Category: Cyprus/TRNC

  • Güney Kıbrıs, Lynn Pascoe’nin atanmasına karşı

    Güney Kıbrıs, Lynn Pascoe’nin atanmasına karşı

      Küfi Seydali

     

    BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un Kıbrıs Özel Danışmanı olarak Siyasi İşlerden Sorumlu eski yardımcısı Lynn Pascoe’yu atamasına Kıbrıs Rum tarafının karşı çıktığı bildirildi.

      Ban Ki Moon

    Simerini gazetesi: “Lefkşa Pascoe’ya Olumsuz Bakıyor – Partiler De Karşı” başlıkları altında verdiği haberinde, Pascoe’nun BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanlığına atanacağı yönündeki iddiaları hatırlatarak Rum hükümeti ve siyasi partilerin bu atamaya karşı çıktıklarını yazdı.

    Gazete, Rum hükümetinin, Pascoe’nun “Türk dostu olması” bir yana,  Annan Planı’nın oluşumunda rol almasından ötürü atanmasına tepki gösterdiğini belirtirken Rum hükümetinden bir kaynağın gazeteye Pascoe’nun söz konusu görev atanmasının “hiçbir ihtimal dahilinde olmadığını” söylediğini iddia etti.

    Gazete, Pascoe’nun 2008 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ı ziyaret etmiş olduğunu da hatırlatarak, Rum siyasi kaynakların, tıpkı Alexander Downer gibi Pascoe’nun da “kuşkulu bir seçim olacağı” yorumlarında bulunduklarını vurguladı.

    Habere göre Rum Vatandaşlar İttifakı Hareketi Başkanı Yorgos Lillikas dün bir televizyon kanalında yaptığı açıklamada, Pascoe’nun bu göreve atanmasının kesinlikle engellenmesi gerektiğini söyledi.

    Gazete, elde edilen bilgilere göre, adı 2010 yılında yine aynı görev için geçen Pascoe’nun da bu görevi üstlenme konusunda kararsız olduğunu savundu.

    Fileleftheros gazetesi ise: “BM: Lynn Pascoe Mükemmel Çözüm” başlığı altında verdiği haberinde, Birleşmiş Milletler’in, Pascoe’nun, Ban’ın Kıbrıs Özel Danışmanı olarak atanmasına kesin gözüyle baktığını ve Pascoe’yu mükemmel bir seçim olarak gördüğünü iddia etti.

    Bu sebepten ötürü BM’nin Güvenlik Konseyi’nin bazı beş daimi üyesine yönelik istişare girişimi gerçekleştirdiğini belirten gazete, Kıbrıs Rum tarafının Pascoe’nun atanmasına tepkinsin BM’nin planlarını bir derecede etkilemesine karşın BM’nin kararını değiştireceği anlamı taşımadığını vurguladı.

    Gazete, Kıbrıs Rum tarafının Pascoe’nun atanmasına tepkisinin en büyük sebebinin Pascoe’nun 2004-2005 yıllarındaki tutumu olduğunu, o dönemde Annan Planı’nın en koyu destekçilerinden olan Pascoe’nun referandum öncesi ve sonrasında Kıbrıs Rum tarafına yönelik “tehditler savurduğunu” iddia etti.

    TAK

    COMMENT by Küfi Seydali

    Rumlar Downeri sevmedi, Türk dostu diye istemediler! Adam harcandi, gitti! Baska is buldugu, masal! Simdi de Poscoe’ yu Türk dostu oldugu icin ve de Annan Planin’ da rol oynadigi icin, istemiyorlar! Simarik Rumlarin her istedigi oluyor demek! Peki, Rumlarin Rum dostu olarak kabul edebilecekleri baska bir aday söz konusu olursa, Kibris Türkleri de onu red edebilirler mi? edemezlerse, neden edemesinler? Ve, böyle yamuk ve Rumcu BM adaylari ile neyi görüsecegiz? Aslinda, Rumlarin yapmak istedikleri baska; BM’ i aradan cekmek ve isi AB ve dostlari Joe Biden‘e birakmaktir. Inshallah Kibris Türkleri bu aptal oyuna gelmezler ve pis oyunlarini bozarlar!

  • TBMM Başkanı Çiçek: “Kıbrıs Türkü 1974 öncesine döndürülemez”

    TBMM Başkanı Çiçek: “Kıbrıs Türkü 1974 öncesine döndürülemez”

     Küfi Seydali

     

    Kıbrıs Barış Harekatı’nın 40. yıl dönümü

    BMM Başkanı Cemil Çiçek, Kıbrıs Türk’ünün 1974 öncesine döndürülemeyeceğini belirterek, “Türk varlığı orada azınlık değil, eşit halktır. Dolayısıyla iki devlet, iki eşit halk ve siyasi eşitlik temelinde çözüm olursa barış kalıcı olur” dedi.

     BMM Başkanı Cemil Çiçek

    Çiçek, Kıbrıs Barış Harekatı’nın 40. yıl dönümü dolayısıyla KKTC’nin Ankara Büyükelçisi Mustafa Lakadamyalı ile Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı Mücahitler Derneği heyetini kabul etti.

