Category: Cyprus/TRNC

  • Thank you Mr. Biden! Please don’t come again!

    Thank you Mr. Biden! Please don’t come again!

    Biden’s Cyprus Visit a total failure

    Turkish Cypriot wellcome to Mr Biden

    He did not deserve it.

     

    Mr. Biden as VP of the USA has put up a disgusting show of discrimination against all Turkish Cypriots during his visit to Cyprus. Naturally for reasons better known to himself!

    His visit to the Greek part of Cyprus has seen pomp not known in the history of Cyprus.
    Military guards, warm handshakes, speeches and meetings with dozens of Priests.

    On the North part of Cyprus, however, he chose to treat the Turkish Cypriots as a Fata Morgana, with no flag, no government and no right to welcome a Visitor.

    His insulting behavior of even refusing to be photographed with the TRNC President Dr. Dervish Eroglu, was a behavior not suitable to a world power. He behaved like Muammar Ghaddafi or Saddam Huseyin! Clearly a disgrace for the USA.

    The Turkish Cypriot people will not forget this uncivilized behavior coming from a friendly country, the USA, and will never forgive Mr. Biden for his poor leadership. He must have sniffed a lot gas, which eventually went to his had.

    Shame really!

    Biden with Greek Cypriot leader Anastasiades

    Biden with Greek friends

    Biden said:

    CYPRUS IS uniquely situated at a critical time in modern history to become a regional leader in the Eastern Mediterranean, said US Vice President Joe Biden on Thursday.

     

    I don’t think he knows which country he visited!!

     

     

  • Osadchiy: “Birileri gaz ve Kıbrıs sorunuyla oynuyor”

    Osadchiy: “Birileri gaz ve Kıbrıs sorunuyla oynuyor”

    Rusya’nın Güney Kıbrıs’taki Büyükelçisi Stanislav Osadchiy

     

    Rusya’nın Güney Kıbrıs’taki Büyükelçisi Stanislav Osadchiy, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Ada’ya yapacağı ziyaret öncesinde Rum basınına yaptığı açıklamada, Doğu Akdeniz’de keşfedilen hidrokarbonları Kıbrıs sorunu açısından iki tarafı keskin bıçak olarak niteledi.

