Horozumu kaçırdılar,
Damdan dama uçurdular,
Suyuna da pilav pişirdiler,
Bili geh bili geh, bili bili geh geh güzel horozum.
Ah kar beyazım”.
***
Gürcistan Devlet Başkanı Mihael Saakaşvili’nin Güney Osetya manevrasını görünce ne yalan söyleyeyim bu türkü yine geldi aklıma. Birkaç gündür bu türküyü mırıldanıyorum hep. Yemeğe otururken besmele çekmek yerine bu türküyü mırıldandığım için ev halkından zılgıt bile yemeye başladım bugünlerde!
Şaakaşvili, tam da bizim Türkü’deki Çil Horoz gibi çıktı. Önce batının da desteğiyle belki bir netice alırım düşüncesiyle tanklarını Güney Osetya’ya soktu. Karşısında yeni Rus Çar’ı Putin’in ordularını görünce önce Gürcü meclisinde savaş kararı aldırdı, baktı pabuç pahalı tırstı ve geri çekildi. Şimdi tek taraflı ilan ettiği ateş kese Rus tarafının da uyması için adeta yalvarıyor. Rus tarafı ise bastırdıkça bastırıyor; “Hayır, önce bir daha Güney Osetya’ya girmeyeceğiz diye bize yazılı taahhütte bulunun. Sonra da Saakaşvili tası tarağı toplayıp Devlet Başkanlığı koltuğundan, daha sonra da tekmil Gürcistan’dan çekip gitsin!”
Bizim türküdeki çil horoz bile bu Saakaşvili’den daha akıllı ve kurnaz olmalıdır diye düşünüyorum. Sen git boyuna posuna, endamına bakmadan 30.000 kişilik ordunla, senin toplam nüfusun kadar ordusu olan bir ülkeye diklen ve efelen! Olacak şey değil! Sakaşvili’nin salak bir âdem olduğu tipinden de bellidir zaten! Boylu, poslu ve endamlı bir adam ama sanırım bizim Anadolu tabiriyle biraz etli ekmek kafalı bir şahsiyet. Gürcü halkı muhtemelen çok pişmandır Amerika’nın turuncu yalanlarına kanıp Eduard Şvardnadze gibi Sovyet İmparatorluğu’nun Dış İşleri Bakanlığı’nı da yapmış bir politik dehayı alaşağı edip, bu etli ekmek kafalı Mihael Saakaşvili’yi tercih ettikleri için…
***
Aslında Gürcistan haklıdır
Ülkemizde Abhaz, Acara ve Oset asıllı birçok vatandaşımız yaşıyor. Elbette Gürcü asıllı vatandaşlarımız da var. Ancak Abhaz, Acara ve Oset asıllı vatandaşlarımız sakın kusura bakmasınlar; ben Gürcistan’ın ve Saakaşvili’nin haklı olduğuna inananlardanım. Bana göre de her önüne gelen azınlık kafasına estiği gibi devlet kuramaz, kuramamalıdır. Devlet kurmanın ve devlet olmanın da bir raconu olmalıdır diye düşünüyorum. Devlet kurmak ciddiyet ister çünkü. Devlet kurmak için evvela adam gibi millet olmak gerekir.
Madem Osetya, Acarya ve Abhazya Gürcistan sınırları içindedir ve Gürcistan’ın toprak bütünlüğü, bu bölgelerin de kendi sınırları içinde kalmasını gerektiriyor, o zaman Gürcistan, bu bölgelerdeki huzursuzluklara müdahalede sonuna kadar haklıdır. Bu bölgelerin Gürcistan’dan bağımsızlığı ise sadece Rusya’nın işine yarar. Çeçenistan’ı ve İnguşistan’ı, yerle bir edip ve bu özerk cumhuriyetlerin ileri gelen bütün lider taifesini katlettikten sonra buralara egemen olan Rusya’nın, Osetya, Acarya ve Abhazya’yı rahat bırakacağını mı sanıyorsunuz? Dolayısıyla, bu küçük ülkeciklerin boşuna umutlanıp Gürcistan’ı Rusya karşısında daha da güçsüz bırakmaktan tez vakitte vazgeçmeleri gerekir.
Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti, başta 93 harbi olmak üzere; Rusya’nın çeşitli dönemlerde Abhazya, Osetya, Acarya gibi bölgelerde uyguladığı kıyımlardan kaçarak Türkiye’ye yerleşmek suretiyle Türk vatandaşlığı nimetini kazanmış insanların teşvik ve telkinleriyle bu küçük Cumhuriyetlerin bağımsızlığını destekleyemez. Üstelik böyle yaparak, adeta Türkiye ile bütünleşmiş durumdaki Gürcistan’ı zorda bırakamaz. Hele hele vaktiyle Çeçenistan ve İnguşetya’daki istiklal hareketlerine destek vermeyen ve böylece Cevher Dudayev, Şamil Basayev ve Arslan Maşadov gibi Çeçen liderlerinin ölümüne seyirci kalan Türkiye, şimdi durduk yerde Abhazya’ya, Acarya’ya ve Osetya’ya destek veremez. Doğu Türkistan’da soyları kesilmekte olan ve nüfusları 10-15 Milyon civarında olan Uygur Türkü’ne uygulanan soykırımı görmezden gelen, Doğu Türkistan’ın istiklali için mücadele verenlerin, TV’lerinde “Milatan” sıfatıyla zikredilmesine ses çıkarmayan ve bütün dünyada olduğu gibi Uygurların neslinin tükenmesini Çin’deki Panda neslinin tükenmesi kadar önemsemeyen Türkiye, Gürcistan’ı ve Rusya’yı kaybetme pahasına Kafkasya’daki iç karışıklıklarda taraf olamaz. Olduğu takdirde birileri de gelir bizim Güneydoğu’muzda taraf olur…
***
Rusya ve Gürcistan;
Bizim için hayati derecede önemi olan iki ülke. Gürcistan, Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol boru hattının ve Bakü-Tiflis-Erzurum Doğalgaz boru hattının geçtiği ülke. Ayrıca Gürcistan, Şah Deniz Projesiyle Türkiye üzerinden Avrupa’ya sevk edilen doğalgazın da güzergah ülkelerinden birisi. Yakın geçmişte temeli atılan Kars-Tiflis-Bakü-Orta Asya demiryolu projesinin de geçiş ülkelerinden birisidir. Yani bir anlamda Orta Asya Türk Cumhuriyetlerini Türkiye’ye ve Avrupa’ya bağlayacak bir bağdır bu demiryolu. Gürcistan, Ermenistan’ı ekarte ederek kardeş Azerbaycan’a ulaştığımız yegâne güvenli hattır Türkiye için. Ayrıca Gürcistan ile Türkiye arasında 1 milyar dolar civarında bir ticaret hacmi de vardır. Bu bakımdan Gürcistan, bizim için son derece önemli ve stratejik bir ülkedir.
…
Rusya’nın önemi ise Gürcistan’dan da fazladır. İlk başta yaklaşık 30 milyar dolar civarında bir hacme sahip ticari ilişkimiz var Rusya ile. Türkiye ihtiyacı olan doğalgazın yaklaşık %70’ini Rusya’dan sağlıyor. Hatta geçtiğimiz yıllarda sözüm ona kardeş ülke İran, doğalgazı kestiğinde, Rusya ilave gaz sevk etti Türkiye’ye. Hem Karadeniz altından (Mavi Akım), hem de Trakya hattından olmak üzere Rusya’dan doğalgaz geliyor ülkemize. Türk turizminde Ruslar’ın sahip olduğu pay ise hayati derecede. Zira Rusya, her sene iki milyonun üzerinde Turist gönderiyor Türkiye’ye. Türk müteahhitleri büyük projeler üstlenmiş Rusya’da.
…
Türkiye’nin geleceği için hayati öneme sahip bu iki dost ülke şimdi birbirleriyle boğas boğaza girmiş didişiyor ama Türkiye ortalıkta henüz yok. Cumhurbaşkanı ve Başbakan istikamette kayıplar. Şöyle devreye girip gümbür gümbür bir sorun çözme başarısı göstermiyorlar ülkemiz adına. Yapılan şey, sadece çocuk yaştaki Dış İşleri Bakanımız Ali Babacan’ın, her iki ülke Dış İşleri Bakanı’nı arayarak “İtidal” çağrısı yapmakla sınırlıdır. Ne demekse itidal çağrısı yapmak? Başbakan ise korkak horoz durumundaki Saakaşvili’yi aramakla iktifa etmiş. Oysa aranması gereken asıl kişi Saakaşvili değil, gerçek dünya lideri Vladimir Putin’dir. Hani Mavi Akım hattının açılış törenlerinde Samsun’da kol kola yürümüştünüz Putin ile. Şimdi neden aramıyorsunuz bu dostunuzu?
***
Birkaç gün önce de yazdım; “Vladimir Putin gerçek bir dünya lideridir” diye. Putin bunu bir kez daha gösterdi bize ve tüm dünyaya. Zira ABD Başkanı Bush, Olimpiyat Oyunlarını açılış törenleri için gittiği Pekin’de ABD Bayan Plaj Voleybol Takımı oyuncusu Kerri Walsh ile sarmaş dolaş poz vermekle ve takımın diğer bayan oyuncusu May-Treanor’un poposuna şaplak vurmakla meşgulken, aynı törenlere katılan Vladimir Putin özel uçağına atladığı gibi Kuzey Osetya’nın başkenti Vladikavkas’ta almıştır soluğu. Yani cephedeki askerlerinin yanında! Bu, bir anlamda askeri harekâtı bizzat Putin sevk ve idare ediyor demektir.
Vladimir Putin’in bu lider ve devlet adamlığı kişiliğidir ki; bugün Rusya ekonomisi 200 milyar dolar fazla veriyor ve Rusya Merkez Bankası’nın rezervlerinde 500 milyar dolar karşılığı altın mevcut. Putin sayesinde Rusya, neredeyse dünyanın doğalgaz ve Petrol tekelini eline geçirmek üzeredir.
…
Ve şunu hiçbir zaman unutmayalım ki; Rusya gümbür gümbür geliyor dostlar. Hem de meydanı ABD’ye ve onun miçolarına bırakmamak için. Enerji piyasalarını ve enerji hatlarını benim kontrolüm dışında oluşturamazsınız demeye getiriyor lafı. Doğrusu bir Türk Milliyetçisi olarak Rusya’nın bu durumuna sevineyim mi üzüleyim mi pek kestiremiyorum! 1970’li yıllarda olsaydı kesinlikle üzülür ve endişelenirdim bu durumdan. Ancak 2008’e geldiğimiz şu günlerde fazla üzüldüğümü söyleyemeyeceğim. Rusya’nın güçlenmesi ve ABD’ye “DUR” demesi, dünya barışı ve insanlığın geleceği açısından da son derece önemlidir çünkü.
Rusya, Sovyetler Birliği dönemindeki gücünde olsaydı, ya da en azından Mihael Gorbaçov’dan sonra Rusya’nın başına Boris Yeltsin gibi bir Votka Manyağı değil de değil de Vladimir Putin veya onun ayarında birisi gelseydi, örneğin kardeş ülke ve komşumuz Irak bu durumda olmazdı. Tabi Türkiye’de batının elinde oyuncak olmazdı. En azından batı ile pazarlık kozumuz olurdu ve bizi Rusya’nın kucağına bırakmak istemeyecek olan Batı, bize karşı çok daha anlayışlı olurdu. Ortada bir Sovyet veya Rus tehdidi olduğu için Türkiye’nin coğrafi konumu batı için çok daha anlamlı olurdu ve batı bizi bu kadar gözden çıkaramazdı.
***
Sonuç olarak diyebiliriz ki; Güney Osetya harekâtı, büyük ölçüde Saakaşvili’nin sonunu hazırlamış bulunmaktadır; yolcudur Abbas, bağlasan durmaz. İçerideki muhaliflerini susturup politik kariyerini cilalamak, Nato’ya girişi ve batı ile entegrasyonu hızlandırmak için oynamış olduğu kumarı kaybetmiştir Saakaşvili. ABD’nin başını çektiği batı ise “Kullan at” taktiğini bir kez daha hayata geçirmiş ve M. Saakaşvili’yi kolayca satıvermiştir.
Tıpkı Z.Ali Butto’yu, Şah Pehlevi’yi, Enver Sedat’ı, Yaser Arafat’ı ve Saddam Hüseyin’i sattığı gibi. Vladimir Putin ise, Güney Osetya harekâtındaki tutumu ile Rusya’nın süper güçler sahnesine gümbür gümbür dönmekte olduğunu gösterme fırsatı bulmuştur. Gerisini varsın tek başına dünya jandarmalığına soyunan Başkan Bush ve ABD düşünsün…
***
Komplo teorisyenlerine göre ise; petrol fiyatlarının düşüşe geçtiği bugünlerde Kafkasya’da sahneye konulan bu oyun, petrol fiyatlarının daha da düşmesine engel olmak içindir. Zira petrol fiyatlarının düşmesi hem ABD’nin, hem de Rusya’nın işine gelmemektedir. Petrol ve doğalgaz fiyatlarındaki artışla abat olan Rusya, fiyatların düşmesiyle bu kolay gelir kaynağından mahrum kalmayı göze alamazdı. Petrol fiyatlarındaki düşme, neticede Rusya’nın dünyada tekel oluşturduğu doğalgaz fiyatlarını da düşürecek ve Rus ekonomisini olumsuz yönde etkileyecekti. Ayrıca, petrol fiyatlarındaki düşüşler, başta nükleer enerji olmak üzere; alternatif enerji kaynaklarına yönelen ve bu konuda pahalı yatırımlar yapan ABD’nin bu yatırımlarını da gereksiz kılacaktı.
Neticede Prof. Dr. Mahir Kaynak gibi komploculara göre; ABD ve Rusya elbirliği ile böyle bir oyunu tezgâhlayıp sahneye koydular ve bir güzel de oynuyorlar.Hem de İran’a sataşıp daha pahalıya oynayacakları bir oyunu, Gürcistan üzerinden çok daha ucuza sahnelemiş oluyorlar…
11.08.2008
Ömer Sağlam
Bir yanıt yazın