18 KUCUK CENAZE VE KACAK KURAN KURSU

From: Meltemb [meltem@earthlink.net]

Acı üstüne acı yaşıyoruz. İstanbul’daki vahşi terör saldırısının acısı henüz dinmeden bu kez Konya’dan bir başka facia haberi geldi. Kaçak Kuran kursu binasından 18 küçük cenaze çıktı. 18 küçük kızımızı yine ihmale kurban verdik.
Olayın neresinden tutsanız elinizde kalıyor. 18 küçük, günahsız yavruyu kaybetmenin üzüntüsü tarif edilecek gibi değil. Böyle facialar yaşandıktan sonra bildik tartışmalara giriyoruz.
Kim suçlu?
Kim kusurlu?
Bina kaçak mı?
Yapı sağlam mı?
Deprem ve yangın belgesi var mı?
Ve benzeri sorular.
Çoğunlukla da bir sonuç alamıyoruz.
Olan ölene oluyor.

İhmal boyutu
LPG tankından sızan gazın patlamaya kadar anlaşılmamış olması, bir ihmal kuşkusuz. Bina idarecilerinin, kurs hocalarının farkına varması gereken bir durum. Ancak kurtulan çocukların ifadesine bakılırsa, “Siz odanıza çıkın, yatın” denilmiş.
Binayı Milli Eğitim Bakanlığı’nın denetlemesi gerekiyor. Kendine göre denetlemiş. Yurt olarak kaydedildiği için yurt denetimi yapılmış, geçilmiş. Bu da belli.
Acaba LPG tankı ve boruları hiç kontrolden geçirildi mi? Bu tesisatı kim yaptı? Standartlara uygun muydu? Sistemin güvenlik araçları, alarm mekanizması var mıydı?

Sosyolojik boyut
Bu facia bir sosyolojik sorunu da açığa çıkardı. Gerçi bilinmeyen bir sorun da değildi. Ama böyle bir faciayla gündeme gelmesi sorunun derinliğini göstermesi bakımından önemliydi.
Yıkılan bina “erkek öğrenci yurdu” olarak görülüyor. Buna karşın bina fiilen “kız Kuran kursu” binası. Kaçak Kuran kursu.
Binanın 100 metre yakınında Diyanet’in Kuran kursu olmasına karşın, bu bina bir tarikat tarafından yatılı kız Kuran kursu olarak kullanılıyor.
Bu yönüyle kimse denetlemiyor. Denetlemeye belki cesaret bile edemiyor. Nitekim, İlçe Müftüsü, “yanlış anlarlar diye uğramadım” diyor.
Anadolu bu tür kaçak kurslarla dolu.
Peki bu kurslara müdahale ediliyor mu? Hayır. Bu hükümetin anlayışından kaynaklanıyor. Nitekim, kaçak Kuran kurslarının cezasını hafifleten ve sonuçta paraya çevrilecek bir cezayla sınırlandıran yasal düzenlemeyi hükümet yaptı. Bunun anlamı, Kuran kurslarını kaçak da olsa teşvik etmek.
Yoksul Anadolu halkı da tarikatların kontrolündeki bu kurslara gönderiyor çocuklarını. Kimi dinini öğrensin diye, kimi hem dinini öğrensin hem de birkaç aylığına da olsa ekonomik yüküm hafiflesin diye…
Bakın küçük cenazelere…
Küçük kız çocukları…
12 yaşında ve hatta daha küçük…
10 yaşında Kuran kursuna yazdırılmış kız çocukları.
10-12 yaşında başlarını örtmek ve sabah namaza kalkmak zorundaydılar.
Kalktılar ve 18’i öldü.
Kızlar için böyle de, erkek çocuklar için farklı mı?
Değil. Onlar da okullar kapanınca erkek Kuran kurslarında geçiriyorlar bütün yazı…
Tarikatlar böyle örgütleniyor, 10-12 yaşında kız ve erkek çocukları böyle yetiştiriliyor. Nereden ve nasıl başlayacaklarını biliyorlar.
Sabırla, iğneyle kuyu kazarak geldiler bugünlere…
Milli Eğitim memnun, hükümet memnun bu kaçak kurslardan…
Yoksul aileler de memnun tabii…

==================

 

From: Fethiye Temiz [GentleDoe_4@yahoo.com]

 

 

 

Takdiri ilahi değil düpedüz cinayet

KONYA’daki kaçak Kuran kursu faciasında ölen yavrularımızın cenazeleri ile ilgili haberleri okurken kanımın donduğunu hissettim.

Defalarca okudum.

