|
vatan gazetesi |
Kapatma davasının açıldığı günkü yazımın mürekkebi kurumadı daha…
O gün yazdığım her şey dün teker teker, madde madde çıktı…
Daha doğrusu Anayasa Mahkemesi’nin son kararı “sanki benim vicdan muhasebemin bir yansıması…”
O gün bu yazıyı yazdım, dava boyunca, elimi bu konuda kalemden uzak tuttum… Önce “davanın açıldığı günkü vicdan muhasebesi” yazısı… Sonra söyleceklerim “korkularım, endişelerim ve umutlarım” üzerine… *** Kapatma davası ve vicdan muhasebem!!! Hayatımda hiçbir siyasi partinin kapatılmasını istemedim… Hiçbir siyasi fikrin yok edilmesine gönlüm razı gelmedi… En sevmediğim fikirlerin bile susturulmasına karşı çıktım… Yargıtay Başsavcısı’nın AKP’nin “laikliğe aykırı fiillerin odağı” olduğu gerekçesiyle açtığı davanın bir farklı özelliği var… O da şu AKP herhangi bir siyasi parti değil bizzat iktidar… Yani onun yaptığı fiiller laikliğe aykırıysa, bu bir parti görüşü olmanın ötesinde bir hükümet görüşü oluyor… Yani boyutlar çok farklı… Yine de ben… Hayatımda siyasi partilerin kapatılmasına gönlüm hiç razı gelmedi… *** Ve fakat Yargıtay Başsavcısı’nın “laikliğe aykırı gördüğü fiiller” için benim vicdanım da birşeyler söylüyor… Fiiller şunlar:
1) Hükümetin Danıştay’dan dönen içki yasağı “kırmızı sokak” projesi ve parti yetkililerinin söyledikleri…
2) Bikini reklamlarına yasak iddiaları…
3) AKP’li bazı belediyelerin içki yasağı ve kadınlara özel park yapması haberleri… 4) İmam hatipli kız öğrencilere özel servis otobüsü… 5) Erdoğan’ın “Başörtüsü konusunda karar verilirken ulemaya danışılmalı” sözleri… 6) AKP’li Belediye Başkanı Cuma Bozgeyik’in Atatürk’e yönelik hakaret içeren fıkrası… 7) Bülent Arınç’ın “ben laikliğe inanmıyorum, en azından bizdeki uygulanış biçimine…” sözleri… 8) Başbakan’ın “Başörtüsü velev ki siyasi bir simge olsun öyle olsa ne olur?” sözü… 9) Türbanı üniversitelerde serbest bırakan değişiklik… 10) AKP Konya milletvekili Hüsnü Tuna’nın türban değişikliğinin ardından, “hedefimiz kamu kurumları” sözü… 11) AKP’li Isparta Belediye Başkanı Hasan Balaman’ın “türbanlı bir kadın Belediye Başkanı veya daire başkanı olabilmeli…” sözleri… *** Bu fiillerin birçoğuyla ilgili benim vicdanımın da söylediği bir şeyler var… O bir şeyler bende kalsın… Vicdanım parti kapatılmasını kolay kabul etmez… O fiillerle ilgili birçok görüşü ise değişmez… Gerçekten demokrat olabilmek ne kadar zordur bilirler mi acaba Türkiye’de?.. Sahtekarca değil, gerçekten demokrat olabilmek… Kim bilecek?.. Esasen o kadar azız ki bu ülkede?.. *** Şimdi mutluyum ki, AKP kapatılmadı ama laikliğe aykırı bir faaliyet odağı olarak ciddi bir uyarı aldı… Demokrasi parti kapatmadan yürüdü, ama bir taraftan da “demokrasiyi bozma” uyarısı mahkemece verildi… Şimdi gelelim, bugünün tarihi yazısına… Korkularım, endişelerim ve umutlarım… Yazının başlığı budur ve aşağıdadır… ***** KORKULARIM, ENDİŞELERİM VE UMUTLARIM… KORKUM VE ENDİŞEM 1: Televizyonlara ne kadar AKP’li milletvekili çıktıysa hepsi Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın bir sözüne çok önemli diye referans yaptılar… Haşim Kılıç demiş ki, “Biz de parti kapatmalarla ilgili bu davalara bakmak istemiyoruz… Ama elimizden bir şey gelmiyor… Çerçeve bu…” Bütün AKP’li milletvekilleri bu sözün altını çizip “Öyleyse Anayasa değişmeli… Parti kapatmak imkansız hale getirilmeli” meali sözler söylediler… BEKLENTİM VE UMUDUM 1: Oysa beklerdim ki, AKP’li milletvekilleri Haşim Kılıç’ın “Bu kararın altındaki mesajı AKP iyi almalı…” lafını önemsesinler… “Anayasa Mahkemesi bizim yaptıklarımızı laikliğe aykırı buluyor…” desinler, “Çoğunluk olduğu halde tek bir oyla kapatmıyor, hazine yardımını indiriyor… Öyleyse önce bu mesajı almalıyım… Laikliğe aykırı davranışlardan kaçınalım…” *** KORKUM VE ENDİŞEM 2: Korkum ve endişem bu karardan sonra AKP’nin en önemli hukuki engelin aştığına inanıp “yürüyelim arkadaşlar” demesidir… Bardağın dolu tarafını görüp, boş tarafını artık önemsememesidir… Yavaş yavaş Anayasa Mahkemesi’nin ve yargının matematiğinin de Cumhurbaşkanı’nca değiştirileceğini hesaplayıp, yoluna aynen devam etmesidir…. BEKLENTİM VE UMUDUM 2: Başbakan, çevresinin ve zaman zaman kendisinin karşı çıktığı Anayasa Mahkemesi kararının kendi siyasi hayatınının ve demokrasinin de bir dönüm noktası olduğunu düşünmesidir… Türkiye’nin laik ve demokratik sistemiyle kimsenin daha fazla oynamaması için değişmesidir… *** KORKUM VE ENDİŞEM 3: AKP’yi destekleyen ve rejimle öteden beri kavgalı olman bazı aktivist çevreler bu karardan sonra “Başbakan’a yürüyelim… Her şeyi değiştirelim…” diyeceklerdir… Tarihsel rövanşları için zaman ve şartlar uygundur diye düşüneceklerdir… Ergenekon davası sürmekte, AKP kapatılmamakta, halk desteği arkada bulunmaktadır… Aktivist bir macera için rövanşistlerin bıçaklarını bilediklerinden eminim… BEKLENTİM VE UMUDUM 3: Buna karşı beklentim Cumhhurbaşkanı ve Başbakan’ın bu saatten sonra bunlara rağbet etmemesi ve sistemin içine bütünüyle girmesidir… Umudum var mı diye sorarsanız, doğrusu emin değilim… Beklentim var, ancak onu dile getirebilirim… *** KORKUM VE ENDİŞEM 4: Türkiye’nin Cumhuriyet’in başından bu yana Mustafa Kemal’in çizdiği çizgiden başka bir yerlere götürülmek istenmesinden halen korkmaktayım… Endişelenmekteyim… BEKLENTİM VE UMUDUM 4: Ancak yine de demokrasinin kesintiye uğrmamasından mutluyum… Laikliğe aykırı fiilleri olduğu halde AKP’nin kapatılmamış olmasını, demokrasi açısından umutla karşılıyorum… AKP’nin bu topu taca atmamasını diliyorum… Demokrasiden, özgürlüklerden ve onu bugünlere getiren bu Cumhuriyet’ten uzaklaşmamasını diliyorum… Bir an önce Avrupa Topluluğu’na girecek adımların atılması umudundayım… Modern ve Batılı bir Türkiye Cumhuriyeti’ni Avrupa’da görmek istiyorum… Avrupa’nın içinde… Hatta futbolda olduğu gibi zirvesinde…
|
Bir yanıt yazın