    Kıbrıs Barış Harekatı’nı armağan eden şehitleri rahmetle, gazi ve mücahitleri saygıyla andıklarını dile getiren Çiçek, “Gerek Kıbrıslı Türk kardeşlerimiz gerek anavatan Türkiye olarak bugün neye sahipsek şehitlerimize, gazilerimize ve mücahitlerimize borçluyuz” diye konuştu.

    Kıbrıslı Türkler’in büyük zulme maruz kaldığını anlatan Çiçek, işlerin tahammül edilemez noktaya geldiğinde, Türkiye’nin anlaşmalardan doğan hakkını kullanarak barış harekatını gerçekleştirdiğini ve adada barışın sağlandığını söyledi.

    Kıbrıslı Türkler’in bu süreçte bir devlete sahip olduğunu dile getiren Çiçek, bir devlete sahip olmanın öneminin, bu kazanımların kıymetinin bilinmesi gerektiğini ifade etti. KKTC’nin bu sürede önemli mesafe aldığının altını çizen Çiçek, birlikte yapılacak şeyler olduğunu da belirtti.

    Kıbrıs meselesi Türkiye’nin milli davası olduğunu vurgulayan Çiçek, şunları kaydetti:

    “Hükümetleri aşan, hükümetlerin üstünde devlet politikasıdır. Her gelen hükümet bu davaya tüm imkanlarıyla sahip çıkmış, Kıbrıs Türk’ünün yanında olmuş ve bundan sonra da olmaya devam edecektir. Orada çok acılar yaşandı. Dünya işine geleni duyuyor, işine gelmeyeni duymuyor. Türkler ile ilgili acılar, sıkıntılar söz konusu olduğunda genellikle medeni dünyanın kulakları sağırdır. Ciddi acılar yaşandı, bebekler katledildi. Bunlar hala hafızalarımızda. Bu acıyı her zaman hissetmemiz lazım. Bir toplum acılarını, yaşadıkları felaketleri unutursa geleceği sıkıntıya girer.”

    Cemil Çiçek, Kıbrıs Türk’ünün 1974 öncesine döndürülemeyeceğinin altını çizerek, Türkiye olarak bir an evvel kalıcı barışın tesisini arzu ettiklerini, kalıcı barışın da adil ve eşit olması gerektiğini söyledi.

    Adada iki devlet ve iki halk olduğunu ifade eden Çiçek, “Türk varlığı orada azınlık değil, eşit halktır. Dolayısıyla iki devlet, iki eşit halk ve siyasi eşitlik temelinde çözüm olursa barış kalıcı olur. Aksi halde ‘barış yaptık’ deriz, sonra başka türlü yeni acılar çıkar. Bir daha bu acıları yaşamak istemiyoruz” dedi.

    Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye’nin çözümü istediğini ve Annan Planı’nın oylandığı 2004 referandumunda bu iradeyi ortaya koyduğunu anlatan Çiçek, “Oyun bozan Rum tarafı oldu. Cumhurbaşkanları değişiyor ama politika değişmiyor. Bir şey yapıyormuş gibi gözüküyor, hiçbir şey yapmıyor. Zamana yayarak, ayak sürüyerek dış kamuoyunu aldatmanın ve oyalamanın gayesi içinde” diye konuştu.

    “40 YILDIR ÖZGÜR VE GÜVEN İÇİNDEYİZ”

    KKTC’nin Ankara Büyükelçisi Mustafa Lakadamyalı da mücahit ve Mehmetçiğin omuz omuza gerçekleştirdiği barış harekatının, Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesinde önemli bir dönüm noktası olduğunu söyledi.

    Barış harekatının sağladığı koşullarda 40 yıldır özgür ve güven içinde hayatlarını sürdürdüklerini dile getiren Lakadamyalı, “Anavatan Türkiye’ye güveniyor ve geleceğe umutla bakıyoruz. Tüm ambargolara rağmen Kıbrıs, Türkiye’nin desteği sayesinde gelişip güçleniyor” dedi.

    Lakadamyalı, adaya Türkiye’den su getirilmesi ve diğer yatırımların Kuzey Kıbrıs’ta sürdürülebilir ekonomiye önemli katkı sağlayacağını, sosyo ekonomik yapıyı güçlendireceğini belirtti.

    KKTC olarak iki kesimlilik, iki halkın siyasi eşitliği, iki eşit kurucu devlete dayalı ortaklık hedeflediklerini kaydeden Lakadamyalı, “Arzumuz, 20 Temmuz öncesinde yaşanan karanlık günlerin tekrar etmeyeceği, Kıbrıs Türk halkının uluslararası toplumda hak ettiği statüye kavuşacağı çözümdür” diye konuştu.

     

  • CYPRUS VIEW: it’s good to know the facts, even after 40 years

    CYPRUS VIEW: it’s good to know the facts, even after 40 years

    Küfi Seydali

    40th anniversary of the Greek Junta’s coup against President Makarios

    15th July 1974

    Greek Tanks rolling through Nicosia / Lekosa

    ” it’s good to know the facts, even after 40 years”

    IT WAS very interesting that on yesterday’s 40th anniversary of the Greek Junta’s coup against President Makarios the lead story in Haravghi, the mouthpiece of AKEL, reported that the US “actively participated in Makarios’ overthrow.” It cited the findings of an investigation carried out by the Greek Parliament in the early eighties, which provided some circumstantial evidence to support the claim.

    The evidence on which the case was built was that the US had reportedly given assurances to Brigadier Ioannides – the leader of the Junta – that Turkey would not intervene if Makarios was toppled, a development the Americans supposedly favoured. Who had supposedly given these assurances, was never revealed by the investigation which also concluded – as Haravghi reported yesterday, as additional confirmation of the hypothesis – that US failure to stop the Junta from staging a coup, as it had done in 1972, pointed to its guilt.

    These are very weak grounds to support the US-NATO (the latter was implicated by association) involvement theory, made even weaker by the recent publication of a book about the period (The Invasion and the Big Powers, by Makarios Drousiotis), based, to large extent, on US government documents about the coup and the invasion, which included minutes of Secretary of State Henry Kissinger’s meetings and transcripts of his telephone conversations.

    The documents published suggest the US government had been surprised by the news of the coup, and its primary concern was controlling a situation that could have led to a war between two NATO allies – Greece and Turkey. As regards the Turkish invasion, the archives showed that it was condoned and tolerated by Kissinger, who made no secret of his wish to stay on good terms with Turkey, which he valued as an ally.

    The book, featuring extensive use of archive material has subverted AKEL’s anti-West narrative about the coup and the invasion as a US-NATO conspiracy that became the official mantra in Cyprus over the last 40 years because it suited everyone. The claim that Greek Cypriots were victims of a Western conspiracy absolved all politicians of any responsibility for mistakes and bad judgment in the run-up to the coup and invasion and allowed Kremlin-controlled AKEL to promote the big myth that the virtuous Soviet Union was on our side in stark contrast to the evil West.

    This myth was also laid to rest by the book, which indicated that the Soviet Union showed as much tolerance to Turkey’s aggression against Cyprus as the US because a NATO-rift perfectly suited its strategic interests. In fact, the Soviet Union, which never officially condemned Turkey’s invasion, had given full diplomatic support to Ankara at the time. This is why AKEL, upset over the collapse of its conspiracy theories, was at pains to repeat its anti-West myths yesterday, the 40th anniversary of the coup that led to the invasion.

    It might not make much difference now, but it is good to know the facts, uncontaminated by Soviet, Cold War propaganda, even 40 years later.

  • 15th July 1974: 40th Anniversary of Greek Coup in Cyprus

    15th July 1974: 40th Anniversary of Greek Coup in Cyprus

     

    Greek Cypriots file war crimes complaint against Turkey

    A group of Greek Cypriots has filed a war crimes complaint against Turkey at the International Criminal Court over what they say is its policy of settling Cyprus’ breakaway north with mainland Turks.

    Cyprus split into a Turkish-speaking north and an internationally recognized Greek-speaking south in 1974 when Turkey intervened after a coup that aimed to unite the island with Greece. A Turkish Cypriot declaration of independence is recognized only by Turkey, which maintains 35,000 troops there.

    Greek Cypriot European Parliament member Costas Mavrides, who filed the complaint on the group’s behalf, said yesterday that settlement activity contravenes international law and has significantly altered the demographics of northern Cyprus.

    An Israeli-based rights organization, the Shurat HaDin Law Center, helped the group, which calls itself Cypriots Against Turkish War Crimes, draft the complaint.

    July/14/2014

     

    COMMENT by Küfi Seydali

    Greek Cypriot Nationalists and Israel are messing about in and around Cyprus. Israel has committed the biggest war crimes in the region, and is currently murdering civilians in Gaza! It is indeed interesting that Greek Nationalists lodge their nonsensical claim on the 40th anniversary of the Coup in Cyprus aiming at uniting Cyprus with Greece. If anyone has committed crimes in Cyprus, it is the Greek Cypriots with the help of Greece. The Greek Motto is Impudence and Cheek wins.

  • KIBRIS: Anastasiadis, Biden’la telefonda görüştü

    KIBRIS: Anastasiadis, Biden’la telefonda görüştü

     

    ABD’li yetkililer James J Townnsend ve Amanda Sloat’ın, Güney Kıbrıs-ABD arasındaki işbirliğinin savunma alanına da genişletilmesi maksadıyla dün Rum tarafındaki temasları sürerken; Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ile telefon görüşmesi yaptı. Bu görüşmede Anastasiadis’in BM Genel Kurulu’na katılmak üzere New York’ta bulunacağı Eylül ayında görüşmek üzere Biden’le randevulaştığı haber verildi.