Acılı ana-babaların yavrularının kurban edildiği cinayeti “takdiri ilahi” diye inanılmaz bir duyarsızlık içinde kabullenmeleri insanı isyan ettiriyor.

Yaşamlarının baharını bile görmeden yok olup giden bu körpecik yavruların babaları “Onlar şehit” diyor ve gazetecileri uyarıyor:

“Şikáyetçi değiliz. Sakın kurs için kötü bir şey yazmayın.”

Hepsi tarikat uğruna çocuklarını feda edecek kadar akıldan, mantıktan yoksunlar.

Bu insanlara acımaktan başka ne yapılabilir, bilmiyorum. Bu anlayış, bu körü körüne itaat, bu biat niçin?

Ne adına bu insanlar yavrularının bile hesabını soramayacak kadar tarikatların kulu kölesi olmuşlar?

Allah adına mı?

Oysa hepimiz biliyoruz ki, bu cinayete neden olanları Allah bile bağışlamaz.

Allah bu cinayete sessizlik içinde boyun eğen ana-babaları da bağışlamaz.

Bunun hesabını mutlaka sorar.

* * *

Bu kurs gibi her an faciaya uğrayacak binlerce kaçak yurt var tarikatların yönettiği.

Olaydan sonra Diyanet’ten sorumlu bakan “Kursun bizimle bir ilgisi yok” diyor.

Milli Eğitim Bakanlığı sus pus…

Yurtları denetlemekle, kaçak olanları kapatmakla ve sorumlularını yargıya vermekle yükümlü Milli Eğitim Bakanı ortalarda yok.

Ama yürekleri yakan 17 küçücük masum canın cenazeleri var ortada.

Kim verecek bunların hesabını?

Hiç oralı olmayan sorumlu bakanlar mı?

“Kuran kursunun kaçağı maçağı olmaz. Kuran öğrenilir, Kuran öğrenmeye kimse suç ifadesi kullanamaz” diyen Başbakan mı?

İnanın hiçbirinin gücü yetmez buna.

Hiçbiri tarikatlardan hesap soramaz.

Devlet bu konuda devletliğini yapamaz.

İnsanlar da bu çocukların babaları anaları gibi tarikatların kulu kölesi olur.

* * *

Oysa bu tarikatların denetimindeki kaçak Kuran kurslarında bilgi çağından kopuk, yeniliklere, dünya değerlerine, uygarlığa kapalı nesiller yetiştiriliyor.

Buralarda yoksul aile çocuklarına Cumhuriyet düşmanlığı aşılanıyor.

Atatürk’ü değil Humeyni’yi seven, bilime, akla değil, hurafelere inanan nesiller yaratılıyor bu kurslarda.

İslamiyet’in güzellikleri, yüceliği, kutsiyeti değil, hurafelere dayalı fanatik öğretiler kazınıyor beyinlerine.

Bütün bunlar ne yazık ki hep dinimiz adına yapılıyor.

AKP tarikatları istediği kadar korumaya çalışsın, sorunu görmezden gelsin.

İktidar ne yaparsa yapsın, bu düpedüz bir cinayettir.

Ve yukarıdan aşağıya kadar sorumlu konumdaki herkes suçludur.

Bilgi çağını yaşayan bugünkü uygar dünyada tarikatların yönettiği bu ilkel kurumların yeri yoktur.

Bu kafalara izin veren, göz yuman Türkiye bilgi çağını asla yakalayamaz.

Bu işe ulema mulema da karışamaz.

Uygar ülkelerde buna yargı, akıl, mantık ve vicdanlar karar verir.

 

Tufan Turenc

__._,_.___ =================================

“Bizim kızımız baleye, diskoya gitmiyor”
“Köpük banyosunda ölmüyor” Konya’da çöken yurtta yaralanan kızın babasından şaşırtan tepki

04.08.2008 11:20

Konya’nın Taşkent ilçesine bağlı Balcılar Beldesi’nde yurt binasının çökmesi sonucu yaralananlar arasında bulunan Fatma Göktaş taburcu edildi. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, enkazdan çıkarıldıktan sonra olay yerinden askeri helikopterle Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesine getirilen Fatma Göktaş’ın (19) tedavisi tamamlandı. Göktaş, ailesinin desteğiyle taburcu edilerek hastaneden ayrıldı. Yaralılardan Dr. Faruk Sükan Doğum ve Çocuk Hastanesindeki Dilek Türken, Zeynep Büşra Demirbaş, Teslime Akça, Asude Akçadede, Meram Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki, Seher Sümer, Zehra Parlatıcı, Tuğba Güllü, Konya Numune Hastanesindeki Meryem Özbağrıaçık, Zübeyde Kulu, Meryem Semerci, Zahide Kambur, Semra Kambur ve Tuğba Özçömlekçi, Meram Tıp Fakültesi Hastanesindeki Şerife Atayer, Büşra Güneş, Cennet Tatmaz, Ayşe Semerci, Zehra Uysal, Emine Dağtekin, Esmanur Durmuş’un tedavilerinin devam ettiği ve sağlık durumlarının iyi olduğu öğrenildi. Yetkililer, pazartesi gününden itibaren bazı yaralı öğrencilerin taburcu edilebileceğini bildirdi.

