Lesson 30
Türkçe Öğrenmek İstiyorum
Türkçe kursunda Sharon ve Keigan beraber otururlar. Öğretmen sınıfa gelmeden önce sohbet etmeye başlarlar.
Sharon: Keigan, sen neden Türkçe öğrenmek istiyorsun?
Keigan: Ben Türkçe öğrenmek istiyorum çünkü; ben ve eşim bu yaz Türkiye’ye taşınmak istiyoruz. Orada güzel bir yazlık alacağız.
Sharon: Çok güzel bir haber bu. Peki nerede yazlık alacaksnız?
Keigan: Henüz karar vermedik. Eşim İzmir ya da Kuşadası diyor. Bense Antalya’da ev almak istiyorum. Ben Akdeniz’e hayranım. Eşim ise Ege Denizi’ni seviyor.
Sharon: Umarım yakında karar verirsiniz. Ben de Akdenizi’i çok seviyorum.
Keigan: Peki Sharon sen neden Türkçe öğrenmek istiyorsun?
Sharon: Ben Türkçe öğrenmek istiyorum çünkü; ben Türkleri ve Türkiye’yi çok seviyorum. Benim anneannem Türk. Artık anneannem ile sohbet etmek istiyorum. O çok yaşlı bir kadın. O yüzden İngilizce öğrenemez.
Keigan: Anladım.
yapmak istiyorum = want to do
Ben koşmak istiyorum. Biz koşmak istiyoruz.
Sen koşmak istiyorsun. Siz koşmak istiyorsunuz.
O koşmak istiyor. Onlar koşmak istiyorlar.
Örnekler:
Ben bugün yüzmek istiyorum. (I want to swim today)
Ayşe kendine bir elbise almak istiyor. (Ayşe wants to buy a dress for herself)
Annem beni yarın görmek istiyor. (My mother wants to see me tomorrow)
Biz biftek yemek istiyoruz. (We want to eat steak)
Ben bu yaz tatilinde İsviçre’ye gitmek istiyorum. (I want to go to Switzerland this summer holiday)
Okul müdürü babamla görüşmek istiyor. (The head teacher want to talk to my father)
Negative form:
yapmak istemiyorum = don’t want to do
Ben Ahmet ile konuşmak istemiyorum. Biz Ahmet ile konuşmak istemiyoruz.
Sen Ahmet ile konuşmak istemiyorsun. Siz Ahmet ile konuşmak istemiyorsunuz.
Çağla Ahmet ile konuşmak istemiyor. Çağla ve İlker Ahmet ile konuşmak istemiyor.
Örnekler:
Kardeşim Fransızca öğrenmek istemiyor. (My brother doesn’t want to learn French)
Fatmagül işinde başarılı olmak istemiyor. (Fatmagül doesn’t want to be succesful at work)
Ben artık bu yemekleri yemek istemiyorum. (I don’t want to eat these meals anymore)
Onlar o filmi görmek istemiyorlar. (They don’t want to see that film)
Kevin Mersin’e trenle gitmek istemiyor. (Kevin doesn’t want to go to Mersin by train)
Sinem artık ailesine yalan söylemek istemiyor. (Sinem doesn’t want to lie to her family anymore)