Suriye, tarihimizin en ağır dış politika hatası

 

“AKP İKTİDARI TÜRKİYE’NİN SINIRLARINI  KANLI ARAP BAHARINA  VE TERÖR DALGASINA AÇMIŞTIR

 dundar

Mayıs 20, 2013 |

Bilge diplomat Şükrü Elekdağ’dan çarpıcı analiz:

Uğur DÜNDAR / SÖZCÜ

Şükrü Elek­dağ, “AKP, Su­ri­ye­’de gir­di­ği ba­tak­tan çı­ka­bil­mek için kur­ta­rı­cı arı­yor­du Başbakan bunun için ABD’ye gitti. An­cak Oba­ma Tür­ki­ye­’yi yal­nız bı­rak­tı­” de­di

Sev­gi­li okur­la­rım,
Baş­ba­kan Er­do­ğa­n’­ın Was­hing­ton zi­ya­re­ti­nin ön­ce­lik­li ko­nu­su Su­ri­ye kri­ziy­di. Baş­ba­ka­n’­ın Baş­kan Oba­ma ile yap­tı­ğı gö­rüş­me­nin asıl ama­cı, AB­D’­yi as­ke­ri alan­da ak­tif adım­lar at­ma­ya ik­na et­mek­ti. An­cak, 16 Ma­yı­s‘­ta­ki zir­ve­den son­ra ya­pı­lan ba­sın top­lan­tı­sın­da, Oba­ma, Bir­leş­miş Mil­let­le­r‘­i işa­ret ede­rek, AB­D‘­nin tek ba­şı­na Su­ri­ye­‘ye mü­da­ha­le­si­nin ye­ter­li ol­ma­ya­ca­ğı­nı söy­le­di. Ay­rı­ca çö­zü­me Rus­ya­‘nın da da­hil ol­ma­sı ge­rek­ti­ği­nin al­tı­nı çiz­di. Böy­le­ce Er­do­ğan-Da­vu­toğ­lu iki­li­si­nin ıs­rar­la kar­şı çık­tı­ğı Ce­nev­re­‘de ye­ni­den ya­pı­la­cak Su­ri­ye Kon­fe­ran­sı­‘n­da so­ru­na çö­züm aran­ma­sı zo­run­lu­lu­ğu­nu vur­gu­la­dı. Esa­d‘­ın git­me­si ko­nu­sun­da Baş­ba­kan Er­do­ğa­n‘­la ay­nı fi­kir­de ol­du­ğu­nu söy­le­mek­le ye­ti­nen Oba­ma, Türk Hü­kü­me­ti­‘nin bek­len­ti­le­ri­ni kar­şı­la­ya­cak hiç­bir söz ver­me­di. Bu­na rağ­men, 17 Ma­yıs Cu­ma gü­nü Tür­ki­ye­’de­ki ga­ze­te­ler ger­çek­le­ri çar­pı­ta­rak, du­ru­mu Türk ka­mu­oyu­na, “Er­do­ğan-Oba­ma zir­ve­sin­de tam mu­ta­ba­kat sağ­lan­dı­” şek­lin­de yan­sıt­tı­lar. Baş­ba­kan Er­do­ğa­n’­ın tüm ta­lep­le­ri­nin Oba­ma ta­ra­fın­dan ka­bul edil­di­ği iz­le­ni­mi­ni ya­rat­tı­lar. An­cak, ay­nı gün Broo­kings Ins­ti­tu­te­‘de bir ko­nuş­ma ya­pan Er­do­ğan, Oba­ma­‘nın İkin­ci Ce­nev­re Kon­fe­ran­sı öne­ri­si­ni ka­bul et­ti­ği­ni açık­la­dı. An­la­şı­lan, ba­sın top­lan­tı­sın­dan son­ra Be­yaz Sa­ra­y‘­da ve­ri­len ak­şam ye­me­ğin­de­ki mü­za­ke­re­ler so­nu­cun­da Baş­ba­kan, gö­rü­şü­nü de­ğiş­tir­mek zo­run­da kal­dı!
Ben de her söy­le­di­ği doğ­ru çı­kan de­ne­yim­li dip­lo­mat, bil­ge in­san Şük­rü Elek­da­ğ’­a Baş­ba­ka­n’­da­ki bu tu­tum de­ği­şik­li­ği­nin ne gi­bi si­ya­si ve as­ke­ri so­nuç­lar do­ğu­ra­ca­ğı­nı sor­dum. İş­te

CHP es­ki Mil­let­ve­ki­li Şük­rü Elek­da­ğ’­ın sar­sı­cı ana­liz­le­ri:

ABD ak­tif rol al­ma­ya­cak

ŞÜK­RÜ ELEK­DAĞ (ŞE): İzin ve­rir­se­niz ön­ce, Türk ta­ra­fı­nın Ame­ri­ka­‘ya han­gi ta­lep­ler­le git­ti­ği­ni kı­sa­ca ha­tır­la­ya­lım.
Baş­ba­kan Er­do­ğan, Oba­ma­‘dan ne is­te­ye­ce­ği­ni Was­hing­ton zi­ya­re­tin­den he­men ön­ce AB­D‘­de ya­yın ya­pan NBC News te­le­viz­yo­nu­na ver­di­ği özel rö­por­taj­da açık­la­mış­tı. Er­do­ğan, Su­ri­ye hü­kü­me­ti­ni ken­di hal­kı­na kar­şı kim­ya­sal si­lah kul­lan­mak­la suç­la­mış ve Baş­kan Oba­ma­’nın Su­ri­ye­‘ye kar­şı ey­le­me geç­mek için ge­rek­li gör­dü­ğü kır­mı­zı çiz­gi­nin bu şe­kil­de aşıl­mış ol­du­ğu­nu vur­gu­la­mış­tı. Tür­ki­ye­‘nin AB­D’­nin Su­ri­ye­‘de uçu­şa ya­sak böl­ge ilan et­me­si ya da as­ker­le­ri­ni bu ül­ke­ye gön­der­me­si­ni des­tek­le­yip des­tek­le­me­ye­ce­ği so­ru­su­na ise Er­do­ğan, “Bu tür ope­ras­yon­la­rı Tür­ki­ye­’nin en ba­şın­dan be­ri des­tek­le­me­ye ha­zır ol­du­ğu­” ce­va­bı­nı ver­miş­ti. Ya­ni, Baş­ba­kan Er­do­ğan, Be­şar Esa­d’­ı dü­şür­mek için Oba­ma­’dan “ya­sak böl­ge­” ve­ya “gü­ven­li böl­ge­” te­si­si­ni -ki bun­lar as­ke­ri ope­ras­yon ge­rek­ti­rir- ya da mu­ha­le­fet güç­le­ri­nin mo­dern ve ağır si­lah­lar­la do­na­tıl­ma­sı­nı is­te­mek için Was­hingto­n’­a git­ti.

UĞUR DÜN­DAR (UD): Pe­ki Oba­ma, Er­do­ğa­n’­ın bu ta­lep­le­ri­ni ka­bul et­ti mi?
(ŞE): Ha­yır, ka­bul et­me­di. Oba­ma, Su­ri­ye kri­zi­nin ba­şın­dan be­ri Be­şar Esa­d‘­ın dü­şü­rül­me­si­ni is­ti­yor ve Esad yö­ne­ti­mi­ni gay­rimeş­ru ola­rak ni­te­li­yor. Fa­kat, Esa­d‘­ın dev­re dı­şı bı­ra­kıl­ma­sı­nın sa­de­ce dip­lo­ma­tik yön­tem­le­rin kul­la­nıl­ma­sı yo­luy­la ya­pıl­ma­sı­nı öne­ri­yor. Bu ba­kım­dan, Baş­ba­kan Er­do­ğa­n‘­ın Su­ri­ye­‘ye kar­şı as­ke­ri kuv­vet kul­la­nıl­ma­sı­nı ge­rek­ti­ren “u­çu­şa ya­sak böl­ge­” ve­ya “gü­ven­li böl­ge­” oluş­tu­rul­ma­sı hu­su­sun­da­ki öne­ri­le­ri­ne hiç­bir za­man sı­cak bak­ma­dı. Ni­te­kim Oba­ma, Esad yö­ne­ti­mi­nin dü­şü­rül­me­si­nin as­ke­ri de­ğil, dip­lo­ma­tik yön­tem­ler­le ger­çek­leş­ti­ril­me­si ge­rek­ti­ği­ni ba­sın kon­fe­ran­sın­da bir so­ru­ya ce­va­ben şu ifa­de­ler­le or­ta­ya koy­du: “A­sıl so­ru, bu­nun (Esa­d’­ın dü­şü­rül­me­si­nin) ne şe­kil­de ola­ca­ğı. Za­ten bun­la­rı ko­nuş­tuk. Su­ri­ye­’de­ki şid­det ve sı­ra dı­şı du­rum için si­hir­li for­mül yok. Ol­say­dı sa­yın Baş­ba­kan ve ben bu­nun­la il­gi­li ha­re­ke­te ge­çer­dik ve çok­tan bi­tir­miş olur­duk. Bu­nun ye­ri­ne yap­tı­ğı­mız şey, ulus­la­ra­ra­sı bas­kı­yı ar­tır­mak, mu­ha­le­fe­ti güç­len­dir­mek. Ce­nevre­’de­ki gö­rüş­me­le­rin, Rus­ya­’nın ve Su­ri­ye­’de­ki her ke­si­mi içe­re­cek si­ya­si ge­çi­şin tem­sil­ci­le­ri­nin de ka­tı­lı­mıy­la so­nuç ve­re­ce­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum.” Ya­ni, Oba­ma bu ifa­de­ler­le AB­D’­nin Su­ri­ye­‘de ak­tif bir rol ala­ma­ya­ca­ğı­nı, ke­sin­lik­le as­ke­ri bir ope­ras­yo­nu dü­şün­me­di­ği­ni, Rus­ya ile iş­bir­li­ği ha­lin­de dü­zen­le­ne­cek İkin­ci Ce­nev­re Kon­fe­ran­sı­‘n­da dip­lo­ma­tik yön­tem­ler­le so­ru­na çö­züm ara­na­ca­ğı­nı vur­gu­la­dı. Bu­ra­da­ki “mu­ha­le­fe­ti güç­len­dir­me­k” ifa­de­si de kim­se­yi ya­nılt­ma­sın ve “si­lah des­te­ği­” şek­lin­de yo­rum­lan­ma­sın. Çün­kü Oba­ma ba­sın top­lan­tı­sın­da­ki ko­nuş­ma­sı­nın bir ye­rin­de “mu­ha­le­fe­ti si­ya­si ba­kım­dan güç­len­dir­me­” di­ye­rek bu hu­su­sa açık­lık ge­tir­di.
(UD): So­nuç­ta, Was­hing­ton zir­ve­sin­de Baş­ba­kan Er­do­ğa­n’­a, çö­züm yön­te­mi ola­rak ABD ile Rus­ya­’nın bir­lik­te dü­zen­le­ye­cek­le­ri 2. Ce­nev­re Kon­fe­ran­sı­’nın top­lan­ma­sı da­ya­tıl­dı. An­la­dı­ğım ka­da­rıy­la bu se­fer­ki kon­fe­rans da, ön­ce­ki kon­fe­ran­sın te­mel il­ke­le­ri­ni be­nim­si­yor. Ya­ni, çö­züm sü­re­cin­de Be­şar Esa­d’­ın dev­re dı­şı bı­ra­kıl­ma­sı­nı ön­gör­mü­yor…

Tür­ki­ye­’ye da­nış­ma­dı­lar

(ŞE): Evet, Rus­ya bu ko­nu­da ıs­rar­lı… ABD, mu­ha­lif güç­le­rin yo­ğun si­lah yar­dı­mı al­sa­lar da­hi, Esad yö­ne­ti­mi­ni dü­şür­me şan­sı­na sa­hip ol­ma­dık­la­rı­nı ve çö­züm­de Rus­ya­‘nın ki­lit un­sur ola­rak öne çık­tı­ğı­nı gö­rün­ce, Mos­ko­va ile iş­bir­li­ği­ni ön pla­na çı­kar­dı. ABD ya­kın müt­te­fi­ki (!) Tür­ki­ye­‘ye da­nış­ma za­ru­re­ti­ni gör­me­den Rus­ya ile Su­ri­ye ko­nu­sun­da te­mas­la­rı­nı yo­ğun­laş­tır­dı. Ni­te­kim, 8 Ma­yı­s’­ta ABD Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı John Kerry, Mos­ko­va­’da Rus­ya Dev­let Baş­ka­nı Vla­di­mir Pu­tin ve Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı Ser­ge­i Lav­rov ile yap­tı­ğı mü­za­ke­re­ler so­nu­cun­da bir çö­züm for­mü­lü üze­rin­de an­laş­tı. Bu mu­ta­ba­kat, or­tak dip­lo­ma­tik gi­ri­şim yo­lu­nu açı­yor ve as­ke­ri mü­da­ha­le se­çe­ne­ği­ne ka­pı­yı ta­ma­men ka­pa­tı­yor. Bu ye­ni gi­ri­şi­me gö­re Mos­ko­va ile Was­hing­ton bir ulus­la­ra­ra­sı kon­fe­rans top­la­ya­rak 2012 Ha­zi­ra­n‘­ın­da Ce­nev­re­‘de üze­rin­de an­la­şı­lan fa­kat uy­gu­la­na­ma­yan mu­ta­ba­ka­tı esas ala­cak­lar. Ce­nev­re mu­ta­ba­ka­tı, 1) Su­ri­ye­’de ate­şin ke­sil­me­si­ni, 2) mu­ha­le­fe­tin de yer ala­ca­ğı bir ge­çiş hü­kü­me­ti ku­rul­ma­sı­nı ve 3) par­la­men­to ile baş­kan­lık için se­çim­le­re gi­dil­me­si­ni ön­gö­rü­yor­du. Bu mu­ta­ba­ka­tın o za­man ya­şa­ma ge­çi­ri­le­me­me­si­nin ne­de­ni, ABD ve Tür­ki­ye da­hil, Ba­tı­lı ve Arap dev­let­le­ri­nin uy­gu­la­ma­dan ön­ce Esa­d‘­ın çe­kil­me­si­ni şart koş­ma­la­rın­dan kay­nak­lan­mış­tı. Rus­ya ise Esa­d‘­ın bu ge­çiş sü­re­cin­de se­çim­le­re ka­dar iş­ba­şın­da kal­ma­sın­da ıs­rar et­miş­ti. Mos­ko­va­‘dan ya­pı­lan açık­la­ma­la­ra gö­re Kerry ile ya­pı­lan an­laş­ma, çö­züm sü­re­cin­de Esa­d‘­ın he­men çe­kil­me­si ön­şar­tı­nı içer­mi­yor. Bu­na mu­ka­bil, Esa­d‘­ın ge­çiş hü­kü­me­tin­de yer al­ma­sı da ön­gö­rül­mü­yor. Bu du­rum, Was­hing­to­n’­un es­ki po­zis­yo­nun­dan ge­ri adım at­tı­ğı­nı gös­te­ri­yor. Be­lirt­ti­ğim bu hu­sus­lar, Baş­ba­kan Er­do­ğa­n’­ın, Baş­kan Oba­ma­’yı Su­ri­ye kri­zin­de as­ke­ri yön­tem­le­ri öne çı­ka­ran da­ha ak­tif bir rol al­ma­ya ik­na et­mek şöy­le dur­sun, bi­la­kis şim­di­ye ka­dar kar­şı çık­tı­ğı Ce­nev­re Kon­fe­ran­sı­’nın top­lan­ma­sı­nı bir çö­züm yön­te­mi ola­rak ka­bul et­mek zo­run­da kal­dı­ğı­nı or­ta­ya ko­yu­yor.
(UD): Bu nok­ta­da si­ze stra­te­jik önem­de bir so­ru yö­nel­te­ce­ğim. Er­do­ğan Hü­kü­me­ti Su­ri­ye­’de mu­ha­le­fe­ti or­ga­ni­ze et­ti, Öz­gür Su­ri­ye Or­du­su­’nun (ÖSO) ku­rul­ma­sın­da ön­de ge­len bir rol al­dı, bu şe­kil­de iç sa­va­şa an­ga­je ol­mak­tan da öte ta­raf ol­du. Aya­ğa kal­dır­dı­ğı, bir an­lam­da ate­şe sür­dü­ğü bü­tün bu in­san­lar Tür­ki­ye­‘den li­der­lik bek­li­yor­lar, si­lah teç­hi­zat ve fii­li as­ke­ri des­tek bek­li­yor­lar. Bu du­rum­da Tür­ki­ye ne ya­pa­cak?
İki ayrı tehdit önümüzde…
(ŞE): Bu du­rum Tür­ki­ye için çok cid­di risk ve teh­dit­ler ya­ra­tı­yor. Zi­ra An­ka­ra­‘nın ya­ra­tıl­ma­sı­na kat­kı­da bu­lun­du­ğu so­ru­nu çöz­me ka­pa­si­te­si yok. Bu ne­den­le gir­di­ği ba­tak­tan çı­ka­bil­mek için kur­ta­rı­cı arı­yor ve bu hu­sus­ta AB­D’­ye gü­ve­ni­yor­du. Ne var ki, Oba­ma kur­ta­rı­cı ol­ma­yı red­de­de­rek Tür­ki­ye­’yi yal­nız bı­rak­tı. İkin­ci Ce­nev­re Kon­fe­ran­sı top­lan­dı­ğı ve ABD-Rus­ya mu­ta­ba­ka­tı çer­çe­ve­sin­de bir ka­rar al­dı­ğı tak­dir­de, bu ge­liş­me Esad re­ji­mi­ne mo­ral des­tek sağ­la­ya­cak ve eli­ni kuv­vet­len­di­re­cek­tir. Ay­rı­ca, Ce­nev­re Kon­fe­ran­sı ka­rar­la­rı yü­rür­lü­ğe gi­rin­ce, mu­ha­le­fe­te ha­len ya­pı­lan ki­fa­yet­siz si­lah yar­dı­mı ta­ma­men du­ra­cak­tır. Bu şart­lar­da esa­sen çok par­ça­lı olan mu­ha­le­fet güç­le­ri za­yıf dü­şe­cek ve eri­me­ye yüz tu­ta­cak­tır. Bu du­rum­da, eğer ku­ru­la­bi­lir­se, ge­çi­ci hü­kü­met Su­ri­ye­’nin Ba­as Par­ti­si­‘nin ga­yet güç­lü ola­rak tem­sil edil­di­ği bir hü­kü­met ola­cak­tır. He­men be­lir­te­yim ki, bu, Was­hing­to­n’­la Mos­ko­va­‘nın ar­zu­la­dık­la­rı bir ge­liş­me ola­cak­tır; zi­ra her iki­si de, Su­ri­ye­’de bir Müs­lü­man Kar­deş­ler/Se­le­fi ha­ki­mi­ye­ti­ni ön­le­mek is­ti­yor­lar. Oy­sa bil­di­ği­niz gi­bi, AKP Hü­kü­me­ti­’nin ama­cı Su­ri­ye­’de Müs­lü­man Kar­deş­le­r’i ik­ti­da­ra ge­tir­mek­ti. AKP ik­ti­da­rı­nın ar­tık bu ha­yal­den vaz­geç­me­si ge­re­ki­yor… Şim­di risk ve teh­dit­le­re ge­li­yo­rum. Hü­kü­me­t’­in Su­ri­ye po­li­ti­ka­sı Tür­ki­ye­’yi iki ay­rı teh­dit­le kar­şı kar­şı­ya bı­ra­kı­yor. Bi­rin­ci­si, Su­ri­ye­’de ku­ru­la­cak Ba­as ağır­lık­lı hü­kü­met, Tür­ki­ye­’yi bir nu­ma­ra­lı düş­ma­nı ola­rak gö­re­cek ve ül­ke­mi­ze za­rar ver­mek için fır­sat kol­la­ya­cak­tır. İkin­ci ola­rak, Su­ri­ye­’de­ki mu­ha­le­fet güç­le­ri de -ki bun­la­rın ba­zı­la­rı el-Kai­de gi­bi te­rör ör­güt­le­ri­dir- Tür­ki­ye­’nin ken­di­le­ri­ni ya­rı yol­da bı­rak­tı­ğı dü­şün­ce­siy­le ül­ke­mi­ze kar­şı şid­det ha­re­ket­le­rin­de bu­lu­na­bi­lir­ler. Rey­han­lı gü­ven­lik ma­kam­la­rı­mı­za ib­ret ol­ma­lı… Uzun la­fın kı­sa­sı, AKP ik­ti­da­rı Tür­ki­ye­’nin sı­nır­la­rı­nı kan­lı Arap Ba­ha­rı­’na ve te­rör dal­ga­sı­na aç­mış­tır. Cum­hu­ri­yet dö­ne­min­de dış po­li­ti­ka­da en bü­yük ha­ta­lar de­yin­ce ak­la ilk ön­ce 1961’de Jü­pi­ter fü­ze­le­ri­ni Tür­ki­ye­’de ko­nuş­lan­dır­ma ka­ra­rı ve 1979’da Ro­gers Pla­nı­’nın ka­bu­lü ge­lir. An­cak, bun­la­rın do­ğur­du­ğu za­rar, AK­P’­nin Su­ri­ye po­li­ti­ka­sı­nın Tür­ki­ye­’yi kar­şı kar­şı­ya bı­rak­tı­ğı risk ve teh­dit­ler­le kar­şı­laş­tı­rıl­dı­ğın­da de­ve­de ku­lak ka­lır

 

“AKP İKTİDARI TÜRKİYE’NİN SINIRLARINI  KANLI ARAP BAHARINA  VE TERÖR DALGASINA AÇMIŞTIR” - dundar