-YARALI ÖĞRENCİ ŞERİFE ATAYER’İN BABASI-

Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesinde tedavisi devam eden Şerife Atayer’in (12) babası Ahmet Atayer (48), hastane önünde gazetecilere yaptığı açıklamada, yurt hocaları, yöneticiler ve binayı yapan müteahhitte ihmal bulunmadığını, ihmalin gaz kaçağı olduğunda önceden uyarı veren cihazı yerleştirmeyenlerde olduğunu ileri sürdü. Maliyeti çok düşük cihazın bulundurulmamasının, yaşanan acı olayda çok sayıda öğrencinin ölmesine ve yaralanmasına neden olduğunu belirten Atayer, ”18 çocuğa değer miydi? Gaz kaçağını bildiren bir cihazın maliyeti ne kadar?. Bu sorgulanmalı” dedi. ”Bizim çocuklarımız baleye gitmiyor, diskoya bara gitmiyor, köpük banyosunda ölmüyor, bazı medya grupları neden çok abartıyor aklım almıyor” diyen Atayer, şöyle konuştu: ”Çocuklar dil bilgisinden, yabancı dilden (Arapça, İngilizce) mahrum kalmaması için yurda gidiyor. Ben de çocuğumu bu amaçla gönderdim. Yaralı babası olarak şikayetim yok. Benim çocuğum kayıt olmak için yurda gitti. Akşam geç saatler olduğu için o gece yurtta kaldı. Zaman zaman burada kalıyordu. Burada ölenler şehit, kalanlar ise gazidir.” Binanın çökmesi sonucu büyük kızı Huriye Durmuş’u (14) kaybeden, küçük kızı Esra Durmuş ise yaralanan acılı baba Abdullah Durmuş, AA muhabirine, yaptığı açıklamada evlat acısını çok kötü bir şey olduğunu, kızlarını kaybettikleri için büyük üzüntü içinde olduklarını bildirdi. ”Böyle acıları Allah kimsenin başına vermesin” diyen baba Durmuş, ”Olay günü küçük kızım Esra, ablasının yanına gitmiş. Geç saat olunca da orada kalmış. Bilemezdi ki binanın çökeceğini” dedi.

AA

——————————————————-


From: Fethiye Temiz
Aslinda gunahkarsiniz!

 

17 tane kucucuk fidan… insanin ici yanmaz mi? Hala AKP Turkiye’de iyi seyler yapiyor, enflasyon falan yok, insanlar refaha eristi, eskisinden daha iyi hersey diyenler.. BIR AN durup dusunun, bu cocuklardan bir tekinin kendi evladiniz oldugunu dusunun.. iciniz yanardi degil mi?

 

Ekmek, 2.5 YTL mi, 5 YTL mi onemi var mi? Adamin cebinde  bu ekmegi alacak, evladinin midesine sokacak sicak bir corbayi kaynatmaya yetecek parasi yok, onun icin de asagidaki yazida oldugu gibi, “karnina uc ogun sicak yemek girsin” diye gonderdigini soyluyor.. Ve ben bunlari gozonune cikardigim icin DINSIZ oluyorum, bunlara GOZLERINI KAPATANLAR dindar oluyor.. Hani ne derler “kuldan utanmiyorsaniz, Allah’tan korkun”.

 

Kayitsiz, sartsiz AKP’yi destekleyen Ahmet Altan bile isyan etmis, gerisi ne iste? Allah affetsin demek bile gelmiyor icimden cunku bunu Allah bile affetmez..

 

Fethiye

 

Mehmet Tezkan    mtezkan@gazetevatan.com

04.08.2008

 

 

 Kuran kursu açtınız ama aslında günahkârsınız!

Star’dan Mehmet Altan son noktayı böyle koydu.. Günahkârsınız..

