Since the beginning of the refugee crisis in the Syrian civil war, most astute observers of the conflict have said that the ultimate long-term solution for the Syrian refugee crisis is building peace and stability in the country to enable refugees to freely go back to their homes and continue their lives from the point when they left. The belated attempts by the international community to accept some refugees was only a bandage for the growing and deepening problem of Syrian refugees. In the absence of a feasible long-term solution it is unrealistic to expect the flow of refugees from the conflict to end. Last week, we saw this reality in Syria once more when the intensifying Russian airstrikes in northern Syria started to generate another major wave of refugees coming to Turkey. Since the beginning of the crisis, there has been a correlation between any intensification of the crisis and the number of refugees fleeing to neighboring countries. Since the beginning of the airstrikes, the use of Scud missiles and chemical weapons, we have seen a huge number of Syrian civilians fearing the increasingly violent war machine of Bashar Assad’s regime fleeing to adjacent countries. With the rise of DAESH, we saw another major wave, this time from Iraq as well as Syria. The most significant wave of refugees was from Kobani, which probably had one of the highest numbers in just a few days, and from Sinjar in northern Iraq. Later, with the People’s Protection Units’ (YPG) capture of Tal Abyad, another major flow of refugees started. Later, some human rights group reported that some of these people were forcefully evicted from their homes by YPG forces. In the most recent phase of the conflict with Russian airstrikes and their gradual intensification on opposition-held territories, we started to see another major wave of refugees. Since the intensification of the attacks in the Turkmen Mountain region against the Turkmens there, observers of the refugee problem have pointed to the danger of the continuation of similar attacks in other parts of Syria, which could generate similar refugee problems. The international community mostly ignored these calls and warnings, and now we are facing another critical juncture in the crisis with increasing attacks on areas surrounding Aleppo. Last week, Turkish authorities indicated that at least 70,000 people fleeing heavy airstrikes on their towns and cities were walking toward the Turkish border. Some 20,000 of them have already gathered on the Turkish border. Considering the distance, the weather conditions and increasing attacks, these people face serious dangers. In a similar way, the Assad regime, with the support of the Russian air force, has been starving towns as a weapon through sieges in recent months. Last month, dozens of people in the town of Madaya died from starvation. Many observers warned that the use of this tactic could generate a serious humanitarian crisis. However, the reaction from the international community was insufficient to deter the regime from using similar tactics in other areas. As suspected, now the regime uses this tactic in various parts of Syria and uses the threat of starving Syrians to empty cities and towns. The creation of this new crisis shows that the regime continues to use the tactic of emptying towns and cities to capture territory. From the beginning, the regime tried to scare and threaten civilians, and now with the use of starvation, various chemical agents, barrel bombs and the Russian air force, a critical point has been reached, and a majority of Syrians may find that leaving the country is the best and last course of action. This means that if the regime is not stopped from using this horrendous tactic – threatening its own citizens, we will face more refugees and internally displaced people in the coming months. It must be remembered that the regime used the most horrible tactic of starving people while preparing for the talks in Geneva, and the intensifying of airstrikes took place, while their representatives were making their case to the U.N. special envoy. This shows the sincerity of the Syrian regime with regard to a political solution and the outcome of the inaction of the international community. In the coming days and weeks, we need to be cautious about what the Syrian regime means concerning a solution, as the regime and its allies may think that emptying most of the country is a viable solution to win the war. [Daily Sabah, February 8, 2016] |
SYRIA FILES : Forcing Syrians to Flee the Country is a Tactic of the Syrian Regime
Comments
2 responses to “SYRIA FILES : Forcing Syrians to Flee the Country is a Tactic of the Syrian Regime”
-
Mustafa Aslan Aksungur Şub 12, 2016 at 21:04
net) Ekler11 Şub (1 gün önce)
İLGİLİ SİTE LİNKİ : http://yasamdanyanayiz.com ÖZEL BÜRO NOTU : İçinde “Barış…Mustafa Aksungur
11 Şub (1 gün önce)Alıcı: ozel-buro-isti.
Mustafa Aslan AKSUNGUR Eğitimci-Araştırmacı-Yazar
Memurevleri Mah.Tonguç Cad.205Sok.No: 2/44
ANTALYA
0 535 445 55 11 maslanaksungur@gmail.com
71
DİNDİRİN BU KANI! I.
ÇIKAR DALKAVUKLUKLARINI YOK EDELİM
Güzel Türkiye’mizin Yüksek makamlarında: (Diyelim ki, 4000) Makam Sahibi var. Bunların çevresinde bunlara DALKAVUKLUK yapmak icin Dört dönen DÖRT MİLYONU AŞKIN ÇIKAR DALKAVUĞUUZ APORT beklemetedirler. Bu İTLERİN Payları, bekledikleri kemik kırıntları önlerine atılmazsa, sahiplerini bile DALAMAYA kalkışırlar. Bunları böylece blelim..!