     

    ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden

     

    Alithia; “Kıbrıs-Amerikan İlişkileri Derinleşiyor… Biden-Anastasiadis Eylül’de Washington’da” başlığıyla manşete çektiği haberinde, Rum-Amerikan stratejik ilişkilerinin ete-kemiğe bürünmeye başladığını, Biden’ın Anastasiadis’i, BM Genel Kurulu’na katılmak üzere New York’ta bulunacağı Eylül ayında Washington’a davet ettiğini, Pazartesi günü de Rum Sözcü Nikos Hristodulidis’in Washington’a hareket edeceğini yazdı.
    Gazete, “Eylül’de Washington’da Biden-Anastasiadis Görüşmesi” başlığıyla iç sayfasında detaylandırdığı haberinde özetle şunları yazdı:
    “Amerikalılar tarafından son aylarda sıklıkla dile getirilen Kıbrıs-Birleşik Devletler stratejik ilişkileriyle ilgili her şey ete kemiğe bürünmeye başladı. Başkan Nikos Anastasiadis dün saat 16.15’te ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ile ikili ilişkiler ve uluslararası konuları ele aldıkları bir telefon görüşmesi yaptı.
    Sözcü Nikos Hristodulidis imzasıyla yayınlanan yazılı açıklamaya göre telefon görüşmesi sırasında Anastasiadis Biden’in kısa süre önce Kıbrıs sorunuyla ilgili dile getirdiği tezlerinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi ve Başkan Yardımcısı’na Kıbrıs sorununun mevcut durumuyla ilgili bilgi verdi, Anastasiadis ve Biden’ın gelecekte görüşmeyi kararlaştırdı.
    Biden Anastasiadis’e ABD’nin Kıbrıs ile bütün düzeylerde işbirliği arzu ettiğini, bunun için iki ülkenin sürekli temas ve eşgüdüm içerisinde olması gerektiğini söyledi. Kıbrıs’ın bölgedeki jeostratejik rolüne vurgu yapan Biden Ortadoğu’daki yeni krize de atıfta bulunarak ‘bu kriz Kıbrıs’ın önemine işaret ediyor’ vurgusunu yaptı.
    Amerikan Başkan Yardımcısı, Başkan Anastaiadis’i, BM Genel Kurul toplantısına katılmak üzere ABD’de olacağı gelecek Eylül ayında Washington’a davet etti. Biden’ın, Çarşamba gecesi Pensilvanya’nın Philedelphia kentinde düzenlenen Amerika Başpiskoposluğu Ruhan Meclisi yemeğinde yaptığı konuşmanın mesaj dolu olduğuna işaret ediliyor. Konuşmasında Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ve Başkan Anastaiadis’e güçlü destek verirken, Türk Başbakan ile İstanbul’da buluşup Kıbrıs sorununu başlayıp bitirmeye karar verdiklerini açıklamıştı.
    BIDEN ANASTASİADİS’LE GÖRÜŞMESİNDE, UKRAYNA KONUSUNDA RUSYA’YA YAPTIRIM UYGULANMASI GEREĞİNE VURGU YAPTI
    Dünkü telefon görüşmesiyle ilgili Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada ikili ilişkiler ve diğer konuların ele alındığı belirtildi. ‘Başkan Anastasiadis Başkan Yardımcısı’na iki kapsamlı bir çözüme yönelik son müzakerelerle ilgili bilgi verdi, Başkan Yardımcısı da ABD’nin iki bölgeli iki toplumlu, siyasi eşitliğe sahip federasyona verdiği güçlü desteği yineledi’ ifadesi kullanıldı. Görüşmede Ukrayna’daki kriz de ele alındı ve açıklamaya göre ‘Başkan Yardımcısı, şimdiki gidişatına devam etmesi ve bir ateşkes faaliyetini, barış görüşmeleri, esirlerin serbest bırakılması, AGİT ‘ten bir gözlemciler heyeti için bir yol haritasını desteklemekte başarısız olması ve ayrılıkçılara ağır silah ve mühimmat sağlamayı kesmemesi durumunda Rusya’ya yaptırım uygulanmasının gereğine vurgu yaptı.’
    Gazetemizin edindiği bilgilere göre Amerikan hükümetiyle bütün düzeylerde (Kıbrıs sorunu, Ekonomi, Enerji, Terörizm, kitle imha silahlarının yayılması, insan ticareti) temaslarının önümüzdeki dönemde çok artması bekleniyor. Amerikan hükümetinin yüksek düzeyli iki yetkilisi dün Kıbrıs’ta hükümet ile ‘yapıcı görüşmeler’ gerçekleştirdi.
    RUM SÖZCÜ ÖNEMLİ TEMASLARDA BULUNMAK ÜZERE PAZARTESİ GÜNÜ WASHINGTON’A GİDİYOR
    Başkan Anastasiadis, Başkanlık Köşkü’nde ABD Savunma Bakanlığı’nın Avrupa ve NATO konularından sorumlu müsteşar yardımcısı James J. Townsend ve Dışişleri Bakanlığı’nın Avrupa ve Avrasya konularından sorumlu müsteşar yardımcısı Amanda Sloat ile bir saati aşkın süre görüştü. Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis de, Beyaz Saray’da önemli temaslarda bulunmak üzere Pazartesi günü Washington’a hareket ediyor.
    İki Amerikalı, Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis ve Savunma Bakanı Hristoforos Fokaidis ile de görüştü. Yapılan resmi açıklamada, Savunma Bakanı’nın Townsend ve Sloat ile dünkü temasları sırasında Kıbrıs’ın ve ABD’nin deniz güvenliği alanındaki işbirliğini güçlendirmek maksadıyla diyaloğu ilerletme niyeti belirtildi. Terörizm, kitle imha silahlarının yayılması gibi çağdaş tehditler ve diğer asimetrik tehditlerin göğüslenmesi olanaklarının araştırılmasına karar verildiği de belirtildi. ABD’nin Kıbrıs’taki Büyükelçisi eşlik etti.
    Savunma Bakanı Fokaidis’in Amerikalı yetkililere, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin inisiyatiflerinde üst düzeyli işbirliğinden, insani operasyonlara ve özellikle arama ve kurtarma misyonlarına güçlü desteğinden dolayı Amerikalı yetkililere teşekkür ettiği de kaydedildi. Kıbrıs hükümetinin, ABD ile gerek ikili gerek çok taraflı düzeydeki, özellikle Akdeniz’de barış, güvenlik ve istikrarın ileri götürülmesi maksatlı işbirliğinin güçlendirilmesi tutumu dile getirildi.”
    “AMERİKALILAR KIBRIS İLE STRATEJİK İLİŞKİYE İÇERİK KAZANDIRMAK İSTİYOR”
    Fileleftheros; “ABD Çıtayı Yükseltiyor… Amerikalılar ‘Kıbrıs İle Stratejik İlişkiye’ İçerik Kazandırmak İstiyor… Anastasiadis İle Biden Dün Görüştü” başlıklı manşet haberinde, Amerikalıların, Başkan Yardımcısı Biden’ın Güney Kıbrıs ile stratejik ortaklık ilişkisiyle ilgili söylemine içerik katmak istediğini, Townsend ve Sloat’ın Rum tarafında dün gerçekleştirdikleri temaslardan çıkan sonucun bu olduğunu yazdı.
    Gazete, Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’in dün ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinin de Twnsend ve Sloat’ın Güney’deki temaslarını güçlendirdiğine işaret ederek, Amerikalıların Anastasiadis, Dışişleri Bakanı Kasulidis ve Savunma Bakanı Fokaidis ile ayrı ayrı görüşmelerinin gündem konularını enerji, enerji güvenliği, terörizm, korsanlık ve deniz güvenliğinin oluşturduğunu belirtti.
    Townsend ve Sloat’ın, Kasulidis ve Fokaidis ile temaslarını tamamlamalarının Fokaidis tarafından RMMO Subaylar Kulübü’nde onurlarına verilen yemeğe katıldığını kaydeden gazete haberini “Bütün Cephelerde İşbirliği… ABD’li Yetkililer Lefkoşa’ya, Kıbrıs’ın Müttefik Kabul Edildiğini İlettiler” başlığıyla detaylandırdı. Gazete özetle şunları kaydetti:
    “Amerikalı müsteşar yardımcıları dünkü temasları sırasında ABD’nin Kıbrıs’la bütün düzeylerde işbirliğine hazır olduğunu söylediler. James J. Townsend ve Amanda Sloat muhataplarına ‘ABD Kıbrıs’ın enerji konularında engelsiz ilerlemekte olduğunu düşünüyor’ dediler ve enerji güvenliği konularına ilgi gösterdiler. İki yetkilinin Ada’ya gelişi ABD Başkan Yardımcısı’nın geçen Mayıs ayında Kıbrıs’a gerçekleştirdiği ziyaretin devamı niteliğinde ve Biden’ın ziyareti sırasında görüştüğü konularla ilgili atılacak sonraki adımları kararlaştırmak üzere geldiği ve muhataplarına ‘bölgedeki müttefikimizsiniz’ dediği belirtiliyor.
    Bilgi sahibi kaynaklar gazetemize, hidrokarbonların bulunmasından sonra bölgede kartların yeniden dağıtıldığını, Lefkoşa’nın oyunu yeni olgularla oynaması gerektiğini söylediler. Aynı kaynaklara göre Birleşik Devletler, Kıbrıs Cumhuriyeti ile işbirliğini, Akdeniz bölgesini kapsayan geniş bir stratejik yay kurma çerçevesinde iyileştirmeyi inceliyor. Bu yayda, diğerleri yanında, Güney Avrupa ülkeleri de var. ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Amanda Sloat’ın Kıbrıs’tan sonra temaslarda bulunmak üzere Atina’ya gideceğine vurgu yapılıyor.
    TOWNSEND VE SLOAT’IN FOKAİDİS’LE GÖRÜŞMESİ İKİ AŞAMADA GERÇEKLEŞTİ
    Amerikalı yetkililer Townsend ve Sloat’ın Savunma Bakanı ile temasları iki aşamada gerçekleşti. İlk görüşme Savunma Bakanlığı’ndaydı ve savunma ve güvenlik konuları ele alındı. Ele alınan konular arasında Kıbrıs’ın ‘Barış İçin Ortaklık’ gibi güvenlik mekanizmasına katılımı ve silah ambargosu da vardı. Amerikan Savunma Bakanlığı yetkilileri Ada’yı ilk kez ziyaret ediyor, önemi de aşikardır. Amerikalıların Fokaidis’le görüşmeleri Bakan’ın konuklar onuruna verdiği yemekte devam etti. yemekte Mili Muhafız Ordusu Komutanı, Komutan Yardımcısı ve kurmay başkanı da hazır bulundu.”
    ABD’Lİ RUM YETKİLİLER BIDEN’IN SÖZLERİNİN BEYAZ SARAY’IN RESMİ TEZİ OLUP OLMADIĞINA TEMKİNLİ YAKLAŞIYOR
    Öte yandan Haravgi; “Soydaşlar Biden’ın Açıklamaları Konusunda Temkinli… Resmi Amerikan Politikası Olduğundan Emin Değiller” başlıklı haberinde, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Çarşamba gecesi Philedelphia’da düzenlenen ABD Başpiskoposluğu Ruhban Meclisi yemeğinde yaptığı konuşmanın HelenAmerikan cemaati liderliği tarafından olumlu bulunmasına karşın oldukça temkinli karşılandığını bildirdi.
    Gazeteye göre, ABD Başpiskoposu Dimitrios Biden’in ortaya koyduğu tezlerden memnuniyet belirtirken, Philedelphia’daki yemek haricinde, Biden’ın ABD’li Rumların liderleriyle yaptığı iki kapalı toplantıda hazır bulunan Helen-Amerikan Enstitüsü (AHI) Başkanı Nikos Laringakis’in, benzer tezlerin kendisine de anlatıldığını söyledi.
    Gazete, Laringakis’in Biden tarafından dile getirilen bu tezlerin Beyaz Saray’ın resmi tezi mi yoksa Biden’ın ABD Başkanı Barack Obama’nın gündemini iyileştirmeye mi çalıştığı konusunda çekince belirttiğini yazdı, özetle şöyle devam etti:
    “Beyaz Saray şu ana kadar Biden’ın Ruhban Meclisi yemeğinde yaptığı konuşmanın metnini basına vermedi, Başpiskopos Dimitrios da KİPE’nin, bütün bunlar bizi güzel yerlere mi götürecek yoksa aleyhimize baskıya mı dönüşecek sorusuna karşılık ‘Tanrı’nın yardım ve işbirliğiyle bizi güzel noktaya çıkaracak’ dedi.
    Laringakis mevcut Amerikan hükümetinin Kıbrıs sorununa ciddi ilgi gösterdiğini belirtti ‘Ancak nihayetinde Kıbrıs sorunuyla ilgili sorun Türkiye’dir, bunu iyi biliyorlar. Türkiye’nin prosedürü desteklemeye ikna edilmesi gerek’ dedi.
    Washington’da önümüzdeki hafta yapılacak PSEKA (Kıbrıs Mücadelesi Dünya Koordinasyon Komitesi) toplantısı arifesinde Biden’ın açıklamalarının Helen Amerikan cemaati tarafından nasıl değerlendirileceği sorusuna karşılık Laringakis şunları söyledi:
    ‘Israr etmeli ve onlara, Türkiye’nin sorun olduğunu, bunun yalnız perde gerisinde değil açıkça da vurgulanması gerektiğini hatırlatmamız gerek. Türkiye’ye yapılacak baskılar da aynı şekilde açık olmalıdır. (Türkiye) Kıbrıs’ın demografik yapısını değiştiren yerleşikleri de kesinlikle geri çekmelidir.’
    Bunu, Amerika’nın resmi politikası mı olduğunu yoksa bir başkan adayının seçim propagandası olarak mı gördüğü sorulduğunda ise Laringakis’in cevabı şu oldu:
    ‘Zannederim bütün bahisler masadadır. Henüz Amerika’nın resmi politikası olduğunu zannetmiyorum, çünkü öyle olsa Başkan Obama da dile getirecekti. (Biden’ın) söylediklerini küçümsemiyor, çok olumlu ve tarihi öneme sahip buluyorum. Sayın Biden’ın söylediklerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum, ancak aynı şeyleri Başkan’dan (Obama) da işitilmesini sağlamayı başarmamız gerek.’”
    Politis haberini; “Kıbrıs-ABD İkili İlişkileriyle İlgili Çalışma Başlıyor… Amerikalılar Geri Geliyor… Yeni İlişki İlanlarının Ardından, Amerikalı Müsteşarlar, Sloganın Pratiğe Dönüştürülmesi Hedefiyle Dün Başkan, Dışişleri ve Savunma Bakanları İle Temaslarda Bulundu” başlık ve spotlarıyla aktarırken, Simerini; “Kıbrıs-ABD İlişkilerinde Bahar… Biden’ın Kıbrıs Sorunuyla İlgili Son Sözleri Nedeniyle Lefkoşa Memnun” başlığı altında özetledi.

