METİN ÖZKAN
BU sözler dünyaca ünlü İsveçli araştırmacı, gazeteci, yazar Jan Myrdal’a aittir.
Myrdal, “İsveç parlamentosunda sözde Ermeni soykırımının tanınması yönünde 600’den fazla araştırmacının kararın kabulünü istemesi tam bir palavradır” diyor.
Mustafa Kemal Atatürk’ün, Yunan işgali sırasında iç düşmanları dış düşmanlardan daha tehlikeli bulduğu için söylediği, “Kahramanı kadar gafili de, haini de çok bir milletiz” sözlerini bir kez daha hatırlayalım lütfen…
Atatürk’ün bu teşhisi ne yazık ki günümüzde hala geçerliliğini koruyor.
Yabancı çıkarları için mürekkep tüketen yazarlar…
Türkiye’yi bölmek isteyenlere destek olan ahlaksızlar…
Üç kuruşluk menfaat için milletini satan düzenbazlar, her devirde olduğu gibi bugün de ortalıkta kol geziyorlar.
Ve ağızlarından akıttıkları salyalar ile ABD’ye, Avrupa’ya yalakalık yapan bu kalemşörler “Ermeni soykırımını tanıyalım” diye nutuklar atarken, Türklerin soykırım yapmadığını savunmak İsveçli yazara kalıyor.
Büyak açmaz!
Ermenilerİn 1915 olaylarına ilişkin faaliyetleri, 60’lardan bugüne yoğunluğunu artırarak devam etti.
Türkiye ise, hangi iktidar olursa olsun, bugüne değin Türk halkına, yani içe dönük propagandanın dışında pek bir şey yapmadı.
Soykırımı savunanlar, yıllarca savaş koşullarını ve bir devletin kendisi için tehlike olarak gördüğü bir duruma karşı geliştirdiği egemenlik refleksini yok saydı.
Türkiye, kendisine yöneltilen suçlamalara karşı tutarlı bir tavır sergileyemediği gibi, ne batılı ülkelerin olaylara ilişkin tutumunu sorgulayabildi, ne de 70’lerdeki terör saldırılarının hesabını sorabildi.
Bugün gelinen noktada, gerek tek kutuplu dünyanın bilinen koşulları, gerekse yıllardır peşinde koştuğumuz Avrupa Birliği koşullarından birisi olarak dayatılan “soykırım” suçlaması Türkiye’yi büyük bir açmazla karşı karşıya getirmiş bulunuyor.
1965’den bu güne kadar toplam 19 ülke sözde soykırımla ilgili iddiaları kabul etti.
Bu ülkelerde, sözde soykırımla ilgili tasarılar en çok 2005 yılında onaylandı.
Sözde Ermeni soykırımını kabul eden ülkeler ve kabul ettikleri yıllar şöyle:
Uruguay: 1965-2004-2005, Kıbrıs Rum Kesimi: 1982, Arjantin: 1993 – 2003 – 2004 – 2005 – 2006 – 2007, Rusya: 1995- 2005, Kanada: 1996 – 2000 – 2004, Yunanistan: 1996, Lübnan: 1997- 2000, Belçika: 1998, İtalya: 2000, Vatikan: 2000, Fransa: 2001, İsviçre: 2003, Slovakya: 2004, Hollanda: 2004, Polonya: 2005, Almanya: 2005, Venezüella: 2005, Litvanya: 2005, Şili: 2007.
Bu gidişle sırada galiba Türkiye var!
Lozan Konferansı’na katılan Ermeni temsilcisi Boğos Nubar, Türkiye’de o gün 280 bin Ermeni olduğunu, 700 bin Ermeni’nin başka ülkelere göç ettiğini söylemiştir.
Yani aslında katledildiği söylenen Ermenilerin rakam olarak 1 milyon kişi olduğu iddiaları da bu açıklama ile başlı başına bir palavra olarak tarih sayfasında yerini almıştır.
Bu savaş, kültürel bir yakınlığı yok sayma pahasına kültür yollu devam eden bir savaştır artık.
Ermeniler 1000 kitap mı yazmış bu sözde soykırım hakkında, bizim de 1000 kitap, 1000 yazı, 1000 şiir yazıp “Hayır, öyle olmadı!” dememiz gerekiyor.
Tarih bilinci oturmuş ve Osmanlı’nın kıtalararası tavrına dikkat kesilmiş bireyler olarak, atalarımızı böyle bir mağduriyetin altında bırakmamız doğru değildir!
Bunun yükümlü bilincidir, bizde karşı koyuşa sebebiyet veren…
Unutmayalım ki engeller aşılmak içindir, takılmak için değil!