İŞTE BUNUN ADI VEFADIR VE TARİHİN CANLI KANITIDIR !!!!!!!
Almanya-Yugoslavya sınırındaki Meinfurg şehrinde, o gün olağanüstü birşeyler yaşanıyordu. Sadece tank sesleri ve askerlerin ayak sesleri duyuluyordu. Kaçışan, ağlaşan insanlar vardı. Hitler’in askerleri tek tek evleri basıyor, içinde Yahudi yaşayan evleri ateşe veriyor, çoluk çocuk herkesi askeri araçlara bindirip toplama kamplarına gönderiyorlardı . O güzel, yemyeşil sınır şehri, artık griye dönüşmüştü.
Şehrin biraz dışlarında yaşayan Abraham Wirtsovzt 12 yaşındaki oğlu Mişon ile 4 yaşındaki Amy’yi giydirdi, yanlarına biraz yiyecek ve giyecek verdi ve yanaklarından öptü.
‘Sürekli geceleri, güney-doğuya yürüyün. Kimseye Yahudi olduğunuzu söylemeyin ve konuşmayın, hep saklanın..Savaş bitince gelip, sizi alacağım.’dedi.
Çocuklar o gecenin kör karanlığında yürümeye başladılar.
Abraham göz yaşlarını sildi: ‘Tanrım onları koru!’ dedi. Bir süre sonra evi askerler basmış ve Abraham ile eşi kurşuna dizilmisti.
Mişon ve Amy 3 gün boyunca yürüdüler. Nereye gittiklerini bilmiyorlardı . Amy artık bu yürüyüşten sıkılmıştı, yiyecekleri kalmamıştı ve ayakları yara içindeydi. Mişon da yorulmuştu. İkisi de yorgunluktan baygın düştüler.
Sabah oradan geçen yaşlı bir köylü, üstü başı yırtık, çamur içinde kalmış iki çocuk buldu.Alıp onları evine getirdi. Çocuklar bir süre sonra iyileşti. Fakat ısrarla konuşmuyorlardı. Kimdiler, nereden geliyorlardı? Yaşlı köylü çocukların küçük çantalarına baktığında orada; çokca para, ailece çekilmiş bir resim ve babalarının yazdığı bir mektup vardı.
Yaşlı köylü çocuklara korkmamaları gerektiğini söyledi, burası küçük bir Müslüman köyüydü. Savaş sonuna kadar yanında kalabileceklerini ve sonra onları babalarına yollayacağını söyledi. Almanlar hızla yayıldığından bu Müslüman köyündekiler de buraları terkettiler. Yaşlı köylü çocukları da yanına alıp, daha doğuya doğru gitti.
Sonunda savaş bitmişti. Yaşlı köylü çocukların ailelerini aradı ama oradaki tüm Yahudiler toplama kamplarına gönderilmiş ve çoğu da ölmüştü. Abraham ve eşine ait bir belge bulamadılar.
Sonunda yaşlı köylü dünyanın tüm ülkelerinden gelen Yahudilerin kurduğu İsrail Devleti’ne başvurdu. Belki de çocukların aileleri oradaydı. İsrail’den gelen iki görevliye çocukları, aile resmini ve paraları teslim etti.
1 ay sonra İsrail’den yaşlı adama bir yazı geldi. Yazıda ona teşekkür ediliyor ve artık İsrail Devleti’nin dostu olduğu, ihtiyacı olduğunda en yakın konsolosluğa başvurması isteniyordu. .. Bu yazıyla yaşlı adam çok övünür, ‘koca devlet bana teşekkür yazısı gönderdi’ deyip, dururdu. Öldüğünde bu yazıyı oğlu alıp, sakladı.
Aradan 25 yıl geçmişti.Yaşlı köylünün oğlu o gün Belgrad’daki hastanede doktoru dinlerken üzgündü. Kızının acilen beyin ameliyatı olması gerekiyordu. Bu ameliyatı başarılı bir şekilde yapan bir iki doktor vardı ve onlar da Amerika’daydı. Ne parası yeterliydi ne de o doktorlara ulaşabilirdi. Çaresizdi.
Evini satmaya karar verdi. Ve tapuyu çıkarmak için dolabını açıp, karıştırırken babasından kalan o eski belgeyi buldu. Babasının sözlerini hatırladı:
‘İsrail devleti bana teşekkür ediyor..’
‘Acaba, satsam değeri nedir bu belgenin’ diye düşündü. Ertesi gün bir antikacıya gidip, belgeyi gösterdi. Antikacı bu teşekkür belgesinin gerçek olup, olmadığını öğrenmek için İsrail konsolosluğuna fax çekti. Bir saat sonra bir görevli telefon ederek, belgenin sahibini görmek istediklerini söyledi. Elvir, ‘eyvah’ dedi, ‘başıma iş mi açtım.’ Kaybedecek bir şeyi
olmadığını düşünerek konsolosluğun yolunu tuttu.
Ona bu belgeyi nereden bulduğunu ve neden satmaya çalıştığını sordular. O da her şeyi açıkladı. Gidebilirsin dediler ama belgeyi ondan aldılar. Bir hafta sonra kapısına gelen İsrailli görevli Elvir, eşi ve kızını ABD’ye götürmeye geldiğini söyledi ve devam etti:
‘O belgeyi araştırdık, İsrail devleti kurulduğunda Yahudi hayatı kurtaran kişilere verilmis az sayıda belgeden birisi ve hâlâ geçerli. İsrail devleti olarak belgede sizin ailenize verilen sözü tutacağız. O belgede; İbranice, sizin babanıza teşekkür ediliyor ve ailenizden birinin başı sıkıştığında İsrail Devleti’nin size yardım edeceği yazıyor. İsrail Devleti kızınızı ameliyat ettirmeye karar verdi. Belgeyi de müzede sergilemek üzere alacağız.’ dedi.
Elvir ve eşi şaşkın kalakaldılar. Daha sonra hep birlikte ABD’ye gidildi. Küçük kız beyin ameliyatını oldu. Küçük kız iyileştikten sonra New York’daki İsrail Konsolosluğu’nda bir kutlama yapıldı.
Elvir ve ailesine İsrail pasaportu hediye edildi. Bu kutlamada yıllar önce Yaşlı köylü tarafından kurtarılan ve şimdi evlenip Amerika’da yaşayan Amy, eşi ve iki kızı ile Mişon, eşi, 2 oğlu da vardı. Amy New York’un ünlü avukatlarındandı . Mişon ise bir bankanın genel müdürüydü. Her ikisi de geçmişi anıp, yaşlı adama duydukları minneti anlattılar. ‘O gün Yaşlı köylü 2 değil, gördüğünüz gibi kaç Yahudiye yaşamını armağan etti.’ dediler göz yaşları içinde.
Amy ve Mişon; Elvir ve ailesiyle zaman zaman görüşmek üzere anlaştılar ve küçük kızın tüm eğitim masraflarını üstleneceklerine söz verdiler.
Küçük kız şu anda New York’da tıp eğitimi görmekte ve 5 yıldır Amy ile yaşamakta. Annesi ve babası son Kosova Savaşı sırasında yaşanan Sırp zulmünden kaçabilmek için ilk defa İsrail pasaportlarını kullanıp, ABD’ye gelmişler ve onlar da Amy’nin yakınında bir eve yerleştirilmişler…
Bu ilginç öykü, Kosova Savaşı sırasında ABD’ye gelen bu aile ile ‘NewYork Today’in yaptığı bir mülakattan alınmıştır.
Bir yanıt yazın