    TAK

  • Biden: “Kıbrıs sorununu Erdoğan’la bitireceğiz”

    Biden: “Kıbrıs sorununu Erdoğan’la bitireceğiz”

     

    ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Pensilvanya’nın Philadelphia kentinde bin 500 kişinin katılımıyla düzenlenen ABD Ortodoks Kilisesi Başpiskoposluğu Ruhban Meclisi’nde yaptığı konuşmada, Kıbrıs sorununu nasıl çözeceğini anlattığı iddia edildi.

    Simerini haberi “Amerikan Başkan Yardımcısı Kıbrıs Sorununu Nasıl Çözeceğini Anlattı… ‘Erdoğan’la Bitireceğiz’… Biden Helen Amerikanların Huzurunda, Anahtarın, Komşuları Tarafından Tehdit Edildiğinden Çözüm İsteyen Türkiye’nin Elinde Olduğunu Savundu” başlık ve spotlarıyla aktardı.
    Biden’ın Ruhban Meclisi’nde yaptığı 40 dakikalık konuşmanın 20 dakikasını Kıbrıs sorununa ayırdığını belirten gazete devamla şunları yazdı:
    “ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, kendi açıklamasına göre, Tayyip Erdoğan ile İstanbul’da yapacağı görüşmede Kıbrıs sorununu çözecek. Biden, ılımlı diye nitelediği iyimserliğini şöyle izah etti:
    ‘Türk hükümetinin, Ada’daki fiili durumun ekonomik, askeri veya siyasi açıdan çıkarına olmadığını -soylu amaçlarla değil ama pratik nedenlerle- anlamaya başladığı kesindir. İki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümünden Türkiye’nin önemli muhtemel menfaati vardır.’
    ABD’nin Kıbrıs’ta tek bir hükümet tanıdığını tekrarlayan Biden şu üç nedene işaret ederek Kıbrıs sorununun çözümü konusunda temkinli iyimserlik belirtti:
    1-Kıbrıs yeni başkanının liderliğinde ‘ABD’nin özgün stratejik ortağı’ haline geldi.
    2-Saptanan doğal gaz yataklarıyla küçük Kıbrıs, büyüklüğüyle orantılı olmayan bir rol üstlendi.
    3-Türk hükümetinde oluşmakta olan artmış farkındalık.
    Devamla Türk Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile özellikle Irak krizinin yaşandığı şu anda yaptığı rutin görüşmelere işaret eden Biden ‘Türk hükümeti Ada’daki fiili durumun ekonomik, askeri veya siyasi açıdan çıkarına olmadığını –soylu amaçlarla değil ama pratik nedenlerle- anlaşmaya başladı. İki bölgeli iki toplumlu federasyondan Türkiye’nin önemli muhtemel çıkarı vardır’ değerlendirmesinde bulundu, şöyle devam etti:
    “TÜRKİYE, KOMŞULARININ TEHDİDİ ALTINDA OLDUĞU İÇİN ÇÖZÜM İSTİYOR”
    ‘Çözüm, bir çatışmanın tarafları anlaşmanın, fiili durumun devamından daha çok çıkarlarına olduğu konusunda anlaştığında olur. Fiili durum Türkiye, Kıbrıslı Türkler, bölge için verimli değildir. Ulaştığımız nokta budur. Aşikardır ki yapılması gereken çok iş var. Saf değilim, bunu uzun zamandır yapıyorum. Kıbrıslı Türkleri dikkatle dinlediğimde, nihayet ‘artık yeter’ noktasına vardıklarını hissediyorum.
    Olanak vardır, bölgede olgular değişiyor. Türkiye daha çok yapıcı rol oynamalıdır, bu çıkarınadır. Güvenliği tehdit altındadır. Ruslardan dolayı Karadeniz’de, Suriye’nin çöküşünden dolayı Güney’de ve IŞİD’ten dolayı Doğuda… Sağır vaatlerde bulunmak istemem, ilerlemenin herkesin çıkarına olduğu anlaşılmıştır. Bu, daha önce görmediğim bir şeydi. Sürekli bir çözüm dışarıdan, Biden veya Başkan Obama veya ABD veya başka biri tarafından dayatılmayacak. Çözüm içeriden olacak.’”
    “TÜRK ASKERİ ADA’YA AYAK BASMAMALIYDI”
    Fileleftheros ise haberi “ABD Çözüm Konusunda İyimser… Biden: ‘Türk Askeri Ada’ya Ayak Basmamalıydı… Ada’da Tek Hükümet Var” başlık ve spotlarıyla verdi.
    Gazete Biden’ın ilgili konuşmayı ABD Ortodoks Kilisesi Başpiskoposluğu Ruhban Meclisi’nin bin 500 kişinin katıldığı akşam yemeğinde yaptığını ve konuşmasına Larnaka Havaalanı’nda söylediği “ABD Ada’da tek bir meşru hükümet tanıyor ve tanımaya devam edecek” sözlerini tekrarlayarak başladığını ve şunları söylediğini yazdı:
    “Buradaki bazıları, bunun müzakerelere başlama yöntemi olmadığını düşündüğünden kuşkulanıyorum. Gerçek şudur ki bu müzakereye başlamanın tek yolu budur. İki yanlış arasında müzakere edebileceğiniz bir şey yoktur. Birincisi; Türk askerinin, hükümet çağırmadan Ada’ya ayak basmaması gerekirdi. İkincisi de Ada’da tek bir hükümet vardır. Bu benim, ABD’nin ve biri hariç, dünyadaki bütün devletlerin hükümetlerinin tutumudur. En küçük bir yanlış anlama olmasın diye bunu Kıbrıs’ta her fırsatta tekrarladım.”
    Gazete Biden’ın 40 dakikalık konuşmasında Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ve eşi ile arasındaki kişisel dostluk ilişkisinden, Ada’ya ayak basar basmaz Rum Başkanlık Köşkü’nde kendisine verilen yemekten ve verandada yaptıkları çok dostane düzeydeki uzun konuşmadan da söz ettiğini yazdı, şöyle devam etti:
    “BAŞKAN ANASTASİADİS KIBRISLI TÜRKLERİN TEMSİLCİLERİYLE GÖRÜŞMEMİN İYİ FİKİR OLACAĞINI DÜŞÜNDÜ”
    “Başkan Anastasiadis’le yaptıkları, müzakereleri nasıl yürüteceklerine ilişkin konuşmaya değinirken ‘Başkan Anastasiadis, Dr. Eroğlu ve müzakere grubu da dâhil, Kıbrıslı Türklerin temsilcileriyle oturmamın (görüşme) iyi fikir olacağını düşündü’ dedi. Yaklaşık iki buçuk saat süren bu görüşmeden ve onlara samimiyetle açtığı ‘Ada’ta tek hükümetten başkasının olamayacağı ve Türk askerinin olmaması gerektiği’ görüşünü ilettiğinden söz etti. Yine, bütün Kıbrıs Türk partilerinin temsilcileriyle bir araya gelerek onlara, bir barış planıyla gelmediğini söylediğini ve çözüm arzusu olduğu izlenimi edindiğini anlattı.
    Her iki toplumdan, istila sonrasında yerleştikleri evleri 40 yıl sonra kendi evleri gören göçmenlerle yaptığı görüşmelerden de örnekler verdi ’40 yılın ardından olgular değişiyor’ dedi.”
    Gazete Biden’ın konuşmasının, TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’la İstanbul’da yapacağı görüşmede Kıbrıs sorununu çözeceğini söylediği ileri sürülen bölümünü ise okurlarına “Erdoğan’la İstanbul’da Buluşacak” başlığıyla okurlarına aktardı.
    TAK

