Sami Kohen
ÖNCEKİ gün Kerkük’te, yeni seçim yasası tasarısını protesto etmek için sokağa dökülen binlerce Iraklı Kürdün arasına karışan kara çarşaflı kadın teröristin patlattığı bomba, henüz yanıtı bulunmayan bir dizi soruya yol açıyor: Bu intihar bombacısı kimin “fedaisi” idi? Yani bu eylemin arkasında kim var? Hedef sadece protestocular mıydı? Yoksa kalabalığı kışkırtmak, bir çatışma ve kargaşa ortamı yaratmak mıydı?
Kerkük, Bağdat ve Irak’ın diğer bölgelerine oranla işgalden bu yana nispeten daha sakin bir kent. Ama burada da zaman zaman bombalar patlıyor, insanlar ölüyor.
Bundan önceki saldırılar daha çok El Kaide’nin eseri olduğu için, bu kez de Kerkük’teki canlı bomba eyleminden sonra, gerek yerel Irak makamlarının, gerekse Amerikan komutanlığının şüpheleri, aynı örgüt üzerinde odaklanıyor.
Bu saldırının arkasındaki güç ve onun güttüğü amaç ne olursa olsun, sonuçta Kerkük’te çeşitli etnik gruplar -ve özellikle Türkmenlerle Kürtler- arasındaki hassas ilişkilere ağır bir darbe daha vurulmuş oldu.
İntihar bombacısının kanlı eyleminden sonra göstericilerin birdenbire galeyana gelip neden Türkmen Cephesi ve benzeri kuruluşlara ateşli silahlarla saldırdıklarını anlamak zor. Sanki sokağa dökülürken böyle bir niyetleri ve hazırlıkları vardı…
Ankara’daki Irak Türkmen Cephesi temsilcisi Murat Muratlı’nın haklı olarak sorduğu gibi “Neden sadece Türkmenler hedef alındı? Neden öfkeli protestocular Araplara veya başkalarına saldırmadılar?”
Eşitlik sağlayan yasa
Göstericilerin sokağa dökülmesine neden olan seçim yasası tasarısı, geçen hafta Irak parlamentosunda kabul edilmiş, ama Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin bunu onaylamayacağını bildirmesi sonucu yasalaşmamıştır.
Bu tasarı, Kerkük’teki Kürt, Arap ve Türkmenlere il meclisinde yüzde 32’şer oranda temsil edilmek hakkını tanıyor. Yani üç gruba da yönetimi eşit şekilde paylaşmak imkânı veriliyor. Tabii bundan Türkmenler ve Araplar memnun. Kürtler ise şimdiki Meclis’te sandalye sayısının yarısına sahip oldukları için bu üstünlüklerini kaybetmek istemiyorlar.
Tasarısı 275 sandalyeli Irak parlamentosunda, Kürt milletvekillerinin boykot ettiği 140 mevcutlu oturumda, 127 oyla kabul edildi. Irak Başbakanı Maliki’nin Dava Partisi dahil, buna bazı Şii gruplar da destek verdi.
Kürtler işlerine gelmediği için yasaya karşı çıkıyorlar. Talabani de usul yönünden (oylamanın gizli oyla yapıldığı gibi gerekçelerle) veto edeceğini bildirdi. Bu durumda parlamentonun bu yasayı yeniden ele alması gerekecek ki, bu şartlarda seçimlerin yıl sonuna kadar yapılması mümkün olmayabilir. Bu da Kürtleri öfkelendiriyor ve sonuçta Kürtlerin de hatırı sayılır bir ağırlığa sahip olduğu Bağdat’taki hassas iktidar dengelerini sarsıyor…
Tüm Irak için tehlike
Kerkük’te patlayan bombadan sonraki en kaygı verici olay, kalabalığın Türkmenlere saldırmasıdır. Bu, bazı Kürtlerin Kerkük’teki etnik huzuru ve dengeleri, şiddete başvurarak bozmayı göze aldıkları izlenimini veriyor.
Gerçekten eğer amaç bu ise, Kerkük’te yüzyıllardan beri çeşitli etnik ve dinsel gruplar arasında hüküm süren uyum ve beraberlik tehlikede demektir.
Bu, aynı zamanda tüm Irak’ın geleceği açısından da ciddi bir tehlikedir.
Çünkü Kerkük, Irak’ın genel toplumsal ve siyasal yapısının da küçük bir modelidir.
Bir yanıt yazın