    Rus yatırımcıların Rum tarafındaki Kamu İktisadi Teşebbüsleri’nin (KİT) özelleştirilmesine katılabileceklerine işaret eden Osadchiy, Rum tarafının elektrik üretimi için ara çözüm olarak doğal gaz ithal etme çabalarında Rus şirketi ITERA’nın devre dışı bırakılmasından Rus tarafının duyduğu rahatsızlığı da ifade etti.
    Osadchiy, ABD ve AB tarafından Rus işadamlarına ve şirketlerine yaptırım uygulanmasına değinirken de yaptırımları “başrol oyuncularını da mağdur edecek tehditler” diye niteledi ve uyardı: “Rusya, birisinin cevabını almadan tehdit diliyle konuşmasına müsaade edecek bir ülke değildir. Rusya’ya karşı ekonomik yaptırımlar ve Rusya’nın karşı tedbirleri, iki tarafı keskin bıçaktır. Bu yaptırımların uygulanması, başrol oyuncularını da mağdur edecek. Maalesef, kaçınılmaz olarak Kıbrıs gibi küçük Avrupa ülkeleri de büyük zarara uğrayacak”
    Simerini, aynı yayın grubuna (DİAS) bağlı SigmaLive isimli internet gazetesinin Osadchiy ile yaptığı röportajı okurlarına “Birileri Gaz ve Kıbrıs Sorunuyla ‘Oynuyor’… Rus Büyükelçi Rusların Özelleştirmelere Katılabileceğini Söylüyor… Rusya’nın Avrupa İçin Elzem Olduğunu Vurguluyor” başlık ve spotlarıyla aktardı.
    “Rus şirketlerin Kıbrıs’ta faaliyet göstermeye ilgisi var mı? Rusya Kıbrıs Cumhuriyeti ile doğal gaz konusunda işbirliği yapmak istiyor mu?” sorusuna karşılık Rum yönetimi ile Rusya arasındaki eski ve sınanmış ilişkilere işaret eden Osadchiy, Euro Grubu’nun geçen yılın Mart ayında aldığı mevduatların tıraşlanması kararından Rus yatırımcıların hatırı sayılır bir zarara uğradığını hatırlattı.
    Bu durumun Rum-Rus ilişkilerini sınadığını vurgulayan Osadchiy “Rus tarafının doğal gaz ara ikmali konusunda çıkılan ve ITERA isimli şirketimizin de katıldığı yarışmanın sonucundan hayal kırıklığına uğradığı da doğrudur. Bize göre teklifi ile en iyi olduğunu gösteren ITERA ihale yarışmasının hedefine varmasında, yani Kıbrıs’ın elektrik fiyatlarının azaltılmasına yardımcı olabilirdi” dedi.
    Rus Büyükelçi, Rus yatırımcıların bugün yeniden Güney Kıbrıs’a yönelebileceğine işaret ederek özetle şunları söyledi:
    “Mesela Rusya tarafından yatırım perspektifi olarak turizmin rolü artabilir. Ancak bunun olabilmesi için turizmin uzmanlaşması gerekir. Tarım, sağlık, din, v.b. turizmine daha çok dikkat gösterilmesi gerekir. Yine KİT’lerin özelleştirilmesinin Rus yatırımcıları cezp ettiğini görüyor ve katılmalarını ihtimal dışı bulmuyorum. Bilindiği gibi ekonomik işbirliğinde ölçü yalnız siyasetler ve duygular değil, öncelikle ekonomik sebeplerdir. Bu nedenle Kıbrıs ekonomisinin Rus yatırımlarının gerçekleşeceği alanları, bir dizi ekonomik ve diğer nedene bağlı olacak. Kıbrıs’taki büyükelçiliğimizin rolü, ülkelerimiz arasında, ekonominin de bulunduğu bütün alanlardaki ilişkilerin geliştirilmesiyle ilgili uygun siyasi şartları yaratmaktır.”
    Osadchiy’e “Rusya’nın Kıbrıs sorunuyla ilgili görüşü nedir” sorusu yöneltildi. Rusya’nın Kıbrıs sorununda her zaman ilkelere bağlı kaldığını ve bunun değişmediğini söyleyen Büyükelçi “milli dava” ifadesini kullandığı Kıbrıs sorununun, Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin çıkarına olacak şekilde çözülmesi yönündeki desteğini bugün de sürdürdüğünü anlattı, şunları özetle söyledi:

    “Biz BM kararlarının hükümlerine ve Kıbrıs içi çıkarlarına dayanan bir çözümden yanayız. Yani, gelecekte yeniden birleşecek Kıbrıs’ın yönetimi bağımsız ve toprak bütünlüğüne sahip, iki bölgeli iki toplumlu, siyasi eşitliğe sahip, tek egemenliği, tek uluslararası temsiliyeti ve tek vatandaşlığı olan bir federasyon olacağını söyleyen hükümleri kastediyorum. Çözümün tam da bu şekilde olacağına inanıyor ve umuyorum. Çözümün süratle geleceğini umuyoruz ancak çözümün suni şekilde hızlandırılması çabalarının karşısındayız.”
    “Kıbrıs MEB’i içerisinde doğal gaz yatakları bulunmasının Kıbrıs sorununun çözümünde belirleyici rol oynayacağına inanıyor musunuz?” sorusuna da muhatap olan Stanislav Osatchiy’in cevabı şu oldu:

    “(Doğal gaz yatakları) Kıbrıs sorununun çözümü açısından yeni ve çok önemli bir unsur yaratıyor. Bu unsurun Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz bölgesindeki jeopolitik rolünü yükseltmesi olumludur. Hidrokarbonların bir yandan çözüm için harcanmakta olan yapıcı çabalara ek bir ivme de teşkil edebileceğini düşünüyorum. Ancak öte yandan Kıbrıs sorununun çözümüyle kendi siyasi ve ekonomik nedenleri yüzünden ilgilenen bazı ‘yabancı oyuncuların’ öncelikle kendi çıkarlarına olacak, Kıbrıslıların isteklerini gerektiği ölçüde yansıtmayacak bir çözüm dayatma çabalarını yoğunlaştırmaları tehlikesini de artırıyor. Bu şartlarda, Kıbrıs’ın ve Kıbrıslıların sadık ve denenmiş bir dostu olan Rusya tarafından verilecek destek, önemini asla kaybetmez.”
    Osadchiy “ABD doğu Ukrayna’daki referandumdan önce Rusya’yı, referandum yapılırsa tedbir alacağı konusunda uyarmıştı. Bunu tehdit mi görüyorsunuz?” sorusuna “Evet tehdittir” dedi, şunları ekledi:
    “Rusya’ya karşı yaptırımların tırmandırılması ve Batı’nın tehditlerinin ete-kemiğe büründüğünü doğruluyor. Bu açıdan şu üç noktanın altını çizmek zorundayım:

    1-Rus karşıtı yaptırım alınmasına hiçbir sebep yoktur çünkü Ukrayna’daki kriz Rusya’nın faaliyetlerinden değil, Batı’nın kışkırtmasından kaynaklandı.

    2-Rusya, birisinin cevabını almadan tehdit diliyle konuşmasına müsaade edecek bir ülke değildir.

    3- Şunun açıkça anlaşılması gerekir ki, Rusya’ya karşı ekonomik yaptırımlar ve Rusya’nın karşı tedbirleri, iki tarafı keskin bıçaktır. Bu yaptırımların uygulanması, başrol oyuncularını da mağdur edecek. Maalesef, kaçınılmaz olarak Kıbrıs gibi küçük Avrupa ülkeleri de büyük zarara uğrayacak.”

    Stanislav Osatchiy’e Rusya’nın AB ile ilişkilerinin nasıl olduğu da soruldu. Osadchiy, “Her şey yağ-bal idi denilemese de yakın geçmişe kadar Rusya’nın AB ile ilişkileri gelişiyordu. Rusya-AB ilişkilerinin daha da genişletilmesi ve derinleştirilmesinin her iki tarafın da çıkarına olacağından eminiz çünkü Rusya olmadan Avrupa’nın bir manası yoktur. Dolayısıyla AB ülkelerinin Rusya ile normal ilişkilerini engelleyen her şeyin süratle bir kenara atılması gerekiyor. Bugün Rusya’nın değil ABD’nin ve bazı müttefiklerinin faaliyetlerinden kaynaklanan Ukrayna krizi nedeniyle Rus karşıtı yaptırımlar böyle engellerdir.”
    TAK

     

    COMMENT

    by Küfi Seydali

    Sayin Elci’ye hatirlatmak gerekir ki, Rusya’nin 50 yillik Kibris sorunu ile ilgili tutumu hep Rum yanlisi olmustur. iliskilerin nedeni neyse (Ortodoks-din-birligi), Kibris Türk tarafina adil davranmasini önlemistir!


    Makarios’un EOKA / ENOSIS calismalarina da her türlü yardimi esrigemeyen Sovyetler Birligi’nin tutumunuanlamak da cok zor bir olaydi. Hele, hele 1967 – 1974′ te yunanistanin askeri bir Junta tarafindan yönetildigi günlerde bile, Rumlara silah yardimi hep devam etmistir. O zamanlar, bir Kibris Türk genci olarak, “Sosyalist” kelimesinin Sovyetler Birligine yakismadigini düsünüyordum! Tabii ki, bu gün, isler cok daha kompleks hale geldi; kimin sosyalist, kimin kapitalist oldugunu ayird etmek de zorlasti. Yoksa, artik ideolojiler degil, ekonomik cikarlar mi ön plana cikiyor! Görünen o ki; Kibris Türkleri acisindan, hic bir fark etmiyor. bunlarin her türlüsü, Türklere düsmanca davraniyor – yuvarlak laflar haric!

     

  • Biden may dine with the two Cypriot leaders

    Biden may dine with the two Cypriot leaders

    US Vice President Joe Biden

    US VICE President Joe Biden is expected to have dinner with the two leaders in the peace talks during his historic visit to Cyprus next week.

    More than half a century after the last American VP visited the island, news of Biden’s visit to this tiny island in the eastern Mediterranean has got tongues wagging as to the purpose behind the visit.

    Biden’s schedule in Cyprus has yet to be announced, though it appears certain he will arrive next Wednesday, hold meetings throughout the following day and leave on Friday.

    The US Vice President will meet separately with President Nicos Anastasiades, Turkish Cypriot leader Dervis Eroglu, religious leaders and members of civil society, possibly including LGBT group Accept, who are organising the first gay pride festival in Cyprus at the end of this month.

    Government sources said a possible dinner with Biden, Anastasiades, Eroglu and UN Special Representative Lisa Buttenheim may be held on Thursday evening.

    In comments to the Turkish Cypriot press, Eroglu also referred to a possible dinner but on the Wednesday.

    Sources said Anastasiades and Biden will discuss bilateral relations, energy matters, the Cyprus problem and the Ukrainian crisis, with the main emphasis on energy.

    The government has sought in recent days to play down the possibility of a big announcement on the issue of the fenced area of Famagusta, with Foreign Minister Ioannis Kasoulides saying from Washington that if Biden had anything specific to announce on the Cyprus problem, it would involve “small steps”.

    Kasoulides was in Washington for a meeting with US Secretary of State John Kerry, who reports suggest will also come to Cyprus later this year.

    The fact Biden has chosen to come to Cyprus, regardless of what he will announce in public, led Turkish Foreign Minister Ahmet Davutoglu to book a plane for the occupied areas.

    He arrives before midday today for talks with Eroglu, followed by a working lunch with Eroglu and Turkish Cypriot party leaders. The Turkish minister will meet with other Turkish Cypriot politicians, including ‘foreign minister’ Ozdil Nami before leaving this afternoon.

    Government spokesman Nicos Christodoulides has hailed the “particularly important” upcoming visit of the American VP, highlighting the enhanced interest of the United States both with regard to the Cyprus problem, as well as the important role Cyprus can play in the broader region.

    A lot has been made among opposition leaders on the fact that Biden plans to visit Eroglu in the north.

    According to Cyprus News Agency (CNA), during a meeting in Washington with Biden’s national security adviser Jake Sullivan, Kasoulides was assured that Biden personally understands the concerns of the Cyprus government and will take all necessary measures to avoid anything that could undermine the status of the Cyprus Republic.

    Prominent members of the Greek American community, including Archbishop Demetrios of America, raised the issue with the US government as a point of concern.

    Sullivan is expected to meet with them on Monday at the White House to address some of their concerns over Biden’s planned contacts in the occupied areas.

    A source told CNA’s correspondent in the US that American diplomats and a member of the Vice President`s official delegation will inspect the location where Biden and Eroglu will meet to ensure everything is as agreed.

    The newswire also reported that the main issue on the agenda in the Biden visit will be the progress in Cyprus-US relations over the last 15 months and how to expand them further, as well as Cyprus’ role in the region.

    AKEL leader Andros Kyprianou yesterday welcomed Biden’s visit, highlighting the need for UN Security Council assistance in solving the Cyprus problem. He warned that the Greek Cypriots did not have the luxury of another failure.

    Should the Greek Cypriots be blamed for any such failure, then “we should forget about a Cyprus problem solution as we have pursued it until now”.

    DISY leader Averof Neophytou sought to counter criticism that Biden’s meeting with Eroglu constituted an upgrade of the breakaway regime, noting that the political leadership for years has pursued greater international interest in ending the island’s division. And there are few countries that have the influence that the US has, he said.

    “We have international interest, a more active US interest, a more active EU interest. We maintain excellent relations with the other permament members of the UN Security Council. For us, it is positive that the Cyprus problem is a priority of the international community.”

    DIKO leader Nicolas Papadopoulos described Biden’s decision to visit the north as a “highly negative development”, while House President and EDEK leader Yiannakis Omirou said the president should inform Biden that pressure had to be put on Turkey.

    Citizens’ Alliance leader Giorgos Lillikas called on Anastasiades to inform Biden that a NATO member was occupying the north of Cyprus using US military equipment. Also, he should let him know that there was no issue of piping Cypriot gas to Europe via Turkey as it is not a trustworthy country.

    Greens leader Giorgos Perdikis called on the president to convene the national council to discuss Biden’s visit, noting that even Davutoglu kept Turkish Cypriot party leaders informed.

    By Stefanos Evripidou

  • Kıbrıs’ta Türkiye ve KKTC’ye kurulan yeni kumpası anlamak! ‏

    Kıbrıs’ta Türkiye ve KKTC’ye kurulan yeni kumpası anlamak! ‏

    Kıbrıs’ta Türkiye ve KKTC’ye kurulan yeni kumpası anlamak !

    Fikir Tankı

    21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü‏

     

    www.21yyte.org/tr/fikir-tanki/2502/kibrista-turkiye-ve-kktcye-kurulan-yeni-kumpasi-anlamak 

     

  • CYPRUS MAIL: We all stand to gain from Biden’s visit

    CYPRUS MAIL: We all stand to gain from Biden’s visit

    US Vice President Joe Biden

    WE WOULD have thought that the announcement of the visit to Cyprus by US Vice President Joe Biden would have been welcomed by the Greek Cypriot political parties, which had always demanded a more active involvement of the international community, particularly the US, in the Cyprus peace efforts. For years they had been seeking US government help, arguing that only Washington could apply real pressure on Turkey, but now that it is being offered, the parties do not want it.

    The parties that see the visit as a dangerous development are the customary peddlers of total negativity and guardians of the status quo. For the fledgling Alliance of Citizens the visit made it clear that the Anastasiades government “has accepted a solution of the Cyprus problem that serves the geo-political planning of the US in the eastern Mediterranean.” EDEK did not believe the US were up to any good while DIKO leader Nicholas Papadopoulos adhered to his simplistic views, posing the question: “Who stands to gain from Biden’s visit, us or the pseudo-state that would be upgraded?”

    For all these parties the Cyprus problem must be preserved so they can keep scoring cheap political points with their rhetoric. Any attempt at making things move, such as the US government taking an active interest in the problem, is seen as a threat to the status quo. These parties would prefer nothing were done to bridge the differences of the two sides, which is why they have reacted so badly to the news of the visit.

    Vice President Biden’s visit, scheduled for next week, will not only underline US support for the peace process but – if reports from Washington are correct – also pave the way for an agreement on Famagusta. Biden will reportedly announce the financing of a master plan for the Famagusta area, including fenced-off Varosha to which access would be given to the experts drafting the master plan. There would also be demining of three minefields. Both sides have reportedly agreed to the US proposal although there are still some procedural details to sort out.

    President Anastasiades has been calling for the opening of the fenced area of Famagusta for a year now, and the US government has undertaken to make this confidence-building measure happen. Such a move, Anastasiades has always maintained, would give impetus to the ongoing talks. So, in answer to Papadopoulos, who rather naively sees every dispute as zero-sum game, we all stand to gain from Biden’s visit. And is this really such a bad thing?

     

  • AİHM’den savaş tazminatı gibi karar

    AİHM’den savaş tazminatı gibi karar

    Hürriyet, 12.05.2014

    AİHM’den savaş tazminatı gibi karar

     

    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Kıbrıs Rum yönetiminin 1994’deki başvurusu nedeniyle açılan davada, Türkiye’nin 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’ndan dolayı 90 milyon euro tutarında manevi tazminat ödemesine karar verdi.

    AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye’yi 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı nedeniyle manevi zarara uğrayan Rumlara 90 milyon Euro tazminat ödemeye mahkûm etti. AİHM’in doğrudan Barış Harekâtı’nı cezalandırması, devam eden Kıbrıs müzakerelerini olumsuz etkilemesi bekleniyor. Kararla, Türkiye AİHM tarafından ilk kez devletlerarası bir davada tazminat ödemeye mahkum edilmiş oldu. AİHM’nin kararında aradan geçen zamanın davadaki sorumluluğu ortadan kaldırmadığı savunuldu.

    20 yıldır sürüyor

    AİHM’nin kararı, Kıbrıs Rum yönetiminin Türkiye aleyhine 1994 yılında açtığı davaya dayanıyor. Kıbrıs Rum yönetimi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) Karpaz yarımadasında harekat sırasında yaşayan 400 kadar Rum ile 1974 harekâtı sırasında kaybolduğunu öne sürdüğü 1402 Rum’un mülkiyet ve insan haklarının ihlal edildiğini belirterek Türkiye’nin cezalandırılmasını talep etmişti. AİHM Yüksek Dairesi, 10 Mayıs 2001’de davayı sonuçlandırmış ve Türkiye’yi Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında aralarında, mülkiyete erişimin ihlali, işkence ve insan haklarını ihlal gibi 14 ayrı maddeden suçlu bulmuştu. Ancak mahkeme, tazminat kararını daha sonra ilan edeceğini belirterek hükmü ertelemişti. Aralarında Türk hâkim Işıl Karakaş’ın da bulunduğu 17 üyeli AİHM Yüksek Dairesi tarihi davanın tazminat kararını dün açıkladı. Türkiye’yi 90 milyon Euro tazminata mahkûm eden mahkeme, 60 milyon Euro’nun Karpaz’da kalan Rumlara, geri kalan 30 milyon Euro’nun da savaş döneminde kaybolan Rumların yakınlarına ödenmesine karar verdi. Mahkeme ayrıca, tazminatın hak sahiplerine dağıtmak üzere Rum yönetimine verilmesine hükmetti. Işıl Karakaş muhalefet şerhi koydu.

    Müzakerelere darbe: Karar, Kıbrıslı Türkler ile Rumların BM çerçevesinde müzakerelere devam ettiği bir sırada açıklandı. Rumlar AİHM’nin son kararını Kıbrıs sorununun en zorlu konuları arasında gösterilen mülkiyet ve toprak başlıklarında kendi lehlerine kullanabilir.

    Rumlar memnun

    KIBRIS Rum yönetimi hükümet sözcüsü Nikos Hristodulidis yazılı bir açıklama yaparak AİHM’in aldığı karardan memnuniyet duyduklarını söyledi. Rum sözcü, “Karar içinde yer alan, Türkiye’nin 2001’de yine AİHM’in mülkiyetle ilgili almış olduğu kararı tam olarak uygulamadığı uyarısı da çok önemli. Türkiye kuzey Kıbrıs’ta mülk alım satımını hemen durdurmalı ve tazminatları da ödemeli” dedi. Rum Başsavcılığı da karar metni üzerinde hukuki değerlendirmelere başladıklarını ve görüşlerini ilerleyen tarihlerde ilan edeceklerini belirtti.

    KIBRIS POSTASI, 12.05.2014
    Ali Tekman

    90 milyon Euro çok değil ama sadece “manevi tazminat”…

    Kabul edelim ki;
    Küresel güç odakları;
    Uluslararası hukuku tümüyle tahakkümleri altında tutmasalar bile;
    Zaman zaman ona ayar çekebiliyorlar…
    Hele de kendi çıkarlarının vazgeçilemez derecede “stratejik önem” arzettiği koşullarda…
    Bir dizi örnek sayabiliriz buna…
    Ancak sadece iki “Körfez Savaşı”nın “hukuksal dayanakları” veya “kılıfına” baktığımızda;
    Gücü elinde bulunduranın, hukuku da spesifik birtakım olaylarda “kılıfına uydurması” veya yukarıda belirttiğim gibi “ayar çekmesi” sürpriz teşkil etmemektedir.
    O küresel güç odakları ve tabii başta Anglo-Amerikanlar olmak üzere;
    AB de dahil;
    Kıbrıs’ta özellikle petrol-doğal gaz kaynakları;
    Batı’ya akacak enerji kaynakları için en güvenli boru hattının oluşturulması;
    Anadolu’dan gelecek su kaynakları;
    Ve de Doğu’dan Batı’ya tam bir enerji istasyonu olması planlanan Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’in stratejik güvenliği de göz önünde bulundurulduğunda;
    “Kıbrıs çözümünün” acilen ve daha fazla sürüncemeye sokulmadan sağlanması için büyük bir seferberlik başlatmışlardır.
    Bunu son üç yıldır yazıyorum ve gelinen noktada küresel güçlerin her alanda ve dört bir koldan yaptığı tazyikin sonunda Kıbrıs’ta siyasi bir çözümü getireceğini de söylüyorum…

    AİHM’in Güney Kıbrıs tarafından Türkiye aleyhine açılan davada Ankara’yı 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı nedeniyle Rum yönetimine 90 milyon Euro tazminat ödemeye “mahkum ettiği” şeklindeki haberi duyduğum zaman doğrusu şaşırdım…
    Yanılmıyorsam bir aralar Türkiye’nin milyarlarla ifade edilen bir tazminat ödemesinden söz ediliyordu.
    90 milyon Euro’yu duyunca;
    “Var bu işin içinde bir iş” diye düşünmeden de edemedim…
    Rumların bu duruma çok kızacaklarını, tepki vereceklerini de düşündüm…
    Ama işte AİHM’in kararı bu…
    1974’ün Rumlar için saptanan manevi bilançosu 90 milyon Euro ve “ceza” Ankara’ya kesiliyor.
    Dün bu konuyu tartıştığımız arkadaşlardan bir tanesi;
    “Büyük güçler Kıbrıs sorununu çözmeye kararlı ve Rumların ayak sürümesi karşısında bıkıp usandıklarından, aslında Türkiye için ödenemeyecek bir meblağ olmayan bu ‘cezayla’ Rum Yönetimine, ‘çözüme karşı daha fazla direnirseniz, siz zararlı çıkarsınız’ mesajını verip, onları AİHM kararıyla hizaya getirmek istiyorlar” diyordu.
    “Yani ‘money talks’ deyip, bu işin maddi külfeti de bu kadar, yerseniz, geçelim başka konuya’ mı diyorlar Güney Kıbrıs’a?” diye sordum.
    “Aynen öyle, Rumlar buna karşı tepki gösterip ayak sürümeye devam ettikleri takdirde ise, Kuzey’in statüsünün yükseltilmesi de dahil, süper güçler herşeyi yapabilirler bundan sonra” şeklinde bir yorum yapınca, ben de;
    “Peki bunun çözüme olumlu etkisi olmaz mı?” dedim bu kez…
    Bir başka arkadaş ise şunları söylüyordu:
    “Bence olur, Rumlarda rasyonel düşünen politikacılar da var ve ‘zararın neresinden dönülürse kârdır, daha fazla kaybetmeden Kıbrıslı Türklerle bir an önce anlaşalım’ şeklinde görüşler de önümüzdeki günlerde artacaktır Güney Kıbrıs’ta”…
    Nereden nereye değil mi?
    Milyar Euro veya Dolarlardan oluşan tazminattan söz edilirken;
    AİHM kararı, 90 milyon Euro tazminat…
    Çok enteresan…
    Yazımın başında da belirtiğim gibi;
    Küresel güç odakları, çıkarları açısından vazgeçilmez gördükleri Kıbrıs çözümüne ulaşmak için hukuka da ayar çekiyorlargibi bir durum geliyor ilk etapta insanın aklına…
    Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında, savaşın galibi olan güçlerin;
    Avrupa’daki birtakım bireysel hukuk ve mülkiyet sorunlarını bu tür global yaklaşımlarla çözdüklerini biliyoruz ve ileride bunlara da ayrıntılarıyla değiniriz bu vesileyle…

    Lâkin… Anladığım kadarıyla bu 90 milyon Euro tazminat;
    Sadece manevi tazminat…
    Yani Rumların 1974 Barış Harekâtından kaynaklandığı iddia edilen manevi kayıplarının “cezası” sadece…
    İlgili haberden de böyle anlaşılıyor…
    Yani kimse;
    “Oldu da bitti Maaşşallah” rahatlığına yatıp, bu 90 milyon Euro ile bütün mülkiyet sorununun da bir çırpıda çözüldüğünü düşünmemeli kanaatimce…
    Adı üstünde, işin manevi tazminatı bu kadar…
    Yoksa aslında Rumların Kuzey’de bıraktıkları mal ve arazilerin maddi karşılığı yine milyarlar tutar büyük olasılıkla…
    Esas buna bakmak lâzım…
    Yine de… Küresel güç odakları “bu Kıbrıs meselesi bitecek” kararlılığını sürdürdükleri takdirde;
    Buna uygun olarak da, global hukuki bir ayarlama yapabilirler pekalâ…
    Maddi tazminat boyutu ayrı ele alınacaksa;
    O zaman da Kıbrıs’ın bir miktar petrol-doğalgaz gelirlerini, tıpkı Irak’ta yaptıkları gibi belirli bir süre “çözümün bedeli” olarak ipotek ederler, Türkiye’ye de yine büyük maddi külfet yüklemezler ve sorunu bir şekilde aşarlar…

    90 milyon Euro “manevi tazminat”…
    İlk etapta hiç de sıkıntılı bir durum gibi gözükmüyor…
    Umarım Kıbrıs’ta çözüm ve kalıcı barışa giden yolda en azından kilitlerden bir tanesini açar…
    Burada tek mesele, AİHM kararındaki maddi boyutun ötesinde;
    Türkiye’yi 1974’den dolayı “suçlu” ilan eden bir karar özelliğinde olmasıdır.
    Üzücü ama aşılmayacak bir mesele de değildir…

    YORUM
    Küfi Seydali

    Al sana Avrupa’dan hak ve hukuk! Sanki Kibris sorununu Türkiye cikartmis ve de sanki Kibris Türk magduriyeti yokmus gibi! Avrupa’nin Türklere reva gördügü bu tür haksizliklara bakarsak, Avrupa’nin niyeti’nin ne oldugunu anlariz. Yakinda, Türkiyeyi 100 yil önce cereyan etmis savas ve magduriyetlerden de sorumlu tutup cezalandirmaya kalkarsa hic sasmam. Türkiye’nin her zamankinden fazla, birlik, beraberlik ve liderlige ihtiyaci vardir. Bu bir Alarm sinyalidir ve hesapta baris görüsmeleri’nin bir tuzak oldugunu gösteriyor. Bu sartlar altinda, Kibris Rum Yonetimine tek bir metre kare toprak verilmemeli, kapali sehir Maras dahil! Maras’in en erken bir zaman’da iskani acilmasi lazim.