     

    Yorum:

    11.07.2014

    Sayin Joe Biden’e burada, terbiye sinirlarini asarak, hassiktir demenin zamani geldigine inaniyorum. Erdogan la hic bir bok yapamayacak! Adama gaz kokusu vurdu, sarhos oldu ve sacmaliyor! Erdoagn komsulari tarafindan tehdit altinda degil, kendisi onlar icin bir tehdirt olusturuyor. Dogrusu; Erdoganin kuyrugu kapana yakalanmis, kurtarmaya calisiyor! Yolsuzluk ve hirsizliklarindan biriktirdigi milyarlari kaybetmekten korkuyor. Onun icin Yüce Divan kacinilmaz artik. Sayin Biden 60 yildir devam eden Filistin sorununu cözebildi mi? Isgal edip yerle bir ettigi Irak parcalanmadi mi? Hani Irak’in bütünlügü, hani demokrasi filan!

    “Türk askeri ada’ya ayak basmamaliymis” Sayin Lyndon Johnson da 1964’te öyle düsünüyordu! Mesaj, birakin Kibris Türllerini kessinler anlamina geliyordu. Bu hala daha gecerlidir ve Amerikan politikasi hic degismedi ve degismez. Allah Türkleri ve Türkiyeyi Amerikan gazabindan korusun.

    ABD Ortodoks Kilisesi Başpiskoposluğu Ruhban Meclisi’nde konusacaksin ve havalara girip, Türkler hakkinda kesip tutacaksin. Siki tut ama elinde kalmasin Sayin Bieden! Kibris öyle sandigin kadar kücük ve yutulacak bir lokma degil! Girtlaginda kalir ve o cok sevdigin Rum dostlarinin keyifleri kacar kacmaz, 1974’te -de oldugu gibi, gebertecek Amerikan arayacaklar, Elci, CIA adami filan, fark etmez! Watch it Joe! You have no bloody idea with what sort of Greeks you are dealing with! These are not the ancient Greeks you read at high school about Joe! And be ware of Greek bearing gifts dear Joe!