Hillary Clinton’s welcome words on human rights in Turkey

turkey istanbul
Spread the love

By Editorial, Published: July 19

SECRETARY OF STATE Hillary Rodham Clinton has had a tendency to stumble on the subject of human rights, and one of her more notable slips came during her first visit as secretary to Turkey, in March 2009. Prime Minister Recep Tayyip Erdogan, who has triumphed repeatedly in free and fair elections but has become increasingly intolerant of domestic opponents, complained to Ms. Clinton about a State Department human rights report that cited his attacks on Turkish media. When Ms. Clinton was asked about her response, she played down the report, apologized for Mr. Erdogan (“no politician ever likes the press criticizing them”) and claimed that “Turkey has made tremendous progress in freedom of speech and freedom of religion and human rights.”

As we pointed out at the time, just the opposite was true: Turkey was moving in the wrong direction on press and religious freedom. Since then the problem has steadily worsened. Dozens of Turkish journalists are imprisoned, including a few who have never been charged with a crime. These include Nedim Sener and Ahmet Sik, prominent investigative reporters critical of the government who were arrested in March and have yet to be told what laws they allegedly broke.

It was therefore heartening to hear Ms. Clinton, on another visit to Turkey last weekend, speak up forcefully for press freedom. “This is an area that I am concerned about with recent actions in Turkey,” she said when she was asked about it at a town hall meeting. “I do not think it’s necessary or in Turkey’s interest to be cracking down on journalists and bloggers and the Internet. . . . So I would, if I were in the Turkish government . . . be standing up for freedom of expression and freedom of journalism and freedom of bloggers and freedom of the Internet.”

Ms. Clinton’s comments, which drew grateful applause from her audience, were particularly significant because the Obama administration is engaged with Turkey on a host of sensitive issues. The two governments are trying to cooperate on Libya, Syria, Iran, Israeli-Palestinian relations and U.S. plans for European missile defense. In almost every instance, the United States needs Turkey’s help. Given Mr. Erdogan’s prickliness, it would be easy to conclude that the issue of media freedom should be set aside or discussed only in private.

Instead Ms. Clinton demonstrated that it is possible for a secretary of state to speak frankly and publicly about human rights while still doing business with an important government. To be sure, gratuitous scoldings of allies can be counterproductive, but public statements on matters such as press freedom are critical, because they send a message to the broader society about U.S. values and often encourage citizens to speak up.

“I’ve raised this before. I will certainly be raising it again,” Ms. Clinton said of the Turkish media issue. “But let me just say that I think it’s very important for citizens like yourself to raise it.” If Turkey’s beleaguered journalists get a little more public support in coming months — and we bet they will — they will have the secretary of state to thank.

via Hillary Clinton’s welcome words on human rights in Turkey – The Washington Post.


Spread the love

Comments

2 responses to “Hillary Clinton’s welcome words on human rights in Turkey”

  1. vdemirw Avatar
    vdemirw

    Look at the teacher….look at the students…. CLASS IS DISMISSED !!!!

  2. vdemirw Avatar
    vdemirw

    Here is the bad score card of the teacher of the human rights
    )++++++!+++++++(from press 15/10/07 ISTE ABD NIN KENDI GENOSIDE=KATLIAM SICILI…USTELIK HOLIVUD KOVBOY FILIMLERI ILE MILYARLARCA DOLAR KAZANIP….BIZLER DAHIL HERKES EGLENCE GORUNUMDE DOGAL BIR SEY GIBI SEYRETTI……GENERAL CUSTER=KASTIR BILE DEAD INDIAN GOOD INDIAN DEDI İşte Amerika’nın soykırım sicili Sözde Ermeni soykırım karar tasarısını Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nde kabul ederek “Tarih hassasiyetini” ortaya koyan ABD yönetimi, kendi tarihindeki kanıtlanmış katliamlara gözlerini kapatıyor Tarihi olaylar hakkında ‘oylamalarla’ hükme varılamayacağı, bu alandaki araştırmaların, konunun uzmanı tarihçilere bırakılması gerektiği yönündeki çağrıları dikkate almayan ve sözde Ermeni soykırım karar tasarısını kabul ederek ‘tarihi hassasiyetini’ gösteren ABD Kongresi, kendi tarihindeki kanıtlanmış soykırım ve katliamlara karşı aynı duyarlılığı göstermiyor. Tarihi kızılderili katliamı, zenci köleliği ile lekelenmiş olan, Klu Klux Klan gibi insanlığın ırkçı örgütlere yataklık eden, modern tarihinde ise Vietnam’dan Afganistan’a, Irak’a kadar sayısız savaş ve çatışmaya neden olan ABD, tarihindeki bu lekelerle yüzleşmek yerine, başka ülkeleri insan hakları ihlaller ya da soykırımla suçlamayı tercih ediyor. 19. ASIRDAN FELLUCE’YE ABD vatandaşı iki Yahudi gencin sahibi olduğu internet arama motoru ‘Google’da yüzeysel bir arama yapıldığında bile ABD’nin sicilinin temiz olmadığı ortaya çıkıyor. İşte ABD’nin işgal ve soykırım sicili: 1898: Meksika’yı işgal etti, aynı yıl Küba’ya girdi.. 1921: Nikaragua’yi isgal etti, Sandino ve 300 kişiyi katletti. 1945: Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atom bombası attı, 250.000 kişiyi katletti. 1950-53: Yüz binlerce Koreli’yi katletti. 1954: Binlerce Guatemalalı’yı katletti. 1955: Endonezya, Laos, Kambocya’da çok sayıda CIA operasyonu düzenlendi. 1950-59: Küba’da 60.000 kişi ABD destekli Batista birliklerince katledildi. 1975: Vietnam’dan kovuldugunda ardında 170.000 ölü, 80.000 sakat, onbinlerce tecavüz olayı bıraktı. 1970-75’te Kamboçya ve Laos’ta 1.000.000 kişiyi katletti. 1983: Lübnan’da 14.000 deniz piyadesi binlerce kişiyi katletti ve aynı yıl Grenada’da yüzlerce kişiyi katletti. 1989: Panama’ya asker çıkarttı, 5.000 Panamalı’nın ölümüne sebep oldu. 1991: Irak’a saldırdı ve100.000’nin üzerinde Iraklı’nın öldü. 2003: Irak’ı işgal etti. Ve akan kan hâlâ durdurulamıyor. 80 milyon Kızılderiliden geriye 10 milyon kaldı Amerika’nın yerlileri olan Kızılderililer, sömürgeciler kıtaya varmadan önce o topraklarda yaşamaktaydılar. “Beyaz adamlar” Yeni Dünya’ya vardıklarında dünyada toplam 400 milyon insan yaşıyordu. Bu insanların beşte biri ise bu kıtadaydı. Bugün Amerika’da çok az sayıda yerli yaşıyor. Yani 80 milyon Kızılderili’den 70 milyonu öldürülmek ve köle olarak satılmak suretiyle Amerika’dan silindi. Avrupalılar Amerikalı Kızılderilileri köle olarak satmak için gemilerle Avrupa’ya taşırlarken bir yandan da Afrikalıları aynı amaçla Amerika’ya taşıyorlardı.
    http://www.msnbc.msn.com/id/21936101/

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

More posts