Şunu da bilelim ki bu Yüksek Makam sahiplerimizin hiç birisi, CUMHURBAŞKANIMIZ bile olsalar, bu dalkavuklardan güç almadan, onları maşa olarak kullanmadan İNSANLIĞA AYKIRI İŞLEVLER İÇİN “OLUR!” veremezler; imza koyamazlar! Maçaları sıkmaz!Maşasız meşe koru tutulmaz! Tutmaya kalkışanın Elleri yanar.
HIRSIZLIĞA + YOLSUZLUĞA + PETROL KAÇAKÇILIĞINA … vd. vd. Akla gelen tüm yolsuzluklara, aykırılıklara cesaret edemez olurlar! İmza atamazlar!
Durum böyle olunca da, YETMİŞ YILDIR yaşadığımız tüm kanunsuz eylemler, usturayla kesilmişçesine şirrrp diye kesilir. Yüce Türk HALKI da, topluca hepimiz BİRDEN rahat bir nefes alırız. İşimize gider, işimizden gelir, işimizi kotarır İNSANCA, İNSAN gibi yaşarız..!
İşte o zaman, gerek bilerek, gerekse bilmeksizin, ruhumuz bile duymaksızın SÖMÜRÜLEN BİZLER VE DE O (74) MİLYON İNSANIMIZDAN hiç birimiz, kanımızı o yetkili Makam sahibi sömürgenlerimize içirtmeyiz, sömürtmeyiz..!Hoş, zaten o sömürgen sınıf temsilcilerinin, makam sahiplerinin hiç birisi de sömürmeyi gündemine almak şööyle dursun, akıllarından bile getiremez olurlar ol zamanlar…
SÖMÜRÜLEN Bu 74 milyon insan, (İçinde ben de varım.) Uyanmak, bir yumruk olmak zorundayız… Gelin uyanalım..!
Bir elde beş parmak var. Parmaklarımızı ayrı ayrı tuttuğumuz zaman avucumuzda su bile eğleşmez. Hiç bir maddeyi tutamayız! Onları birleştirdik miydi, her hakkımızı alır, her şeyi avucumuzla tutar, avucumuzun ortasında buluruz..!
Eee, öyleyse: Eyy o özel çıkarcılar dışındaki 74 milyon HALK İNSANI!Gelin 74 yıldır yattığımız bu “Eshab-ı Kehef Uykusundan” uyanalım artık! Şu DÖRT MİLYONCUK ÇIKARCILAR GÜRUHUNU, ÇIKAR DALKAVUKLARINMIZI, eğer istersek tükürüğümüzle boğarız..!
Gelin isteyelim, BOĞALIM, YOK EDELİM DALKAVUK GÜRUHUNU..!
m.a.a.
ÇIKARCI DALKAVUKLAR GÜRUHUNU YOK EDELİM..! Kampanyasını başlattım. ETKİNLİĞE ve EYLEME geçirmek için senin yardımına ihtiyacım var.
Hemen şimdi 30 saniyeni ayırarak bu ilişimi imzalar mısınız? İşte linki:
Mustafa Aslan AKSUNGUR Eğitimci- Araştırmac-
Yazar. Memurevler Mah Tonguç Cd 205 Sok No 2/44
ANTALYA
Tel: 0535 445 55 11 maslanaksungur@gmil.com
72
DİNDİRİN BU KANI! II.
ÇIKAR DALKAVUKLUKLARINI YOK EDELİM
“-Söz, özü dışa yansıtan bir dış-bükey aynadır!” Diye başlarsam söze ve de:
“Bilimin dalkavuğu olamaz! Gel bil ki insanlık için Bilgenin dalkavuğu, cehlin (Bilmezin) dalkavuğundan bin bir-iki kez daha yıkıcıdır; bin-üçyüz beş kez daha tehlikeli olur!” Diye sürdürürsem sözlerimi; acab’ola ki, sizler ne buyurursunuz benim bu yadsınamaz “doğrularıma…”
Sizlerin ne buyuracağınızı pek bilemem kuşkusuz ben… Ama sizlere şunu arz edeyim ki:
“Tek başına da kalsan, doğru bildiğin yolda yürü ya Mustafa!” Diyor beyin kıvrımlarıma sığamayan aklım bana…
Düşünüverelim biyol, bir ülkede normal yargı kurumları varken, bunlar görevlerini hiç bir etki altında kalmadan, düpedüz, onurluca yapıp dururlarken, onlarla yetinmeyen, o ülkeye “Özel Mahkemeler” kurulmasına ve bu Mahkemelere: “Özel Yargıçlar + Özel Savcılar” atanmasına, özel yetkilerle donatılmalarına “Parmak Olur”u vermek ne demektir..? Hem de Millet Adına…
Ben buna: “Halk Düşmanlığıdır + Diktatör Dalkavukluğudur!” diyorum. Yanılmışsam Eger, adını sizler koyunuz lütfen de, ben de öğreneyim. Yanlışımı görrsem yanlışımdan döneyim.
“Yanlışlarından dönmek gibi yüce erdem olamaz..!” Demiş büyüklerimiz.
Bu: “Özel Yasaları” öneren kişilere, kurumlara, bu istemi yasalaştıran Meclise, yürürlüğe koyan yetkili makamlara, hele hele bu yetkili katlara DALKAVUKLUK yapan, yandaş parmakçı kaldıraç makinalarına…
“Kavakta nar biter mi?” diyen her üst görevlisinin önünde eğmeç gibi eğilerek:
“Hem de kafam gibi gibi biteeer Âmirim, Bakanım.. Başbakanım..Cumhurbaşkanım..!” Diyen yetki ve oy sahibi sözde “Bilge”lerin yıkımını, hangi “Bilmez”in kazması, küreği, dinamidi, beyni, yüreği, gücü, teni, teri… hatta, hatta, o kutsal denilen “Oyu” ve onun arkadan gelecek olan “Soyu” düzeltebilir acaba..?
Bunun doğru yanıtını bulmak için şu bizim: 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri çalışmalarına bir bakıvermemiz yeter de artar bile…
Bir ülkeye en büyük kötülüğü yapan, o ülkenin “Diktatörü” değildir Dostlarım; o diktatöre diktatörlük yolunu açan, çevresinde kümelenmiş olan kişiliği paçavralaşmış “Çıkar Dalkavuklarıdır. Çıkar Güruhlarıdırlar! Bunlar Milletin vekilleri değil, ÇIKARLARININ Tutsaklı vekilleridirler!”
Düşünün biyol: Çevresindeki dalkavukları olmasa, 17 ve 25 Aralık olayları, böylesine sessizce örtülebilir miydi şu Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde, ve de dışında? Örtülmek şöyle dursun, “Cumhurbaşkanlığı makamı ile Ödüllendirilebilirler miydi? Onu isteyen kahramanlar?
“Akıl için yol birdir!” demiş atalarımız. Akllarımızı başımızdan hiç bir RÜŞVET ayıramasın lütfen…
Yaptığı her yolsuzluğa, her kanunsuzluğa:
“Pek güzel yapıyorsunuz Başkanım, Başbakanım, Yan bakanım, Dik çakanım!” diyen dalkavukları olmasa, yasaları çiğneye çiğneye kim, nasıl Cumhurbaşkanlığı Makamına, tereyağından kıl çeker gibi bu denli kolaylıkla çemrenip çıkabilirdi ki?
Ben, onu-bunu bilmem; bildiğim bir şey varsa, o da: Her Ulusun, yok olmamak için yok etmesi gereken en başta gelen baş “DÜŞMANI”: O Ulusun başına çöreklenen “Diktatörü” değildir. O Diktatöre o makamı açan, Dikatörün çevresinde dört dolanan Çıkar Dalkavukları Güruhudur. Halkımızın ve ülkemizin selameti için en başta gelen görevimiz: Bu güruhları yok etmek DALKAVUKLUĞU ortadan kaldırmaktır.
Yüce Türk Halkları adına, her Halk severin, her İnsan severin “Birincil Görevi”:
DİKTATÖRÜNÜ yok etmek değildir! O diktatöre cesaret veren, destek olan, DALKAVUKLUK yapan Dalkavuklar sürüsünü, Derintilerini yok etme-kutsal görevidir…
Eyy Yüce Türk Halkı: Buyurun Kutsal Görev için iş-başına..!
İşimiz, Diktatörlerimizi yok etme savaşımı değildir. Diktatörlere Cür’et, Cesaret ve Yetki veren DALKAVUKLAR kümesini yok etme savaşımıdır..!
Şu son iki binli yıllar içinde öylesine de çoğaldılar ki bu dalkavuk deriltileri, affedersiniz: Halkımızın o dopra deyimiyle:
“*ikimizi sallasak, kesinkes bir dalkavuğumuzun kıçına dokunur!” Oldu… İşte bu kesimine çoğalttık bu çıkar dalkavukları srsünü şu sahipsiz Ülkemizde…
Bu Dalkavuklarımızı yok etmediğimiz sürece, Ulusçak, tümden “Yok Olma” sorunuyla karşı- karşıya kalacağımızı bilmemiz ve gerekenleri yapmak için bu konuyu bilincimizden hiç çıkarmamamız gerekir..!
Benden söylemesi. Ötesini Yüce Türk Halkımızın beyni, vicdanı ve “OY!”Ları bilecek artık… m.a. a.
“-ÇIKARCI DALKAVUKLAR GÜRUHUNU YOK EDELİM!” Kampanyasını başlattım. ETKİNLİĞE ve EYLEME geçirmek için sizlerin yardımlarınıza ihtiyacım var.Hemen şimdi 30 saniyenizi ayırarak bu ilişimi imzalar mısınız LÜTFEN? Buyurn, İşte Linki:
ÖZEL ÇIKARCILAR DIŞINDAKİ 74 MİLYON HALK İNSANIMIZI: ÇIKARCI DALKAVUKLARI YOK ETMEYE ÇAĞIRIYORUM!
Mustafa Aksungur
–
Mustafa Aslan AKSUNGUR Eğitimci-Araştırmacı-Yazar
Memurevleri Mah.Tonguç Cad.205Sok. No: 2/44
ANTALYA
0 535 445 55 11 maslanaksungur@gmail.com
73
DİNDİRİN BU KANI: III.
ÇIKAR DALKAVUKLUKLARINI YOK EDELİMOturdukları “MAKAM KOLTUKLARININ” verdiği yetkileri kötüye kullanan; ÇIKAR SAĞLAMAK icin Milletin başında boza pişiren Milletvekilleri… Bakanlar… Başbakanlart… Cumhurbaşknları ve yetkilimakam sahipleri! Sizleredir sözüm:
Verdiğiniz keyfi kararlarınızdan ve yasadışı emirlerinizden ötürü, tüyü bitmedik yetim-yetameden tutun da, tüm 77 milyonTürk Halkına karşı iliklerinize dek günahlı, iliklerinize dek sorumlusunuz…
Şunun şurasında, en uzun yaşayan insan, 60, 70 yıl, haydi bilemedin, 100 yıl yaşıyor. Eee, düşünüverelim biyol, değer mi şu YÜZ YILLIK bir çıkar saltanatı için kıyamete kadar o ateşli CEHENNEM BALÇIĞININ batağınıp kıvranmaya..?Valiler, Kaymakamlar, Yargıçlar, Savcılar, Kumandanlar, Amirler, Memurlar ve digerleri..!
Amirlerinin emirlerine uyarak ya da rüşvet alarak yasadışı işler yapan tüm yetki sahipleri, sizler de en AZ sizleri atayan makam sahipleri kadar kanlı, kirli bir GÜNAH BALÇIĞININ Çıkmazına gömülür, GÜNAH ÇAMURUNDA debelenir durursunuz… Unutmayın ki: “Yerin üstü varsa, altı da vardır!” Demiş Atalarımız. Yasadışı emirlerde amir, memur, üst alt diye bir özür tanınmaz.
Bu dekicik anımsatmalardan sonar, gelelim şimdi de 2016 Türkiye’sinin barış içindeyken verdiği savaş telafetine:
88 YAŞINDAYIM. Bir TC. Vatandaşıyım. İnanın içtenliğime, Televzyon açmaya, Haber dinlemeye, Gazette okmaya korkar oldum. Gün geçmiyor ki Iki, üç, beş Mehmetçiğimizi şehit vermemiş olalım. Kurtuluş Savaşı şehitlerimizi geçti nerdeyse teröre verdiğimiz kurbanlarımızın sayıları…
Ateş düştüğü yeri yakar. O şehit analarının, o şehit babalarının, o şehit bacılarının, o şehit yakınlarının yüreklerini yakmaya şu bizim DEVLET SORUMLARIMIZIN ne hakları var Allah aşkna..?
Böylesi kanlı ölüm acılarını yaşayan Halk İnsanları:
“-İlâhi senin de başına gelsin de, en kıymetlilerinin canında bul..!” Diye SORUMLULARA ilenir dururlar…
Bizim gani gönüllü yüce HALKIMIZ bunu bile gönül indirmiyor.
Anlayın artık..! Dindirin bu kanı..! m.a.a.“-ÇIKARCI DALKAVUKLAR GÜRUHUNU YOK EDELİM!” Kampanyasını başlattım. ETKİNLİĞE ve EYLEME geçirmek için sizlerin yardımlarınıza ihtiyacım var.Hemen şimdi 30 saniyenizi ayırarak bu ilişimi imzalar mısınız LÜTFEN? Buyurn, İşte Linki:
ÖZEL ÇIKARCILAR DIŞINDAKİ 74 MİLYON HALK İNSANIMIZI: ÇIKARCI DALKAVUKLARI YOK ETMEYE ÇAĞIRIYORUM!
Mustafa Aksungur
74
DİNDİRİN BU KANI! IV
ÇIKAR DALKAVUKLUKLARINI YOK EDELİM
-
yazılarınızı yazar girişi yaparak gönderiniz lütfen, aksi takdirde hesabınız bloklanabilir.
Leave a Reply