Sabahattin İsmail
Yeni Volkan Gazetesi Başyazarı
Egemenlik, bağımsızlıktır, özgürlüktür, kendi kendimizi, kendi devletimizde, kendi irademizle yönetmektir, boyunduruk altında olmamaktır, dilediğimiz kararları serbestçe alabilmek ve uygulayabilmektir…
Kıbrıs adasında iki Halk arasındaki EGEMENLİK mücadelesi, Kıbrıs sorununun özüdür…
Kıbrıs sorununun nedeni, Rum-Yunan ikilisinin, tüm Kıbrıs’a ve Türk Halkına egemen olma hedefidir…
Rumlar için Kıbrıs sorunu, ancak egemenliklerini tüm adaya yaydıkları ve Türk Halkını da egemenlikleri altına aldıkları gün çözülecektir…
Kıbrıs Türk halkı ve Türkiye açısından Milli bir dava olan Kıbrıs mücadelesinin özü, Rumlarla birleşmek değil, egemenliğimizi korumaktır, Rum idaresi altına girmemektir, kendi kendimizi, kendi devletimizin çatısı altında özgürce yönetmektir…
Kıbrıs Türk Halkı egemenliğin ne anlama geldiğini çok iyi bildiği içindir ki, hiçbir şart altında ve hiçbir vaat karşısında Rum egemenliği altına girmeyi kabul etmedi…Rumların egemenliklerini silah zoru ile dikte ettirmeyi amaçlayan saldırıları karşısında egemenliğini korumak için silaha sarıldı, direndi, öldü, öldürdü, tarifsiz özverilere katlandı…
1963’den 1974’e kadar geçen en karanlık 11 yılda, adanın sadece %3’üne sıkıştırılmasına karşın, direnmeye devam etti, Rum-Yunan kuşatmasına karşın egemenliğinden asla taviz vermedi…Rum-Yunan boyunduruğu altında köle olarak yönetilmektense, ölmeyi tercih etti…
Egemenliği için ölmesini bilen egemen bir Halk olarak, bu soylu mücadelesini 15 Kasım 1983’de bağımsız-egemen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni kurarak taçlandırdı…
25 yaşına giren KKTC, Kıbrıs Türk Halkının egemenliğinin simgesi ve güvencesidir…
Halk, 1985’de ezici çoğunlukla kabul ettiği KKTC Anayasası ile, egemenliğini kullanma yetkisini vekaleten KKTC Meclisi’ne devretti…
Bunu yaparken, onayladığı Anayasada yer alan bazı maddelerle, egemenliğini güvence altına aldı ve ileride emanetine ihanet edebilecek olanlara meşru yolları kapadı…
KKTC ANAYASASI NE DİYOR?
KKTC Anayasasının ilgili maddeleri şöyledir:
BİRİNCİ KISIM
Genel İlkeler
Devletin Şekli ve Nitelikleri
Madde 1
“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti, demokrasi, sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan laik bir Cumhuriyettir.”
Devletin Bütünlüğü, Resmi Dili, Bayrağı, Ulusal Marşı ve Başkenti
Madde 2
(1) Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti, ülkesi ve halkı ile bölünmez bir bütündür.
Egemenlik
Madde 3
(1) Egemenlik, kayıtsız şartsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yurttaşlarından oluşan halkındır.
(2) Halk, egemenliğini, Anayasanın koyduğu ilkeler çerçevesinde, yetkili organları eliyle kullanır.
(3) Halkın hiçbir zümresi, kesimi ve kişisi, egemenliği kendine mal edemez.
(4) Hiçbir organ, makam veya merci, kaynağını bu Anayasa’dan almayan bir yetki kullanamaz.
Anayasanın Üstünlüğü ve Bağlayıcılığı
Madde 7
(1) Yasalar Anayasaya aykırı olamaz.
(2) Anayasa kuralları, yasama, yürütme ve yargı organlarını, Devlet yönetimi makamlarını ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.
Değiştirilemeyecek Kurallar
Madde 9
Bu Anayasanın 1. maddesi ile 2. maddesinin (1). ve (2). fıkrasında ve 3. maddesinde yer alan kurallar değiştirilemez ve değiştirilmesi önerilemez.
MADDELERİN ANLAMI
Görüldüğü gibi, Anayasanın 2. madedesi “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devletinin, ülkesi ve halkı ile bölünmez bir bütün” olduğunu belirtmektedir…
Bunun anlamı, Talat’ın KKTC Devletini tasfiye edecek, bir başka devletin egemenliği olmayan bir eyaletine dönüştürecek hiçbir görüşme yapamayacağıdır, hiçbir anlaşmayı kabul edemeyeceğidir…
Görüldüğü gibi Anayasanın 3. Maddesinin 1. Fıkrası, “egemenliğin kayıtsız şartsız KKTC yurttaşlarından oluşan Halka ait olduğunu” belirtirken, 3. Fıkrası “Halkın hiçbir zümresinin, kesiminin ve kişinin, egemenliği kendine mal edemeyeceğini” ve 4. fıkra da “Hiçbir organ, makam veya mercinin, kaynağını bu Anayasa’dan almayan bir yetkiyi kullanamayacağını” vurgulamaktadır…
Bunun anlamı Talat’ın hiçbir şekilde Halkın egemenliğini müzakere konusu yapamayacağıdır, egemenliği tek başına kullanma hak ve yetkisinin bulunmadığıdır…
Ve Anayasanın 7. Maddesinin 2. Fıkrası “ Anayasanın bu kurallarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, Devlet yönetimi makamlarını ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları” olduğunu vurgularken 9 madde ise Anayasanın aktardığım bu maddelerinin, yani “1. maddesi ile 2. maddesinin (1). ve (2). fıkrasında ve 3. maddesinde yer alan kuralların değiştirilemeyeceğini ve değiştirilmesinin önerilemeyeceğini” belirtmektedir…
TALAT MEŞRUİYETİNİ YİTİRMİŞTİR
Anayasal durum bu iken, Mehmetali Talat’ın, adının önündeki “cumhurbaşkanı” sıfatını istismar ederek Halkın egemenliğini pazarlık masasına yatırması, Halkın egemenliğini yok etmek anlamına gelen TEK EGEMENLİĞİ kabul etmesi, “çözüm” adı altında KKTC’yi tasfiye edip “Kıbrıs Cumhuriyeti” adlı Rum devletinin egemenliği altına sokacak düzenlemeleri kabul etmesi meşru değildir…
Bu nedenledir ki Talat, Rum milli hedefi olan, TEK DEVLETE, TEK EGEMENLİĞE, TEK VATANDAŞLIĞA, TEK KİMLİĞE, TEK ULUSLAR ARASI TEMSİLİYETE DAYANAN İKİ TOPLUMLU-İKİ BÖLGELİ BİRLEŞİK FEDERAL KIBRIS hedefini kabul etmekle, Anayasayı çiğnemiştir….Anayasanın kendisine vermediği bir yetkiyi gasbederek kullanmıştır…Üstelik bunu, Halk egemenliğini vekaleten kullanan KKTC Meclisi’nden yetki almadan yapmıştır…
Ve, bu nedenle de oturduğu makamda tüm meşruiyetini yitirmiştir…
Kıbrıs Türk Halkını temsil etmemektedir, yaptığı anlaşma da Kıbrıs Türk Halkını bağlamamaktadır…
Bu durum karşısında Kıbrıs Türk Halkının, kendi egemenliğini korumak için vereceği mücadele, Rum-Yunan saldırganlığına karşı aynı amaçla verdiği mücadele gibi meşrudur…Göstereceği direniş yasaldır.
Çünkü KKTC Anayasası, girişinde yer alan “Asıl güvencenin yurttaşların gönül ve iradelerinde yer aldığı inancı ile, özgürlüğe, adalete ve erdeme tutkun evlatlarının uyanık bekçiliğine emanet eder….” ifadesi ile devleti, egemenliği ve Anayasayı koruma görevini bu Halkın evlatlarına vermiştir…
Kıbrıs Türk Halkı, kendini egemenliğin tek sahibi olan bir padişah sanan ve bu hayal içinde çizmeyi de haddini de aşan Mehmetali Talat’ın Anayasaya, Anayasal yeminine ve koruması için kendisine bırakılan kutsal emanete ihanetine karşı direnecektir…
Talat, işi bu noktaya getirmeden derhal istifa etmelidir…
Bir yanıt yazın