 


Konya’nın Balcılar beldesi.. Beldede iki görkemli bina var biri Diyanet’in diğeri Süleymancıların Kuran kursu..
Görkemli gibi duruyordu ama kum yığınıymış.. Boya badanası iyi ama altı çürük.. Altı yok.. Altına bakan yok..
Türkiye’nin fotoğrafı gibi..
Enkaz altında kalan 11 yaşındaki Leyla’nın evi Türkiye’nin gerçeği değil mi?
Alla pulla, şişir, abart gerçek değişmiyor Türkiye bu..
Muhtaç, yoksul bir halk..
18 kişi öldü, bir tek şikâyetçi yok.. Çocuklarını kaybeden aileler takdir-i ilahi demiş..
Ne yapsınlar ki!
Leyla’nın öyküsüne bakın.. Baba işsiz.. Belli, kızına bakacak parası yok.. Yaz tatili diye yatılı Kuran kursuna vermiş.. Üç öğün yemek var, yatacak yer var..
Diğerleri farklı mı? Kaçak yurtta kalan bütün ailelerin dramı aynı.. Baba işsiz, parasız..
Kızını ne yapacak!
Ver tarikata, karnı sıcak çorba görsün!
Ahmet Özbağrıaçık iki çocuğunu da yatılı Kuran kursuna vermiş.. Çünkü işsiz.. Diyor ki kızlarımın boğazından sıcak yemek geçsin diye yolladım..
İki kızı da yaralı kurtulmuş.. Biri Ankara’da, diğeri Konya’da hastanede.. Baba yanlarına gidemiyor, para yok..
Cebinde yol parası bile yok!
Ülkenin büyük çoğunluğunun hali buysa bu ülkede tarikatlar tabii ki kök salar hayatı denetler, kontrolü altına alır..
Binden fazla kaçak kurs var.. Ülkenin her yerinde.. Halk fakir, halk cahil, halk işsiz..
Ne yapsın!
Başbakan’ın felsefesini benimsemişler.. Allah rızkını verir diye beline kuvvet.. Üç çocuk, dört çocuk..
Kim bakacak?
Tarikatlar ne güne duruyor!
10-11 yaşındaki çocuklara bütün gün ne öğretiyorlar?
Sadece Kuran okumasını mı?

*

Hükümet Konya’daki olayın üzerine gider mi? Yeni facialar olmasın diye kaçak binlerce Kuran kursunu denetler mi?
Nerdeee..
Başbakan bu konuda ağzını açtı mı? Beldeye gitti mi? Cenazelere omuz verdi mi? Sorumlulardan hesap sorulacağını açıkladı mı? Kaçak kurslara izin vermeyeceğini ilan etti mi? Kömür dağıtın diye talimat verdiği valilere, kaymakamlara bölgenizde kaçak kurs varsa hemen kapatın diye talimat verdi mi?
Verir mi?
İki nedenden vermez..
Birincisi siyasi.. Oralarını oy deposu olarak görüyor.. Bu tür yapılanmalar ne kadar çok artar, muhtaçlık seviyesi ne kadar yükselirse, sadaka kültürü o kadar çok yayılır diye bakıyor..
Sadaka kültürünün hâkim kılınması demek, yüzde 47 demek!
Başbakan bombalı saldırıdan sonra koşa koşa Güngören’e geldi.. 17 yavrunun öldüğü Balcılar’a gitmedi!
Neden?
Güngören’deki terör!
Balcılar’daki ne?
O da terör..

*

İkincisi sosyolojik.. Kuran kursunu kapatırsan günaha girersin.. Çocukların dinini öğrenmesine engel olursun..
Günah!
Ama ölüyorlar.. 11-12 yaşındaki çocuklar öldü..
Takdir-i ilahi..

*

O kum yığını binanın orada olduğunu, içinde onlarca çocuğun ne idüğü belirsiz eğitimden geçirildiğini kimse bilmiyor muydu?
Bilmez mi canım biliyorlardı, görmezden geldiler..
O çocuklar ölmedi, öldürüldü!
Yazıyı Taraf’tan Ahmet Altan’ın müthiş saptamasıyla noktalayalım.. Şöyle diyor:
O çocukları öldürdüler.
Kazanacakları sevabı, çocukların hayatından daha fazla düşündükleri için öldürdüler.
Ve o kadar çoklar ki…
Kimse o çocukları korumaya gitmedi.
Kimse o binayı kapatmadı.
Bunu yapmaya kalkana “dinsiz” diyeceklerdi çünkü.
“Asıl dindar, o binayı kapatacak cesarete
ve dürüstlüğe sahip olandır” diyebilmek isterdim (…).

 

Mustafa Kemal Atatürk

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir