‘Unutulmuş’ Türklerin umudu Avrupa

 

 

 
 
Rodos Sokratus Caddesi’ndeki (Uzuncarsi) Vakiflar’a ait bircok dukkan satilmis. Adada bulunan tarihi eserlerin onarimlari ile imam ve muezzinlerin maaslari icin kullanilmasi gereken gelirler, soz konusu satislar yuzunden her gecen gun azaliyor.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, haziran ayinda Gokceada ve Bozcaada raporunu aciklayarak, Rum azinligin sorunlarini kamuoyunun gundemine tasidi.  
 
Rumlarin egitim, mulkiyet ve diger konulardaki taleplerine yer veren raporda, Turkiye’nin bu problemlere ilgi gostermesi, zarar goren dogal ve kulturel mirasin da tamir edilmesi istendi. Avrupa Konseyi, simdi de Rodos ve Istankoy’de yasayan 5 bin Turk’un durumunu masaya yatirmaya hazirlaniyor. Isvicreli parlamenter Andreas Gross baskanligindaki Insan Haklari Komitesi, onumuzdeki gunlerde adalara giderek Turk azinligin durumunu inceleyecek.
 
Bu, Rodos ve Istankoy’deki Turkler icin tarihi bir oneme sahip. Cunku iki ada, Yunanistan ile Turkiye’deki azinliklarin durumunu belirleyen 1923 tarihli Lozan Anlasmasi imzalandiginda Italya’nin kontrolunde bulunuyordu. Adalar 1947’deki Paris Antlasmasi’yla Atina’ya devredildi. Dolayisiyla Lozan’in getirdigi ‘azinlik haklari’nin ve sonrasinda iki ulke arasinda yapilan nufus mubadelesinin disinda kaldilar. Haklari kismen guvence altina alinan Bati Trakya Turklerinin sahip oldugu haklardan uzaklar. Zaman, Avrupa Konseyi heyetinden once Rodos ve Istankoy’e giderek, yani basimizdaki ‘unutulmus Turkler’i mercek altina aldi. 
 
Turkiye ile Yunanistan arasinda zaman zaman yasanan gerilimlerden en buyuk zarari Rodos ve Istankoy’deki Turkler goruyor. Haklari kisitlamak icin uygulanan ‘mutekabiliyet’ esasindan da en cok etkilenen yine onlar. Turkce egitimden kapatilan okullarinin acilmasina, vakif gelirlerinden muftu atanmasina ve vatandaslik haklarina kadar bir dizi beklentileri var.
 
Adalarda yasayan Turkler, Yunanistan’in resmi soylemine gore ‘Yunan vatandasi Muslumanlar.’ Sorunlari kendilerinin oldugu kadar yerel siyasetin gundeminde. Bazi mahalli politikacilar azinligin sorunlarina duyarli. Yeni Demokrasi Partisi iktidarinin birinci yili dolayisiyla ‘Kos (Istankoy) adasindaki Musluman Toplumunun Sorunlari’ adli bir rapor hazirlayan Nikos Milonas, “Genelde Musluman toplumuyla ilgili sorunlara deginmekten kaciniriz. Ancak Avrupa Birligi’nin butun uyeleri gibi bizde de acik ve demokratik yeniden yapilanma cercevesinde bu konular gundeme gelmeli ve uzerinde konusulmalidir.” diyor. 
 
Milonas, Rodos gibi Istankoy’de de onemli bir sorun olan vakif konusuna dikkat cekiyor. Vakif Yonetim Kurulu’nu belirlemek icin yapilan halka kapali, seffafliktan uzak secimleri elestiriyor. Cunku Rodos ve Istankoy’de Turkler’e ait vakiflarin bes kisilik yonetimi Yunan makamlarinca seciliyor. Bazilari donemsel olarak bazilari olene kadar gorev yapiyor.
 
Ada halkinin tasvip etmedigi bu kisiler, vakif mulklerine yonelik tasfiye kurumu gibi calisiyor. Rodos’taki Turk vakiflarina ait 450 gayrimenkulden geriye sadece 40 tane kalmis. Satis ve bagislar yoluyla vakif eserlerinin azaltilmasi bircok tarihi yapinin varligini da tehlikeye atiyor. Fakat yoneticiler icin bu sorun degil. “Vakif mallari satilirsa geride kalan tarihi ve kulturel miras nasil korunacak?” sorusuna, “Kalmazsa kalmaz. Devlet korusun.” cevabi veriliyor. Istankoy’de ise kalan sadece 35 dukkan ve arsa. Vakfin aylik geliri yaklasik 20 bin Euro. Bunun yuzde 60’i vergiye gidiyor. Bu durum, vakiflarin varliklarini surdurmesini her gecen gun daha da zorlastiriyor. 
 
Ingilizce sayesinde Turkce ogreniyorlar
 
Onemli sorunlardan biri de, dil ve din egitimi. Turkce 1972 yilindan bu yana okullarda okutulmuyor. Osmanli Devleti’nin ayrildigi 1912’den Yunanistan’a devredildigi 1947 yilina kadar, anadil ogretimi konusunda adalarda herhangi bir sorun yasanmamis. Sonrasinda da Turk okullari varliklarini surdurmus; fakat dersler Yunanca ve Turkce olarak devam etmis. 1972 yilinda ise Turkiye’nin Bozcaada ve Gokceada’daki Rumca egitimi yasaklamasi uzerine ‘azinlik’ olarak kabul edilmemelerine ragmen Turkce ogretimi tamamen mufredattan cikarilmis. Cocuklar ana dillerini evde ailesinden ogreniyor. 
 
Anadillerinde okuyup yazmaya ise Ortaokul’dan sonra Ingilizce ogrenmek icin Latin harflerini tanidiktan sonra basliyor. Yunanca okula devam eden ve bu yil universite icin Rodos’a gidecek olan Emine K.(19) tezgahtarlik yapiyor. “Okuldan sonra Ingilizce kursuna gittim. Latin harflerini ogrendikten sonra Turkcemi gelistirdim. Ozel Turkce dersi aldim. Calikusu gibi romanlarla dilimi gelistiriyorum.” diyor.
 
Dil ve din egitimindeki sikintiya care arayan Rodos ve Istankoy’deki Turkler, ortaokul ve lise caglarinda cocuklarini Turkiye’ye gonderiyor. Bu durum, evlatlarin ailelerinden kopmasi anlamina geliyor. Geri donduklerinde ada toplumuna entegre olmakta zorlaniyorlar. Turkce egitiminde bir baska yol da Rodos’taki universitenin Akdeniz Bilimleri bolumundeki Turkce dersleri. Sadece birkac ogrencinin gittigi bolumde lisans seviyesinde ve yabanci dil olarak anadili ogrenme imkani var. Rodos ve Istankoy’de iki yil once dil kurslari acilmis. Ancak adadaki Turkler sahip cikmadigi icin derneklerin onculuk ettigi bu girisim basarili olamamis. 
 
Din dersini papazlar veriyor
 
Din egitimi de okul mufredatinda yok. Din derslerinde Ortodoks Hiristiyanlik ogretiliyor ve dersleri papaz veriyor. Turk cocuklari, din derslerinde sinifta oturmak durumunda. Son yillarda okul aile birliklerinin calismalariyla din derslerinde disari cikma hakki elde edilse bile, uygulamada sorun tamamen giderilmis degil. Rodos’ta Islam’i ogretmek amaciyla yaz kurslari yok. Dini bilgileri sadece aileler ogretiyor. Istankoy’de ise yaz Kur’an kursu acilmis. Beklenilen kadar olmasa da ilgi var. Yaz basinda 40 cocuk muracaat etmis, simdi 25 kisi devam ediyor. 15 yil once Ramazan ayinda gecici olarak adaya gelen ve daha sonra geri donmeyerek din hizmetlerini surduren Bati Trakyali imam Sukru Damadoglu, Germe Camii’nde cocuklara ilmihal bilgileri ve Kur’an ogretiyor. Plazma ekran ve bilgisayar yardimiyla isledigi derslerde cami adeta senleniyor. Ders ve oyun bir arada suruyor.
 
Zor tercih; Atina mi Ankara mi?
 
Rodos ve Istankoy’de ilk ve ortaokulu bitiren cocuklarin yuksek ogretim konusunda iki alternatifi var; Yunanca kariyer icin Atina’ya gitmek veya Turkce gelecek icin Turkiye’ye gelmek. Diger secenek ise adada esnaflik yaparak hayatlarini surdurmek. Tipki, unu butun Yunanistan’a yayilan lokantaci Ali Hacisuleyman’in ogullari Ahmet (31) ve Ali (28) gibi. Onlar sansli; cunku babalari meshur Ali lokantasini acmis. Kabak cicegi dolmasindan tavuk iskendere kadar Turk ve Yunan mutfaginin lezzetli yemeklerini yapiyor. Adanin yerlileri ve Yunanistan’in diger bolgelerinden gelen Turk ve Yunan musterilerine hizmet ediyor. Hafta sonlari musteri sayisi gunluk 400’u geciyor. Ali Hacisuleyman, “Bizim zamanimizda okulda yari Turkce, yari Yunanca egitim vardi.” diyor. Cocuklari ise bir saat bile Turkce ders almamis, baba meslegi lokantaciligi secmisler.
 
[HABER INCELEME] SELAHATTIN SEVI / RODOS
06 Agustos 2008, Carsamba


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir