Neoconlarla ulusalcıların garip flörtü

Semih İdiz
28 Temmuz 2008 

Frank Gaffney, Daniel Pipes ve Michael Rubin, Washington’daki Neoconların en keskin “kalemşorları” sayılırlar. Şiddetli derecede İsrail yanlısı olmaları ise üçünün ortak özelliği.
Bu ekibin son aylarda, Türkiye’de kendilerine “ulusalcı” diyen gruplarla aynı noktalardan hareket ederek, ABD’deki AKP aleyhtarı kampanyanın öncülüğünü yaptıkları görülüyor. Kendilerini tanımak açısından hatırlatmada bulunalım.
Özellikle Washington Times’taki yazılarından tanıdığımız Frank Gaffney, AKP için “İslamofaşist” tanımını icat eden isimdir. Yazıları Amerikan sağında etkindir. Ankara’daki bir Amerikalı diplomat, kendisini “Emin Çölaşan’ımız” diye tanımlıyor.

‘AKP İslamlaştırıyor’

Amerika’daki İsrail yanlısı sağın en önemli kanaat önderlerinden Daniel Pipes ise, AKP’nin Türkiye’yi kademeli olarak İslamlaştırdığına ve dolayısıyla İsrail’den uzaklaştırdığına dair çok sayıda yazı yazmıştır. Washington ile AB’nin AKP’ye arka çıkmasını da ağır sözlerle yermiştir.
Washington’daki muhafazakâr “American Enterprise Institute” adlı kuruluşun araştırmacılarından olan Michael Rubin’e gelince, bu grubun en azgınlarından sayılabilir.
Başbakan Erdoğan’ı Usame bin Ladin’le özdeşleştirerek, AKP’nin kapatılmasını hararetle destekleyen yazılar yazmış ve yazmaya da devam etmektedir. Bir ara Pentagon için çalışan Rubin, geçmişte TSK’nın “e-muhtırasını” da hararetle övmüş ve bir askeri darbenin Türkiye’yi İslamcılardan kurtaracağını açıkça ima eden görüşler beyan etmiştir. 

‘Barzani Öcalan’ın yanına’

Kuzey Irak’ta “eğitmenlik” de yapmış olan Rubin, Türkiye’deki şahinleri memnun edecek ifadelerle, Mesud Barzani’nin ABD silahlarını PKK’ya sattığını, bu yüzden yargılanıp İmralı’da Öcalan’ın yanına konması gerektiğini de söylemiştir.
Peki, Washington kapatma davası çerçevesinde genellikle “AKP yanlısı” bir tavır sergilerken, aralarında “Karanlıklar Prensi” diye bildiğimiz “Neoconcubaşı” Richard Perle’ın da bulunduğu söylenen bu ekibin derdi nedir?
İlk etapta elbette ki 3 Mart tezkeresinin reddedilmesinden kaynaklanan ve üstesinden hâlâ gelinemeyen büyük kızgınlık var. Bunun sorumluluğunu ise tümüyle AKP’ye fatura ediyorlar. Ancak dahası var.
Türkiye’nin İran ve Suriye konularında Washington’un istediği yolda değil de, kendi seçtiği yolda yürümesinin nedenini de AKP’ye bağlıyorlar. İsrail aleyhtarı olarak gördükleri bu gelişme, AKP’ye karşı duydukları kızgınlığı daha da artırıyor. 

‘Tuhaf yoldaşlar’

Başkan Yardımcısı Dick Cheney nedeniyle Washington’da hâlâ etkin olan bu isimlerin, son haftalarda ve aylarda yazdıklarını peş peşe okuduğumuzda, ortaya çıkan görüntü şudur:
AKP bir an evvel kapatılır ve TSK güdümündeki ulusalcı güçler Türkiye’nin başına geçerlerse, ABD’nin İran planlarının önündeki en önemli engellerden biri ortadan kalkacaktır. Türkiye-İsrail ilişkileri de tekrar Washington’un rotasına çekilip, Ankara’nın bağımsız bir Ortadoğu politikası geliştirmesi önlenecektir.
Söylenen, ceviz kabuğu içinde budur. Ancak burada esas ilginç olan şey, Neoconların AKP konusunda, Türkiye’de ABD aleyhtarlığının öncülüğünü yapan kesimlerle aynı noktaya gelmiş olmalarıdır. Buna dolaylı bir “flört” dahi denebilir.
Türkiye’deki gelişmeler gerçekten de, içeride olduğu kadar, dışarıda da tuhaf “yoldaşlar” yaratıyor.
  
<p>Semih İdiz
28 Temmuz 2008 </p>
Frank Gaffney, Daniel Pipes ve Michael Rubin, Washington’daki Neoconların en keskin “kalemşorları” sayılırlar. Şiddetli derecede İsrail yanlısı olmaları ise üçünün ortak özelliği.
Bu ekibin son aylarda, Türkiye’de kendilerine “ulusalcı” diyen gruplarla aynı noktalardan hareket ederek, ABD’deki AKP aleyhtarı kampanyanın öncülüğünü yaptıkları görülüyor. Kendilerini tanımak açısından hatırlatmada bulunalım.
Özellikle Washington Times’taki yazılarından tanıdığımız Frank Gaffney, AKP için “İslamofaşist” tanımını icat eden isimdir. Yazıları Amerikan sağında etkindir. Ankara’daki bir Amerikalı diplomat, kendisini “Emin Çölaşan’ımız” diye tanımlıyor. ‘AKP İslamlaştırıyor’
Amerika’daki İsrail yanlısı sağın en önemli kanaat önderlerinden Daniel Pipes ise, AKP’nin Türkiye’yi kademeli olarak İslamlaştırdığına ve dolayısıyla İsrail’den uzaklaştırdığına dair çok sayıda yazı yazmıştır. Washington ile AB’nin AKP’ye arka çıkmasını da ağır sözlerle yermiştir.
Washington’daki muhafazakâr “American Enterprise Institute” adlı kuruluşun araştırmacılarından olan Michael Rubin’e gelince, bu grubun en azgınlarından sayılabilir.
Başbakan Erdoğan’ı Usame bin Ladin’le özdeşleştirerek, AKP’nin kapatılmasını hararetle destekleyen yazılar yazmış ve yazmaya da devam etmektedir. Bir ara Pentagon için çalışan Rubin, geçmişte TSK’nın “e-muhtırasını” da hararetle övmüş ve bir askeri darbenin Türkiye’yi İslamcılardan kurtaracağını açıkça ima eden görüşler beyan etmiştir.  ‘Barzani Öcalan’ın yanına’
Kuzey Irak’ta “eğitmenlik” de yapmış olan Rubin, Türkiye’deki şahinleri memnun edecek ifadelerle, Mesud Barzani’nin ABD silahlarını PKK’ya sattığını, bu yüzden yargılanıp İmralı’da Öcalan’ın yanına konması gerektiğini de söylemiştir.
Peki, Washington kapatma davası çerçevesinde genellikle “AKP yanlısı” bir tavır sergilerken, aralarında “Karanlıklar Prensi” diye bildiğimiz “Neoconcubaşı” Richard Perle’ın da bulunduğu söylenen bu ekibin derdi nedir?
İlk etapta elbette ki 3 Mart tezkeresinin reddedilmesinden kaynaklanan ve üstesinden hâlâ gelinemeyen büyük kızgınlık var. Bunun sorumluluğunu ise tümüyle AKP’ye fatura ediyorlar. Ancak dahası var.
Türkiye’nin İran ve Suriye konularında Washington’un istediği yolda değil de, kendi seçtiği yolda yürümesinin nedenini de AKP’ye bağlıyorlar. İsrail aleyhtarı olarak gördükleri bu gelişme, AKP’ye karşı duydukları kızgınlığı daha da artırıyor.  ‘Tuhaf yoldaşlar’
Başkan Yardımcısı Dick Cheney nedeniyle Washington’da hâlâ etkin olan bu isimlerin, son haftalarda ve aylarda yazdıklarını peş peşe okuduğumuzda, ortaya çıkan görüntü şudur:
AKP bir an evvel kapatılır ve TSK güdümündeki ulusalcı güçler Türkiye’nin başına geçerlerse, ABD’nin İran planlarının önündeki en önemli engellerden biri ortadan kalkacaktır. Türkiye-İsrail ilişkileri de tekrar Washington’un rotasına çekilip, Ankara’nın bağımsız bir Ortadoğu politikası geliştirmesi önlenecektir.
Söylenen, ceviz kabuğu içinde budur. Ancak burada esas ilginç olan şey, Neoconların AKP konusunda, Türkiye’de ABD aleyhtarlığının öncülüğünü yapan kesimlerle aynı noktaya gelmiş olmalarıdır. Buna dolaylı bir “flört” dahi denebilir.
Türkiye’deki gelişmeler gerçekten de, içeride olduğu kadar, dışarıda da tuhaf “yoldaşlar” yaratıyor.   - neocon

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir